Wildebeest tradutor Turco
198 parallel translation
Wildebeest again.
Yine antilop.
At about 11 o'clock, right in the middle of that herd of wildebeest.
Saat 11 yönünde, antilop sürüsünün ortasında.
Pockets, give us a hand with the wildebeest.
Pockets, hayvanlara yardım et.
Herds of wildebeest sweeping majestically...
Antilop sürülerinin görkemli bir şekilde yayılıp...
A young wildebeest can run within minutes of its birth, though it's a little groggy at first.
Yavru bir Afrika antilobu doğduktan dakikalar sonra koşabilir ama başta biraz yalpalayacaktır.
Nothing you'd miss, wildebeest, Unless you were in love with that Hideous turquoise turtleneck.
Özleyeceğin bir şey değil, tabii o gizli, turkuaz, balıkçı yaka ile aşk yaşamıyorsan.
Through the plenty of the wet season, the wildebeest herds have grown strong... on the short grass plains of the southern Serengeti.
Yağış mevsimiyle birlikte öküz başlı antiloplar Güney Serengeti'nin bodur bitki örtüsüyle beslenip büyüdüler.
The wildebeest herds migrate north... toward the "Maasai Mara Game Reserve" in Kenya. There, they range for months... until the rains resume, and the herds return again to the southern plains.
Öküz başlı Afrika antilobu sürüleri, kuzeye Kenya'daki Masai Mara ulusal parkına göç edecek orada, yağmurlar yeniden yağmaya başlayana kadar kalacak ve tekrar Güney düzlüklerine dönecekler.
In the brief span of a few weeks, early in the wet season, almost half a million wildebeest... calves are born, a strategy that overwhelms predators... and ensures the survival... of a new generation.
Yağışlı mevsimin sürdüğü birkaç haftalık kısa sürede yaklaşık bir buçuk milyon öküz başlı Afrika antilobu yavrusu doğar. Yırtıcıları etkileyen, yeni nesiller yaratmaya yarayan bir strateji.
I got to have a wildebeest.
Çok açım. Bir antilop yemeliyim.
He means the car, you wildebeest.
Arabadan söz ediyor, seni Afrika antilobu.
Take the mighty wildebeest, for example.
Örneğin sırtlanı ele alalım.
"Floating in shark-filled bile, like wildebeest entrails"
"Yüzüyorum köpekbalıklarıyla dolu safrada sanki bir antilobun bağırsağında"
Everyone clumped together like a herd of wildebeest while the left side is underutilized.
Herkes arılar gibi tek bir kenara yoğunlaşmış sol taraf hiç kullanılmamış.
Do you know what it's like to hear someone practice shape-shifting? Last night, it sounded like a Takaran wildebeest was tromping around up there.
Dün gece yukarıda sanki Takaran antilobu geziniyordu.
With the lioness out of the way, the hyenas bring the wildebeest down.
Dişi aslan çekilince sırtlanlar hayvanı yakalıyor.
These shoreline snacks... may be wildebeest or zebra in years to come.
Bu küçük avlar ileriki yıllarda bir Zebra veya Afrika Antilobu olabilir.
Far from being dependent on large mammals like wildebeest or zebra... crocodiles have extraordinarily adaptable diets.
Timsahların, Zebra ve Antilop gibi, bağımlı oldukları büyük memeliler haricinde sıra dışı şartlar için de menüleri var.
A leg of Kelaran wildebeest I'd prepared for Ensign Ryson's birthday.
Teğmen Ryson'un doğum günü için hazırladığım Kelaran budu.
Five flying'pigs, a wildebeest!
Beş uçan domuz, bir antilop!
millions and millions of sardines on a marine migration that in terms of sheer biomass, rivals that of the wildebeest on the grasslands of Africa.
Milyonlarca sardalye denizde göç ediyor biyokütle açısından Afrika'nın otlaklarındaki antiloplarla rekabet ediyorlar.
"We're like the lonely wildebeest bleating his plaintive poetry to the infinite herd"
Hüzünlü bir şiir söyleyen yalnız ve vahşi bir hayvan gibiyiz.
Hey dad, do you even know what a wildebeest is? Sure it's
- Baba vahşi hayvanın ne olduğunu bana söyler misin?
This wildebeest has nourished her baby within her by means of a remarkable organ growing on the wall of her womb, a placenta - a circular pad, rich in blood vessels, connected to her baby by a cable, the umbilical cord,
Bu öküz başlı antilop, içindeki yavrusunu rahminin duvarında gelişen olağanüstü bir organ olan plasenta ile besliyor. Bu organ zengin damarlara sahip ve yavrusuna göbek bağı adı verilen bir kordonla bağlanıyor.
The wildebeest, for example, are following special trails in the grass.
Hepsi güvenle kıyıya ulaştı. Ama yine de aylarca aç kalma tehlikesi var.
Grass may look the same, but it varies in one particular component that we now know is essential for the survival of the wildebeest. Phosphorus.
Kutup ayılarının inanılmaz duyarlı bir koku algıları vardır ve bu sayede güzel bir şeylerin kokusunu aldı.
And she moaned like a wildebeest.
Manda gibi böğürdü.
Wildebeest.
Manda.
And then the question is... what makes some people the lions... and others the wildebeest?
Sorulması gereken soru şu... Bazılarını aslan diğerlerini antilop yapan şey nedir?
You don't want to stay a wildebeest, do you?
Bir antilop olarak kalmak istemiyorsun değil mi?
Curse the tragic wildebeest accident that- -
Lanet olsun o antilop kazasına- -
For two days, they've been tracking an ageing wildebeest.
İki gündür yaşlı bir antilobu takip ediyorlar.
The wildebeest is exhausted but not dead.
Antilop aşırı yorgun, ama henüz ölmedi.
It's not tools or tracking, nor judging when a wildebeest is ready to die.
Alet yapmak veya iz sürmek için değil,....... hatta antilobun ne zaman öleceğine karar vermek için de değildir.
Charbroil a herd of charging wildebeest.
Bir antilop sürüsünü yakıp kavurabilirsin.
But they stretched out the plot and added a wildebeest from the hood!
Ama kadro genişletilmiş ve gettodan gelen bir zebra dahil olmuş. O zaman alıyorum!
Classic wildebeest trap.
Klasik antilop tuzağı.
He was the biggest wildebeest I've ever seen.
O ana dek gördüğüm en büyük antiloptu.
Listen as Samson unleashes a roar so mighty, it launches a wildebeest clear off the savannah!
Samson öylesine güçIü bir kükreme koyveriyor ki savandaki bütün antiloplar toz oluyor!
Lines of wildebeest are on their march.
Afrika antilopları yürüyüşe geçmiş.
From memory, the wildebeest are coming and gather in anticipation.
Tecrübelerinden, Afrika antiloplarının geleceğini bilen timsahlar, heyecanlı bir beklentiyle toplanıyorlar.
Some groups are 800 strong and they crop the high meadows like herds of wildebeest.
Bazı sürülerde 800 başı bulur, ve yüksek çayırlarda Güney Afrika antilopları gibi otlarlar.
The East African savannas alone sustain nearly two million wildebeest.
Doğu Afrika savanalarında neredeyse iki milyon Afrika Antilobu yaşar.
He's a psychic wildebeest.
O bir medyum antilobu.
"The lion enjoys a diet that includes wildebeest, zebras and buffalo."
"Aslanlar antilop, zebra ve bizonları yemeyi severler."
Are there Ood running wild somewhere, like wildebeest?
Bir yerlerde, antiloplar gibi başıboş yaşayan Oodlar var mı?
They've brought their wildebeest with them.
Baksanıza öküz başlı antiloplarını da beraberlerinde getirmişler.
And she runs her eyes up and down him the way a big cat looks at a slow wildebeest.
Gözleriyle tepeden tırnağa adamı süzüyor tıpkı vahşi bir kedinin bir antiloba baktığı gibi.
Wildebeest can detect which patch of grass is rich in phosphorus, so they graze some parts and ignore others.
Bir Grönland balinasının devasa leşi.
Although wildebeest eat the leaves, they don't damage the stems, so grass continues to sprout.
Ayı aileleri birbirlerinin işine nadiren karışır.
Wildebeest!
- Shawn!