Will you listen to me tradutor Turco
611 parallel translation
Will you listen to me now?
beni şimdi mi dinliceksin?
- I'm a murderer! - Will you listen to me before somebody...
- Beni dinler misin...?
Will you listen to me or do I have to write it down?
Sana yazılı mı vereyim?
Now will you listen to me when I tell you to lock that pearl in the deepest, darkest vaults in all England?
O inciyi İngiltere'deki en derin, en karanlık kasaya kilitleyin.
- Will you listen to me.
- Beni dinlesene.
Will you listen to me, please?
- Beni dinler misiniz, lütfen?
- Will you listen to me?
- Size söylemeliyim.
Please, will you listen to me? You hate me.
Lütfen bu seferlik beni dinler misin?
- Will you listen to me?
- Dinle beni!
Will you listen to me, Orpheus?
Beni dinle, Orpheus!
Joseph, will you listen to me?
Joseph, beni dinleyecek misin?
Paul, will you listen to me?
Paul, beni dinler misin?
Cole, will you listen to me?
Cole, beni dinler misin?
- Will you listen to me, File?
- Dinler misin beni, File?
Will you listen to me, please, sir?
Beni dinler misin?
Will you listen to me for just once?
Bir kere olsun beni dinler misin?
Will you listen to me, quietly, for a minute?
Bir dakika ses çıkarmadan beni dinleyecek misin?
Lili, as the only sane member of our family, will you listen to me?
Lili, ailenin tek aklı başında üyesi olarak, beni dinler misin?
- Listen, will you listen to me?
- Haydi. - Beni dinler misiniz?
Will you listen to me?
Beni dinler misin?
Will you listen to me?
Dinler misin beni?
- Will you listen to me objectively?
- Kate, tarafsızca dinler misin beni?
George, look, will you... george, will... george, will you let me... will you listen to me, george?
George, dinle... George, açıklamama... Beni dinliyor musun George?
Will you listen to me?
Beni dinler misiniz?
I play the piano. Will you listen to me play?
Piyano çalmamı ister misin?
Lou, will you listen to me, huh?
Lou, dinlesene beni?
Now listen to me, will you?
Beni dinleyeceksin değil mi?
If you must make one or two arrests, because you will not listen to me... then make them, but no more.
Sözümü dinlemez de birkaç tutuklama yaparsanız siz bilirsiniz, ama o kadarla yetinin.
By jing, I said listen to me, and by jing, you will!
Vallahi de beni dinleyeceksiniz billahi de!
"Return to me, O Kamar, when you are Caliph of Bagdad and I will listen to you."
"Ey Kamar, Bağdat Halifesi olduğunda bana gel o zaman seni dinlerim" diyerek aşkını reddetmiş.
Now listen to me just this once, will you?
Bari bu sefer beni dinle, olur mu?
Joe, will you listen to me?
Joe, beni dinler misin?
You fellows just won't listen to me, will ya?
Sizler beni dinlemediniz, değil mi?
Listen to me, will you?
Lütfen beni dinleyin.
And, if you listen to me, a boat will be placed at our disposal, a very slow boat, so that fat gut's check will have plenty of time to clear.
Beni dinlersen, bize bir tekne verilir. Çok yavaş bir tekne. Böylece şişkonun çekinin tahsili için bol bol zaman olur.
Will you please listen to me?
Anita, lütfen beni dinler misin?
Now you've got that off your chest, I'd like you to listen to me for a second and shut up, will ya?
Peki hala içini döktüğüne göre, şimdi ya beni dinle ya da çeneni kapa, dinleyecek misin?
- If you fellas will listen to me...
Biriniz beni dinlesin lütfen. Açıklama...
Listen to me, will you?
Beni dinliyor musunuz?
Will you please stop yelling and listen to me?
Lütfen bağırmayı kesip, beni dinler misin?
Listen to me, will you?
Beni dinle tamam mı?
Waldren, will you please listen to me?
Waldren, beni, lütfen, dinler misin?
Lieutenant, listen to me, will you, please?
Amirim, beni dinleyin, olur mu, lütfen?
Will you listen here to me?
Beni dinler misin?
Either you are going to listen to me, or in precisely four seconds... which is the time it will take me to walk through that door... you will be left without an ally in the English-speaking world.
Ya beni dinlersin, ya da tam dört saniye içinde ki şu kapıdan çıkıp gitme süremdir bu İngilizce konuşulan her yerde tek dostun olmadan kalakalırsın.
If you will listen to my words and believe in me the lord will come and stay with you and will follow you in your travels.
Sözlerimi dinler ve bana inanırsanız Tanrı gelip yanınızda kalacak ve bütün seyahatlerinizde sizi takip edecektir.
And if you don't listen to me, one of us will move from this house.
Dediklerime kulak vermezsen,... içimizden biri bu evden ayrılacak.
J ERRY, WHY DON'T YOU LISTEN TO ME FOR ONE MINUTE, WILL YOU?
Derdin ne anlamıyorum.
Will you listen to me?
Beni dinliyor musun?
In God's name, listen to me, will you?
Tanrı aşkına, beni dinleyecek misiniz?
I will see that you reach the Isle of Bronze. But listen to me, Jason. Listen very carefully.
Adaya ulaşmanızı sağlayacağım, ama beni çok dikkatli dinle.