Windbreaker tradutor Turco
96 parallel translation
I brought you Joey's windbreaker.
Sana Joey'in montunu getirdim.
- I don't care. I have a Windbreaker.
- Benim ceketim var.
No, he wore a windbreaker.
Üstünde eski tip bir ceket vardı.
Wears a windbreaker and Levi's, and he drives this small van-truck.
Üzerinde mont ve Levi's var, ve kamyonet kullanıyor.
Where the hell's my windbreaker?
Montum hangi cehennemde?
Sir, it's $ 147.50 for the robe and $ 30 for the windbreaker.
Bayım, o sabahlık 147,50 dolar... rüzgarlık da 30 dolar.
- He bought a windbreaker.
- Rüzgarlık almaya gitti.
- He's got a windbreaker fetish.
- Adam rüzgarlık hastası.
- Can I take your windbreaker?
- Rüzgarlığını alayım mı?
I WANT TO WEAR A WINDBREAKER.
Rüzgarlık giymek istiyorum.
You're wearing a windbreaker, sir.
Efendim, üzerinizdeki rüzgarlık.
We got a light blazer, maybe a tan windbreaker with a black baseball cap.
Açık renk ceketi var belki de bronz bir rüzgarlık ve siyah beyzbol şapkası.
A dark yet tasteful windbreaker... and, uh, a Penguin jacket and dark pants.
Koyu ama güzel bir rüzgarlık... ve, ah, Penguen ceketli ve siyah pantalonlu biri daha.
I'll be out there Signing autographs. If you want a picture of me In my official dodge boys Rally team windbreaker, Well, then i Just might oblige.
İmza dağıtıyor olacağım, ve Dodge Boys Windbreaker ceketiyle bir resmimi isterseniz, belki lütuf edebilirim.
Regardless, I had to walk around for the rest of the party in some cheap MetLife Windbreaker.
Herşeye rağmen, partinin sonuna kadar ucuz bir rüzgarlıkla dolaştım.
A ball-game - giveaway MetLife Windbreaker.
Maçta dağıtılmış bir rüzgarlık.
- Armani Windbreaker.
- Armani Windbreaker.
Vincenzo Armani Windbreaker Cortino.
Vincenzo Armani Windbreaker Cortino.
We're here today to lay to rest the dearly departed soul... of Don Vincenzo Armani Windbreaker Cortino.
Bugün burda degerli bir ruhu ebediyete ugurlamak icin toplandik... Don Vincenzo Armani Windbreaker Cortino.
Okay, guy in the Windbreaker right there.
Pekalâ, oradaki yağmurluk giymiş adam.
- Yellow windbreaker?
- Sayılmaz. - Üstünde sarı bir rüzgârlık mı vardı?
White male, late 30s, yellow windbreaker? Yeah.
Otuzlu yaşlarının sonunda, üstünde sarı bir rüzgârlık olan beyaz bir erkek miydi?
Five minutes ago, wearing a black windbreaker.
5 dakika oldu, siyah şapkalı.
Wish you'd told me that before I threw away my Windbreaker.
Keşke bunu rüzgâr kıyafetimi atmadan önce söylemiş olsaydın.
MTA windbreaker's easy enough to get your hands on.
MTA siperlikleri karışmak için yeterliydi.
Finn was wearing a windbreaker.
Finn bir anorak giyiyormuş.
Only if you want a windbreaker or some boating equipment.
Sadece ona rüzgârlık veya tekne malzemesi almak istersen.
- I call his windbreaker.
Onu ben alacağım.
Have you seen a fat man wearing a khaki windbreaker, navy-green T shirt and light green trousers?
şişman adamın üstündeki haki rüzgarlık, denizci yeşili tişört ve açık yeşil pantolonu gördünüz mü?
Then I headed over the... The Arlington Memorial Bridge, where you passed a woman wearing a yellow Windbreaker.
Sonra Arlington köprüsünün üzerinde sarı rüzgarlık giyen bir kadının yanından geçtin.
This is my Airwolf windbreaker.
Bu benim Airwolf rüzgarlığım.
Airwolf windbreaker.
- İki kelime : Airwolf rüzgarlık.
Airwolf windbreaker.
Airwolf rüzgarlık.
But I guess as long as the times gets a photo of you in an I.C.E. windbreaker, that's all that really matters, right?
Ama senin göçmen bürosu yağmurluklu fotoğrafın The Times'da çıktığı sürece sorun yok, değil mi?
So these are from the notebook found in our victim's windbreaker?
Bunlar, kurbanın rüzgarlığında bulunan defterden mi?
Was the victim wearing a blue windbreaker with yellow piping?
Kurban, sarı şeritli mavi bir rüzgarlık giyiyor muydu?
Yeah. That... That's my windbreaker.
Evet, bu benim rüzgarlığım.
I hope he's writting something on a windbreaker.
Umarım rüzgârla ilgili bir şeyler yazıyordur.
She died in the same clothes she was wearing in that video : turtleneck, windbreaker.
Öldüğünde üzerinde, o videoda gördüğümüz kıyafetler varmış. Boğazlı kazak, rüzgârlık.
An oversized Armani suit and an oversized, cheap windbreaker tossed casually on the floor?
Aşırı büyük bir Armani takım elbise ve aşırı büyük ucuz bir yağmurluk yerde sürekli çarpışıyor.
Or A Magic Windbreaker.
Veya büyülü ceket.
You look comfortable in that FBI windbreaker.
Baksana, o FBI montunun içinde epey rahat görünüyorsun.
A year or two ago I found her name tag in the pocket of your windbreaker.
Bir ya da iki yıl önce rüzgârlığının cebinde Vivien'in yaka kartını bulmuştum.
I remember he was wearing a windbreaker.
Bir yağmurluk giydiğini hatırlıyorum.
It wasn't a windbreaker though.
Ama yağmurluk değildi.
Hey, Dad. May I assume from your dress windbreaker that you'll be joining us for dinner?
Rüzgâr kıranından anladığım kadarıyla yemekte bizimlesin.
- Did he wear a yellow windbreaker?
Bu doğru.
Right, OK. 1950s-style windbreaker with two-tone lining and self-stripe cuffs.
Peki. Tamam. 1950'ler tarzında, bir rüzgarlık.
It's called The Windbreaker, on Fourth and Ashland.
Adı Windbreaker. 4.
The windbreaker?
* Rüzgârlık da mı bununla geliyor?
Windbreaker comes with it too?
Sanırım.