Winning tradutor Turco
6,898 parallel translation
You've got a better chance of winning the lottery And trying to pay waller off.
Lotoyu kazanıp Waller'a vazgeçmesi için para verme ihtimalin daha yüksek.
We're talking about winning a world war. You're thinking about signatures on forms?
Dünya savaşını kazanmaya çalışırken formdaki imzanı mı düşünüyorsun?
And I hate to break my winning streak.
Galibiyet serimi bozmak istemem doğrusu.
Whoa, looks like the bad guy's winning.
Görünüşe göre kötü adam kazanıyor.
We were winning until that gas main blew.
Ana gaz borusu patlayana kadar biz kazanıyorduk.
Not sure I'm prize winning date material anymore.
Artık pek randevulara çıkılacak bir tip değilim.
He's winning the argument.
Tartışmayı kazanmak üzere.
My experience with Larry led me to a Pulitzer Prize-winning author who has written extensively on how the food giants have got us hooked on their products.
Larry ile olan tecrübem beni, yemek devlerinin bizi yiyecek malzemeleri ile nasıl kandırdıkları konusunda geniş kapsamlı yazılar yazmış olan Pulitzer Ödülü sahibi bir yazara yönlendirdi.
Trust me, Claire, I have no desire to cheat off your work or sabotage your chances of winning.
Inan bana Claire, yaptigini calmak ya da kazanma sansini sabote etmek istemiyorum.
Forfeit the game, because it's not worth winning and because it's not just a game.
Oyundan cekil, cunku kazanmaya degmez ve cunku bu sadece bir oyun degil.
I saw it through your eyes. but more amazing is... Imanity is winning!
Imanity kazanabilir mi acaba?
This Paul guy is not winning me over.
Bu Paul denen çocuğu pek sevmedim.
When you need the physical winning instinct.
Azimli olması lazım.
All that talk about competing and winning, you gave it up.
Yol boyunca hırstan, kazanmaktan konuştuk ve sen vazgeçtin.
I guess there's different kinds of winning, right?
Kazanmanın başka türlü yolları da var değil mi?
The only winning move is not to play.
Kazanmanın tek yolu oynamamak.
Well, I may need you to help me woo a few award-winning journalists over to LeMarchal.
Birkaç ödüllü gazeteciyi LeMarchal'a getirmen için sana büyü yaptırabilirim.
And who cares about winning over the man of your dreams?
Ayrıca hayallerinin erkeğini elde etmesi kimin umurunda?
I'm in,'cause the only thing sweeter than winning cash will be winning it from you.
Varım çünkü nakit kazanmaktan daha tatlı bir şey varsa o da senden kazanmaktır.
Nonsense to pay your debt by winning money gambling!
Borcunu kumarla ödemek hiç de mantıklı değil!
SO, I ALWAYS SAY, "YOU DON'T NEED TO PREPARE VERY MUCH " FOR WINNING THE LOTTERY, YOU KNOW.
Her zaman dediğim gibi, lotoyu kazanmak için çok fazla hazırlık yapmanıza gerek yok.
What was her tip for winning me over again?
- Beni tekrar ikna etmek için taktiği neydi?
I have no idea who's winning. I am.
- Kimin önde olduğunu anlayamıyorum.
"Your winning ways and outgoing personality make you the go-to gal in any workplace."
Senin en iyi özelliğinin girişkenliğinle her yerde çalışabilmen.
They're prize winning.
Ödül kazanmış çiçekler onlar.
- It must be my winning personality.
- Benim kazanan kişilik olmalı.
- I don't care about winning the race!
- Yarışı kazanmak umrumda değil!
But Xo was winning so far.
Ama Xo, kazanıyordu. Şimdilik.
And I was talking about the Red Sox winning the World Series.
Ben de Red Sox'ın World Series'ı kazanmasından.
You three get so excited about winning arguments, you forget the point!
Üçünüz savları kazanmaktan öyle çok heyecanlandınız ki, meseleyi unuttunuz!
Yeah. - Like, Seth is so winning.
- Seth kazançlı çıkıyor.
I like to think of it as winning.
Bunu bir galibiyet olarak görmeyi tercih ederim.
And it is a game I plan on winning.
Ve bu oyunu kazanmayı planlıyorum.
Murray's winning.
Murray önde.
Congratulations on winning the number one spot.
Birinci olmanı kutlarım.
It's like winning two jackpots at once. Hong.
Aynı anda iki piyango kazanmış gibi.
Gang money winning the local hearts and minds.
- Çete parası düşmanların aklını çeliyor.
Yeah, or winning the lottery.
- Doğru. Ya da lotoyu kazanmak.
- I build my life on winning.
- Ben hayatımı kazanma üzerine kurdum.
Winning a default judgment against your sister?
Kardeşine karşı gıyaben hüküm kazanmak mı zafer?
I'm honestly saying this feels really weird, winning against you.
Sana karşı zafer kazanmanın garip... hissettirdiği konusunda dürüstüm.
Take it as a "hell, yes." The winning precinct goes on to American Ninja Warrior.
"Evveet!" olarak al. Kazanan ekip American Ninja Warrior'a gidiyor.
And by winning precinct, he most definitely means us.
Kazanan ekip derken de, bizi kastetti yani.
Or perhaps instead I could do a scene from my Oscar-winning performance.
- ya da belki de Oscar kazandıran - performansımı yapmalıyım.
Well, since you got an excuse, princess, looks like my winning streak will carry on.
Mazeretin olduğuna göre prenses, benim galibiyet serim devam edeceğe benzer.
Odds of winning are 13 %.
Kazanma şansın % 13.
Who's winning?
Kim kazanıyor?
( Sports announcer ) It's Bugle Boy, winning by a head.
- Burun farkıyla EjderBey kazandı.
Yes, o-one of my prize-winning roasting peacocks.
Evet, benim ödül sahibi tavuskuşlarımdan biriymiş.
Who's winning?
Kim yeniyor?
Neither of you have ever come close to winning.
İkinizde kazanmanın yakınına bile yaklaşamadınız.