Would you like to hear it tradutor Turco
95 parallel translation
Would you like to hear it once more?
Bir kere daha dinlemek ister misin?
Would you like to hear it?
Dinlemek ister misiniz?
Would you like to hear it?
Duymak ister misin?
- Would you like to hear it?
- Duymak hoşuna gider mi?
- Would you like to hear it?
Duymak ister misin?
Would you like to hear it?
Duymak ister misiniz?
Would you like to hear it?
Duymak ister miydin?
- Would you like to hear it?
- Okumamı ister misin?
Would you like to hear it?
Öğrenmek ister misin?
And if she said to me, "Would you like to hear it again?" I know what I would have said : "No, thank you."
Annem "tekrar dinlemek ister misin?" diye sorsaydı, "hayır, teşekkür ederim" derdim.
- Would you like to hear it?
- Bunu duymak istersiniz?
Would you like to hear it?
Siz dinlemek ister misiniz?
Would you like to hear it?
Onu duymak ister misin?
- Would you like to hear it?
- Dinlemek ister misiniz? - Hayır.
Would you like to hear it?
Dinlemek istermisin?
Your old business deal is recorded in this. Would you like to hear it?
İşanlaşmaların kayıt edilmişti.
Would you like to hear it?
Şunu dinlemek istermisin?
Would you like to hear exactly how the police figure it happened? - Yes.
Polise göre olayın nasıl geliştiğini öğrenmek ister misiniz?
And now, Donald, how would you like to hear a story... about another bird so amazing you won't believe it?
Bir başka kuşla ilgili bir hikayeye ne dersin? Buna inanmayacaksın.
Would you like to hear Tell It To The Tulips?
- Hayır bizi anlatan şarkıyı söyleyelim.
Would you like to hear about it?
Dinlemek ister misin?
Would you really like to hear it?
Gerçekten dinlemek istiyor musun?
Would you like to hear a piece I wrote for guitar, and tell me what you think about it?
Gitarla söylemek için yazdığım bir parçayı dinlemek ister misin?
Would you like to hear it?
Dinlemek ister misin?
It's time to update the program, and I would like to hear from each one of you.
Bu programı güncellemenin zamanı geldi ve şey, sizin fikirlerinizi de duymak istiyorum.
Would you like to hear about it?
Duymak ister misin?
It's just that once in a while, I would like to hear what you want.
Sadece, arada bir ne istediğini duymak hoşuma giderdi.
If it wasn't for teachers like me, there would be more individuals like you... socially inept, hating the world, prattling off pompous ideas that nobody wants to hear in the first place.
Benim gibi Öğretmenler için değilse senin gibi öğrenciler için daha özel şeyler olmalıydı... sosyal olarak beceriksiz, dünyadan nefret eden, hiç kimsenin ilk etapda duymak istemediği, kendini beğenmiş fikirleri havada uçuşan..
Would you like to hear what it sounds like to have a bullet rattle around inside that thick skull of yours, d?
Bir merminin kalın kafatasında oluşturacağı zıngırtıyı duymak ister misin, D.?
Perhaps they would like to hear it from you, Sir.
Belki bunu, sizden duymak isterler, Efendim.
What did you want to tell her even I would like to hear it.
Ona söylemek isteğini, bende duymak istiyorum.
I would like him to hear it from you, his friend of many years, who received it personally from me, and saw my expression and the language of my body as I spoke it.
Uzun yıllardır arkadaşı olan, sizden duymasını istedim. Benden duymanızı istedim. Konuşurken yüzümdeki ifadeyi ve beden dilimi görerek.
Yes... kind of special how i got'em, would you like to hear about it?
Evet, onları elde etme yöntemim de biraz farklı. Bilmek ister misiniz? Hayır.
Would you like to hear about it?
O da benim kusurum.
I'm just saying it like... if you were a girl, would that be something... that you would want to hear?
- Yani demek istediğim bir kız olarak, bu duymak isteyeceğin bir şey mi?
Would you like to hear it?
- Evet.
If you have any evidence, we would like to hear it.
Eğer elinizde kanıt varsa bilelim
But if you have a story to tell, I would like to hear it.
Ama anlatacak bir hikâyen varsa bunu dinlemek isterim.
Would you like to be the first to hear it?
Onu ilk duyan sen olmak ister miydin?
Oh, if you have anything that you'd like to play me, I would love to hear it.
Eğer bana çalmak istediğin bir şey varsa, seve seve dinlerim.
Well, we can hear you, would you like to dedicate it to someone.
Tamam ne dinlemek istersin?
If you know a way to sugarcoat a colostomy bag, I would like to hear it.
Kolostomi torbasını ballandırarak anlatmanın yolunu biliyorsanız bunu duymak isterim.
Would you like to hear more about it at my hot tub?
Daha fazlasını küvetimde dinlemek ister misiniz?
I have been through things like this and I'd like to give you some difficult advice, if you would like to hear it.
Dinlemek istersen, birkaç acımasız tavsiye verebilirim.
You know, I bet Paul would like to hear it.
Paul'ün dinlemek istediğine eminim.
And do you think that's the way people would like to hear it?
Peki ya insanların bu şekilde duyması doğru mu?
If you have a proposal for helping the women who come to this hospital, instead of simply a bad habit of flinging pointed barbs at people you dislike and feeling pleased with yourself, then I would very much like to hear it.
Bu hastaneye gelen kadınlara yardım etme konusunda bir düşünceniz varsa etrafa kötü sözler söyleyip insanları kendinizden uzaklaştırmak yerine direk söylemenizi isterim.
Anyway, would you like to go hear it? I would love to hear it.
- Dinlemek isterim.
'You always wonder what it would be like to sit in front of a doctor'and hear the worst possible news.
Her zaman bir doktorun karşısında oturmanın ve en kötü haberleri duymanın nasıl birşey olduğunu merak edersiniz.
So if you would all indulge me, con permiso, I would like to hear it a final time.
Hepinizin de müsaadesiyle o şarkıyı son bir kere daha dinlemek istiyorum.
Would you like to hear me play it?
Çalsam dinlemek ister misiniz? Harika bir fikir!