Wrapped tradutor Turco
3,632 parallel translation
Shrink-wrapped, yeah.
Ambalajlı bir şekilde, evet.
All wrapped up.
Paketlenmiş vaziyette.
Maybe because of the smell of chlorine and bleach in the sheets, the glasses wrapped in plastic.
Belki de klor kokusudur ya da caddelerdeki çamaşır suyu, ya da plastik kaplanmış bardaklar.
I'm afraid I get so awfully wrapped up in a thing.
- Korkarım kendimi işe çok fazla kaptırıyorum.
I've been so wrapped up with all these new leads that have been coming in.
Gelen bütün o yeni ipuçlarıyla öylesine kuşatılmıştım ki?
I don't remember anything except being wrapped in a blanket and taken to your house.
Battaniyeye sarılmam ve sizin eve götürülmem haricinde hiçbir şey hatırlamıyorum.
Every time someone dies I end up wrapped in a blanket, staying at a stranger's house.
Her seferinde birisi öldüğünde battaniyeye sarılıp bir yabancının evinde kalıyorum.
He's also re-wrapped his face in bandages.
Yüzünü de tekrar bandajlamış.
The septon has prayed his prayers, some words were said, and Lord Edmure has wrapped my daughter in a cloak.
Septon dualarını etti sözler söylendi ve Lord Edmure kızıma pelerinini giydirdi.
I've been sitting in a muddy pen wrapped in chains for the past year.
- Bir yıldır çamurlu bir kafeste zincirlenmiş hâlde oturuyordum.
So I wrapped my arms around her.
Onu kollarımla sarmaladım.
Twinkie is full of sugar wrapped in dough!
Twinkies sadece hamura sarılmış şeker!
So I fight a war against men who'd see you wrapped up in a mask the moment you look like a woman.
İşte o yüzden bir kadına benzediğin ilk anda seni kapatmaya çalışan adamlara karşı ben savaşıyorum.
Which is why I bought it and wrapped it up in a bow for you.
Bu yüzden de satın aldım, paketleyip, kurdele takarak sana sundum.
You know, something that's not wrapped.
Sen, sarılmış değil bir şey biliyorum.
A panda next to a gun next to a wrapped gift?
Hediyenin yanında silah onun yanında da panda?
Blessing and me were wrapped in the light of the Greys, and... when we could see again...
Blessing ve ben Greys'in ışığı altında öylece kaldık. Tekrar görüşümüzü kazandığımızda...
She wrapped her hands around the force.
Patlama etkisinin üzerine ellerini kapatmış.
A mystery wrapped in an enigma squeezed into a skirt that's just a little bit too... tight.
Biraz fazla sıkı bir eteğe sıkıştırılmış, bilmece içinde bir gizem.
Covered head to toe in clay, wrapped in a blanket, and put in a hut with other initiates for one month.
Tepeden tırnağa çamura bulanmıştım, bir battaniyeye sarıldım ve kafamda bir şapkayla tam tamına bir ay dolaştım.
Need it gift-wrapped?
Hediye paketi ister misin?
I wrapped it and gave him some Vicodin.
Bileğini bandajlayıp ona biraz ilaç verdim.
But now, whenever I find myself wrapped up in the industry, I know this sounds crazy, but I like to come to this room, take off all my clothes,
Ama şimdi, ne zaman kendimi endüstriye kaptırmış halde bulsam, garip gelecek biliyorum, ama bu odaya gelmeyi, giysilerimi çıkarıp
It can be wrapped in black or orange, a jack-o'- lantern on it or a cat.
Siyah ya da turuncu kağıtlara sarabilirsiniz. Balkabağının içine koyabilirsiniz.
Um... as I was saying, if all your assets were wrapped up at the station, you'd be in some pretty hot water if a business deal suddenly went south.
Dediğim gibi bütün her şeyini bu istasyona bağladıysan ve bir iş anlaşması birden kötüye giderse oldukça zor durumda kalırdın.
His belongings are wrapped in paper.
Eşyaları bir kağıda sarılır.
You know, I was so wrapped up in material BS that I was missing the moment.
Materyal saçmalıklara o kadar takılmıştım ki anı kaçırıyordum.
So I guess everything's wrapped up, huh?
- Evet. Sanırım konu kapandı artık.
Got him wrapped around your little finger?
Küçük parmağını mı sarıyordun?
♪ Wrapped in leather, ready to go.
♪ Derilerin içindeyim, Hazırım gitmeye.
Parents had all their savings wrapped up in the market. It collapsed. They got hit hard, lost their house.
Ailesi tüm birikimlerini borsaya yatırmış ama borsa çökünce evlerini kaybetmişler.
Baudelaire, Bukowski, and Oscar Wilde all wrapped up into one talented motherfucking writer.
Baudelaire, Bukowski ve Oscar Wilde... Hepsi yetenekli, orospu çocuğu bir yazara bürünmüş.
Laura got totally wrapped up in it.
Laura kendini bütünüyle buna kaptırmıştı.
I wrapped up all the leftovers.
Ne kadar kaldıysa paketledim.
That crime scene was practically gift-wrapped.
Suç mahalli pratik olarak hediye paketi gibiydi.
You empathize so completely with the killers Jack Crawford has your mind wrapped around that you lose yourself to them.
Kendini tamamiyle Jack Crawford'un katilinin yerine koydun. aklın esrar içinde bu yüzden kendini kaybediyorsun.
You said her crime scene was practically gift-wrapped.
Suç mahallinin neredeyse hediye paketi gibi olduğunu söylemiştin.
You empathize so completely with the killers Jack Crawford has your mind wrapped around that you lose yourself to them.
Jack Crawford yüzünden zihninin bütünleştiği katillerle öylesine empati kuruyorsun ki, onlarda kendini kaybediyorsun.
Well, I'm a riddle, wrapped in an enigma, shrouded with...
Eee, ben adeta gizlenmiş bir bilmeceyim...
Jesus, V, I'm so wrapped up in my own pity party I had no idea what kind of biblical shit you had going on here.
Tanrım, V. Kendi başımın derdiyle boğuşmaktan burada nasıl bir bokla uğraştığının farkına bile varamadım resmen.
Then let me die imagining you wrapped in the most beautiful sparkly fabric walking down Broadway with your friends smiling.
Ama bırak da seni şahane, parıltılı bir elbisenin içinde arkadaşlarınla beraber gülümseyerek Broadway'de yürüdüğünü hayal ederek öleyim.
I peek out and there's the boss himself and that weird, quiet dude with the bow ties carrying something wrapped up in a tarp.
Dışarı baktım ve patronla o garip papyonlu, sessiz elemanı muşambaya sarılı bir şeyler taşırken gördüm.
Let's hope it's wrapped tight.
Umarız su geçirmez paketlenmiştir.
She was done with me the second that we wrapped Santa Monica Cop.
Santa Monica Cop'ın ikinci çekimlerinden sonra benimle işi bitmişti onun.
Damn it, the cyst is wrapped around the optic nerve.
Kahretsin, kist optik siniri sarmış.
My whole head feels like it's a shrink-wrapped fist of ham.
Daha da kötüyüm. Başın sıkıştırılmış et gibi sanki.
♪ You're all ♪ All the joys under the sun wrapped up into one ♪
* Bir tek sende, neşe ve mutluluk aynı paket içinde *
Unfortunately, Mr. Kitman wrapped my article on time travel.
Unfortunately, Mr. Kitman wrapped my article on time travel.
OK. I had sent over from my hotel a stack of typed-up notes, wrapped in brown paper, proper analyses of all my observations of the engineering so far, with a request for you to have copies made for each commissioner. I have no knowledge of this.
Tamam.Otelden kahverengi bir dosya içinde, yazdığım notlar, mühendislikle ilgili gözlemlerim, ve her kurul üyesine bir kopya verilmesini sizden bir rica ile birlikte yolladım.
Anyways, like he said on the stand, they found that poor girl's body wrapped in plastic exactly where I said it was.
Neyse, onun da dediği gibi cesedi buldular Ve tam da olduğu yerde
Supermarket in a styrofoam tray, wrapped in plastic.
Köpük tabakta, naylona sarılmış halde süpermarketten geliyor.