Wrinkly tradutor Turco
161 parallel translation
Your fingers are all gonna get wrinkly.
Bütün parmakların buruş buruş olacak.
I gave myself to Satan. I should be a wrinkly old witch by now.
Kendimi şeytana sundum ve artık çıkış yolum yok!
I'm getting all wrinkly.
Vücudum buruşmaya başladı.
- Wrinkly little wretches.
- Buruş kırış zavallılar.
Maybe it was one of those wrinkly dogs from china.
Belki şu Çinli buruşuk köpeklerdendi.
A beautiful woman just sitting there 20 feet from your front yards, and you're trying to tell me you'd rather park your wrinkly butts on a frozen piece of ice, kissing up to buckets of fish bait!
Kapınızdan 10 metre ötede güzel bir kadın oturuyor ve siz bana buruşuk kıçlarınızı bir buz parçasına koyup balık yemi kutularını öpmeyi tercih ettiğinizi söylüyorsunuz!
I can see wrinkly butts!
Görebiliyorum. Kırışık kıçlar!
Eventually, your face is gonna get wrinkly... - you'll get grey hair... - Sure.
Eninde sonunda yüzün kırışacak... saçların beyazlayacak, göğüslerin sarkacak.
Pack all my nice underwear anything non-wrinkly Don't forget my blow dryer
Şık iç çamaşırlarımı, buruşmayan bir şeyler ve saç kurutma makinemi koy.
His wrinkly skin looks like a mask.
Kırış kırış suratı, maske gibi duruyor.
Away, wrinkly thing.
Çekil şuradan kıvrık şey.
Wrinkly gibberish?
Kırışmış saçmalık mı?
Although you'll still get wrinkly and die and...
Sen ise yaşlanıp öleceksin ve...
No, it's too wrinkly to be a mole.
Hayır, ben olmak için çok kırışık.
Do you wear the scarf because it's pretty or to cover your wrinkly neck?
Eşarbı takar mısın, çünkü çok güzel ya da kırışık boynunu örtmek?
I know you'll be missing me when you got that big, white, wrinkly body on top of you with his loose skin and old balls.
Üstündeki koca beyaz vücüdun derisi pörsüyüp, taşakları buruş buruş olunca sen beni çok ararsın.
Well, get ready to haul your wrinkly, translucent ass out of this place because, lady, the bitch is back.
Öyleyse, buruşuk, yarı saydam kıçını buradan çıkarmaya hazır ol. Çünkü, bayan... yosma geri döndü.
Dago's got a hair across his wrinkly ass for me.
Lapacı kendi buruşuk götüyle benim arama sınır koymak istiyor.
- You're all wrinkly!
- Buruş buruşsunuz!
He's as wrinkly as an old garden gnome!
YaşIı cadı gibi buruşuk.
I had this image of us all gray and wrinkly, and me... working in the garden, and you repainting the deck.
Saçlarımız beyazlamış, yüzümüz buruşmuş, bahçede çalıştığımı ve senin tamirat yaptığını.
My fingers are wrinkly and I really don't care If all of my curls have curled out of my hair
# Parmaklarım büzüştü ama umurumda değil # # l Eğer tüm buklelerim saçımdan dalgalansa #
Your mother's an old wrinkly thing.
Annen yaşlı ve buruşuk.
And you can't promise you'll be with me when I'm wrinkly and my teeth are artificial and stuck into my wrinkly mouth with an adhesive.
Yüzüm buruş buruş olmuş, takma dişlerim buruşuk ağzıma tutkalla yapıştırıImış... haldeyken de benimle birlikte olacağına dair söz veremezsin.
When I get so worn and wrinkly that I look like David Brinkley
Buruşup kırıştığım, David Brinkley'e benzediğim zaman ne olacak?
Like a wrinkly old grandpa.
Kırış kırış. Büyük baba gibi.
There's enough naked, wrinkly old men at the lodge for him.
Kulüpte yeterince çıplak, kırışık yaşlı adam var.
A WRINKLY LITTLE FETUS MAN?
Ne için, Joe?
Wrinkly!
Kırışık!
Does your skin get wrinkly?
Cildiniz buruşmuyor mu?
You wrinkly old tube sock. May I have one too, wife?
- Ben de alabilir miyim karıcığım?
Every, every wrinkly scar or tension, everything completely relaxed and there was an utter tranquility that existed and permeated everything at that point.
İşte o anda yüzü apaçık ve berrak bir hal aldı. Her buruşukluk veya çizgi her şey tamamen gevşedi.
Move your wrinkly old keister!
Kaldir su burusuk yasli kicini!
Grandma's naked.. wrinkly.
Büyükanne çıplak.. buruş buruş.
When I get so worn and wrinkly that I look like David Brinkley?
Tek yumrukta Avcıyı yerle bir etme gücünü...
- Kid, do I look green and wrinkly to you?
Çocuk! Yeşil ve buruşuk gibi mi görünüyorum.
Like before they got all wrinkly from smoking cigarettes.
Bundan önce sigara içtiği için kırışıktı.
I've been wearing this engagement ring so long it's white under there, and a little wrinkly.
Bu yüzüğü çok uzun zamandır takıyorum, altında beyazlık var, ve biraz kırışıklık.
We'll be wrinkly old best friend ladies together, forever.
Daima, her zaman, kırışmış en eski arkadaşlar olacağız.
Are they as wrinkly as your arms, love?
Peki memelerinde kolların kadar buruşuklar mı tatlım?
I know your friends, and I have a hunch you don't do to your friends what I saw you doing to that wrinkly old lady.
Arkadaşlarını biliyorum. İçimden bir ses onlara, o buruşmuş ihtiyara yaptıklarını yapmadığını söylüyor.
Wrinkly.
Buruşuk.
You know, if I try to scheme like this, you get that nasty wrinkly face and screech like a hyena.
Eğer bunun gibi bir şeyi denesem yüzün çirkin, buruş buruş ve sırtlan yüzü gibi olur.
go take a dip. Even a old wrinkly hag will come out with baby smooth skin.
Derisi pörsümüş bir kocakarının cildini bile üç günde bir bebeğinki kadar yumuşak ve pürüzsüz bir hala sokuyor.
The hot springs where even a wrinkly old lady can get soft skin.
Az önce bahsettiğin kocakarının cildini bile bebek cildi gibi yapabilen kaynak suyu.
- I thought this was a wrinkly leather coat.
- Kırışık deri palto olduğunu sanıyordum.
Okay. Like, you know how most people have wrinkly knees? Okay?
Pekala, biliyor musun, çoğu insanın dizleri kırışıktır?
But I'm going to become a wrinkly grandmother.
Ama ben büyükanne olacağım.
Your skin is wrinkly.
Cildin kırışmış.
You were - You were like a little wrinkly pig with colic.
Sancılı, kıvırcık bir domuz gibiydin.
Sure, today I'm the eye candy, but tomorrow I'll be old candy, old, hard, wrinkly candy covered in lint.
Bugün göz alıcıyım, ama yarın eski mal olacağım. Eski, sert, buruşuk, hidrofil pamukla kaplanmış bir mal.