Yar's tradutor Turco
74,538 parallel translation
I'm thinking he should die at midnight.
Bu gece yarısı ölmeli diye düşünüyorum.
He's giving you until midnight, and then he wants you dead.
Sana gece yarısına kadar süre verdi, sonra ölmeni istiyor.
I don't have access to magic, so you got to meet me halfway.
Sihre erişimim yok bu yüzden yarısını sen yapmalısın.
Someone else like... Let's just say I had a... semi-ghost situation.
Nasıl biri yarı hayalet olmuş biri var diyelim.
Someone halfway in our world, who really wanted to stay here for real.
Yarısı bizim dünyamızda olan biri, tamamen buraya kalıcı olarak gelmek isteyen birisi.
I need to siphon more power first,'cause otherwise, I might slip away in the middle of the it, and... well, that'd be messy.
İlk daha fazla güç sifonlamam lazım yoksa işin yarısında düşüp kalırım, ve... bu pek iyi olmaz.
But the you standing with me right now, the you that's gonna marry Caroline Forbes tomorrow, the you that I have known for almost 200 years...
Ama şuan benimle birlikte olan sen, Caroline Forbes ile yarın evlenecek olan sen, 200 yıldan daha fazla süredir tanıdığım sen...
He's the one who's getting married tomorrow.
Yarın evlenecek olan Stefan o.
Trust me, you're not half as disgusted by that as I am.
İnan bana benim tiksindiğimin yarısı kadar bile tiksinmemişsindir.
He works here part-time.
Burada yarı zamanlı çalışıyor.
I think... that I followed about half of that.
Ben sadece olayın yarısını anlayabildim.
Come midnight, a Winchester goes bye-bye.
Gece yarısı olunca bir Winchester gidecek.
Yar-ree fee-fee-suh, pie neez. That's right. Call your friends.
Tamam arkadaşlarını çağır.
An hour till dark?
Ayrıca gece yarısı için 6 saat daha.
Come midnight, a Winchester goes bye-bye.
Gece yarısı olduğunda bir Winchester'a güle güle diyeceğiz.
You said come midnight, a Winchester dies?
Gece yarısı olunca bir Winchester ölecek dedin?
True, they did leave loose ends, but... That's what Mr. ketch is for.
Gerçeği işi yarım bıraktılar ama Bay Ketch bu yüzden var.
Autopsy's tomorrow, but it could be an arterial embolism, cardiac arrest. A heart attack at her age?
- Otopsi yarın olacak ama ana atardamarların tıkanması sonucu kalp krizi olabilir.
We had to shut down half the plant three months back.
Üç ay önce fabrikanın yarısını kapattık.
Loose ends, you know?
Yarım kalmış işler bilirsin.
Well... Okay, the baby's half-angel, right?
Tamam o bebek yarı melek değil mi?
It's working.
İşe yarıyor.
It's working!
İşe yarıyor!
Meteorologists are debating the cause of the spiraling clouds first observed over the entire peninsula.
Meteoroloji uzmanları yarımadanın üstünde gözlemlenen Spiral bulutların sebebini tartışıyorlar.
I mean, by all accounts, she's slept with half a dozen blokes in the last few months.
Duyduğuma göre geçtiğimiz aylarda yarım düzine herifin yatağına girmiş.
He said he saw Lucas'car, empty, locked up, lights out in the car park at midnight.
Gece yarısı Lucas'ın taksisini boş, kilitli, farları kapalı şekilde park yerinde görmüş.
About halfway between there and Broadchurch.
Yarısı kadar bir mesafe. - Oraya nasıl gittiniz?
I was right in the middle of it when I thought I heard something.
Yarısını geçmiştim ki bir ses duyduğumu sandım.
Got a kebab on the high street and went home.
- Gece yarısı. Kebapçıya geçtik.
Thanks for making me wait all night and half the day.
Bütün gece ve günün yarısında burada tuttuğunuz için teşekkürler.
I've got a solicitor's appointment tomorrow.
Yarın avukatla randevum var.
Half-elevenish. Maybe midnight.
- On bir buçuk gibi, belki gece yarısı.
I'm just catching up half the time.
Zamanımın yarısı sana yetişmekle geçiyor.
You owe Titus half of everything you made on "Boobs and California."
"Kaliforniya'da Memeler" in kazancının yarısı Titus'ın. Ne?
He gets half.
Yarısını alır.
Marriage is like sharing a root beer float, or agreeing to be the back half of a horse costume.
Evlilik, alkolsüz bira paylaşmak gibidir ya da bir at kostümünün arka yarısı olmak gibi.
I will let Sunny go after tomorrow night's performance.
Sunny'yi yarın akşamki sahnemizden sonra bırakacağım.
I'm not some half-witted banker or some member of a High Court, who's so starstruck that I can't see what's right in front of me.
Ben yarım akıllı bir bankacı ya da yıldız olma aşkıyla gözünün önündekini göremeyen bir Yüce Divan üyesi değilim.
It's been a long night and we have a very busy day tomorrow.
Yorucu bir akşam geçirdik ve yarın da zorlu bir gün olacak.
I have some unfinished business with Stephano.
Stephano'yla yarım kalmış bir işimiz var.
Okay, good. Because we're in a race against the clock.
Güzel çünkü zamana karşı yarışıyoruz.
Actually, Gary Dwyer's still set to come in tomorrow to meet with Aaron about resuming his post as secretary of state.
Gary Dwyer, Dışişleri Bakanlığı'na dönmek için yarın Aaron'la görüşecek, o var.
These will catch you up on NSA, and these are the files for the Dwyer meeting tomorrow.
Bunlar NSA hakkında sana bilgi verir ve bu dosyalar da yarınki Dwyer toplantısı için.
Go on. The parasite and the host are competing inside the same genetic space and something has to give.
Parazit ve konak aynı genetik boşlukta yarışırlar ve bir şey vermesi gerekir.
Yeah, if the war had been a drinking contest,
Dünya Savaşı içki yarışı olsaydı yenilmiştik.
Fifth race, churchill down.
Beşinci yarış, Churchill Down.
But since there's no pre-nup, half of everything is yours.
Evlilik sözleşmesi olmadığı için her şeyin yarısı sizin olacak.
That's because you know that even if you focus on Axe Capital half the time, you would do a better job than I would. And that's true.
Axe Capital'a normalin yarısı kadar odaklansan bile işinde benden daha iyi olacağını biliyorsun çünkü.
Whoever gets there first gets top billing right underneath the caption in tomorrow's paper.
Soldaki sandalyeyi kapan yarın gazetelere manşet olacak.
It's fucking midnight.
Saat gece yarısı be!
Listen, um, something's come up, and, uh, I need you to reschedule all my appointments for tomorrow.
Şimdi, bir şeyler çıktı da yarınki tüm randevularımı ertelemeni istiyorum.