Yawn tradutor Turco
288 parallel translation
Did I actually see you yawn?
Gerçekten seni esnerken mi gördüm?
But it is the height of impropriety to yawn at the dinner table.
Ancak yemek masasında esnemek münasebetsizliğin en ileri derecesidir.
It is the height of punctuality to yawn at the dinner table.
Yemek masasında esnemek dakikliğin en ileri derecesidir.
Seeing you act like Celadon with your lady... makes me want to yawn.
Viyanalı kadınına Çin porseleniymiş gibi davrandığını gördükçe... uçurumların dibine kaçıp gitmek istiyorum.
Life is pleasant and a little dull... and night after night, we yawn, flick off the radio and go to bed.
Hayat hoş ve biraz sıkıcı ve gecelerce esniyoruz, radyoyu kapatıp yatıyoruz.
'Tis now the very witching time of night, when churchyards yawn, and hell itself breathes out contagion to this world.
İşte en uğursuz, en korkunç saati gecenin. Bu saatte açılır mezarları ölülerin. Cehennemin soluğu, şimdi sarar dünyayı.
But a real yawn.
Ama çok sıkıcı.
Then god created man, just after dinner and in the middle of a yawn.
Ve böylece tanrı erkeği yarattı, yemekten hemen sonra, esniyorken.
A strenuous grimace that terminates in a yawn.
Bir esnemeyle son bulan yüzdeki ekşi bir ifade.
I shall remain faithful until the big yawn do us part.
Bir "büyük esneme" bizi ayırana kadar sana bağlı kalacağım.
You've made me yawn, too!
- Uykumu getirdin.
Don't yawn, take a coffee.
Haydi bize bir kahve yap...
"When they yawn, " it's time to say bye-bye. "
"Esnedikleri an, güle güle demenin vakti gelmiştir"
If I were standing stark naked in front of Mr. Pollock, he'd probably yawn.
Bay Pollock'un karşısında çırılçıplak duruyor olsaydım muhtemelen esnerdi.
I don't want to yawn in Mrs Miniver's face.
Bayan Miniver'ın suratına esnemek istemiyorum.
- Don't yawn! I'm speaking!
- Esneme, ben konuşuyorum!
Yawn.
Hımm.
Listen... when I yawn like that, you know... you get the girl's attention at the cash register.
Dinle ben böyle esneyince kasiyer kızın dikkatini dağıt.
It's just like you to get me so worked up and then yawn and say it's bedtime.
Bu tam senin tarzın. Önce bir tartışma başlatıyorsun sonra da uykun olduğunu söylüyor ve yatıp uyumak istiyorsun.
- What an enormous yawn.
- Ne kocaman bir esneyiş!
- What a fuss about a yawn.
- Kötü bir esneme üzerinde ne çok durdun.
You should hear my yawn.
Esnememi duyacaksın.
Don't yawn in the presence of guests.
Müşterilerin gözü önünde esneme.
The police won't even yawn.
Polis endişelenmeyecektir bile.
Hey, I saw that yawn.
Esnemeni gördüm.
Gasping and twitching in agony... while I and the rest of my race will yawn, clean up the mess, and move on.
Sizler acı içerisinde boğulurken ve kasılırken, ben ve ırkımın geri kalanı ortalığı temizleyip, neslimizi sürdürüp genişleyeceğiz.
With that yawn I saw my defeat turn into a victory.
Bu esnemekle yıkımımın bir zafere dönüştüğünü gördüm.
With one yawn, the composer could still get....
1 esnemede, besteci devam...
The Technicolor yawn.
Esneme.
You can yawn for Papa on Sunday.
Pazar günü babana da esne!
Anyway, you'll forgive me if I yawn a bit during today, but what with one thing and another, I didn't get too much sleep last night.
Bugün esneyip durursam beni bağışla lütfen. Dün doğru düzgün uyuyamadım.
Close your eyes Start to yawn
Gözlerini kapat esnemeye başla,
Beyond the green, two pristine white sand traps and a IiIy-fiIIed pond yawn out towards the emerald fairway.
Çimenliğin ilerisinde... iki saf kum kapanı ve zambaklarla dolu gölet zümrüt yeşili geçide açılıyor.
Big yawn.
Kerata seni.
'Tis now the very witching time of night... when churchyards yawn... and hell itself breathes out contagion to this world.
Cadıların kol gezdiği vakti gecenin... Kilise avluları uyandı esniyorlar şimdi... Ve cehennem dünyaya bela soluyor.
Yawn.
Sıkıcısın.
Don't yawn!
Esneme.
Take a deep breath, and yawn.
Şimdi derin bir nefes al ve esne.
Yawn, gag and snore.
Esnetici, kusturucu ve horultucu.
Not even my favourite yawn, stretch, cheap feel?
En sevdiğim, esneyip uzanılan ucuz dokunuşu bile mi yapmadı?
My eyes leak sometimes when I yawn, that's all.
Bazen esnediğim zaman gözlerim akar.
'Tis now the very witching time of night when churchyards yawn, and hell itself breathes out contagion to this world.
İşte en uğursuz, en korkunç saati gecenin. Bu saate açılır mezarları ölülerin. Cehennemin soluğu sarar dünyayı.
Our summer was yawn-worthy.
Yazımız çok sıkıcı geçti.
For me, the worst thing is the great yawn.
Bence büyük bir esnemedir.
He gave a great yawn
İyice esnedi
♪ He gave a great yawn
İyice esnedi
And some of his ears are inside his head, and his yawn sounds like Liam Neeson chasing a load of hens...
Ve kulaklarının bir kısmı kafatasının içinde ve esnemesi Liam Neeson'ın tavuk kovalarkenki sesi gibi.
Yawn. Figure it out.
Bir yolunu bul.
I've gotta stafe at tfaffic, yawn, lick myself.
Arabaları seyretmem, esnemem, yalanmam gerekiyor.
Yawn. Bye.
Hoşça kal.
You have to cover your mouth when you yawn, or you might let the devil in.
Esnerken ağzını kapatmalısın, yoksa şeytan içine girebilir.