English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / Yok

Yok tradutor Turco

683,320 parallel translation
After that, the city expanded on its own... and humans were seen as illegal residents... and exterminated.
Ondan sonra şehir kendi kendine genişledi. İnsanlar illegal yerleşimciler olarak görülüyor ve yok ediliyordu.
Well, it can't be helped.
Yapacak bir şey yok.
Exterminators!
Yok Ediciler!
The Exterminators...
Yok Ediciler...
But we have no idea how many there are or where to find them.
Ama kaç kişi oldukları ya da nerede olduklarına dair hiçbir fikrimiz yok.
But we don't have anything to feed him.
Ama onu besleyecek hiçbir şeyimiz yok.
The group that went east was taken out completely.
Doğuya giden grup yok edildi.
This place is protected by the perimeter, but there's nowhere inside where we can get food.
Burası perimetre tarafından korunuyor ama içeride gıda edinilebilecek bir yer yok.
To think it could cut through even an Exterminator's body.
Bir Yok Edici'nin gövdesini bile kesti.
Why does the Safeguard exterminate humans?
Muhafız neden insanları yok ediyor?
So, according to Zuru, you took out four Exterminators at once.
Zuru'nun dediğine göre tek seferde dört Yok Edici'yi indirmişsin.
I don't know about the gun.
Silah hakkında bilgim yok.
You... don't have the Net Terminal Gene.
Sende... Net Terminal Geni yok.
Of course I don't.
Tabii ki yok.
I have no idea... what she's talking about.
Ne söylediği hakkında hiçbir fikrim yok.
No matter how strong this man is, there's no guarantee that even he could reach that far alone.
Bu adam ne kadar güçlü olursa olsun, o kadar uzağa tek başına gidebileceğinin garantisi yok.
I don't have a problem.
Bir sorunumuz yok.
After that, the city started to expand at random and the Safeguard regarded humans as illegal residents and began to exterminate us.
Ondan sonra şehir rastgele büyümeye başladı. Muhafız, insanları illegal yerleşimciler olarak görmeye ve bizi yok etmeye başladı.
You don't need to be able to connect to the NetSphere for something like this.
Böyle bir şey için NetKüresi'ne bağlanmana gerek yok.
Now we'll never have to worry about food again!
Artık aç kalmamıza gerek yok!
She was crushed by an Exterminator.
Bir Yok Edici onu ezdi.
It's crawling with Exterminators.
Yok Edici kaynıyor.
It looks like the barrier generator has been destroyed.
Bariyer jeneratörü yok edildi.
We, the Safeguard, will eliminate all illegal residents lacking the Net Terminal Gene.
Biz Muhafızlar olarak, Net Terminal Geni olmayan tüm illegal yerleşimcileri yok edeceğiz.
Barrier generator destroyed.
Bariyer jeneratörü yok edildi.
Total extermination in progress.
Tamamen yok etme süreci devam ediyor.
In accordance with Elimination Ordinance 5, beginning auxiliary elimination.
Beş Numaralı Yok Etme Yasası uyarınca ikincil yok etme başlıyor.
There aren't any more helmettals!
Başka metal başlık yok!
We don't have enough!
Yeterince yok!
In accordance with Elimination Ordinance 3, Clause 2,
Üç Numaralı Yok Etme Yasası Madde İki uyarınca.
Elimination Level has risen by three.
Yok Etme Seviyesi üç seviye artırılıyor.
In accordance with the Ordinance... I will destroy you here.
Yasa uyarınca... seni şu anda yok edeceğim.
Elimination Level has risen by two.
Yok Etme Seviyesi iki seviye artırılıyor.
We cannot take this information out into base reality... but we do not have any orders to stop you from connecting to it.
Bu bilgiyi temel gerçekliğe çıkartamayız... ama senin buna bağlanmanı engellememiz için verilen bir emir yok.
Sooner or later, the Exterminators will be back.
Yok Ediciler geri dönecek.
If we stay here we'll just be killed by Exterminators.
Burada kalırsak Yok Ediciler tarafından öldürüleceğiz.
A long time has passed, but... there's no sign of the city functions returning to normal.
Çok uzun zaman geçti ama şehrin normale döndüğüne dair bir iz yok.
No, but I don't have time right now...
- Hayır ama şu anda vaktim yok.
- There's nothing I can't handle.
Altından kalkamayacağım bir şey yok.
To be honest with you, man, we only brought 200 with us.
Yalan yok, yanımıza sadece 200 dolar aldık. Yok!
There's honestly nothing I can do.
Gerçekten yapabileceğim bir şey yok.
Oh... yeah, no, I don't have a kid.
Yok, hayır, benim çocuğum yok.
Okay. No problem.
Tamam, sorun yok.
Oh, my god, we don't have the time.
Zamanımız yok.
Oh, God. Geez.
Aman tanrım, yok artık.
And now, ladies and gentlemen, no further ado.
Ve şimdi, bayanlar ve baylar, telaş yok.
No place for the fuzz.
Aynasızlara yer yok.
Don't prisoners have human rights?
Mahkumların insani hakları yok mu?
Dr. Kim but don't we need a background check?
Ancak geçmişini kontrol etmeye ihtiyacımız yok mu?
There's no witness, no evidence.
Tanık yok, kanıt yok.
No one?
Kimse yok mu?
yoko 119

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]