You'd love that tradutor Turco
770 parallel translation
I thought that once I've returned... you'd fall in love with me again.
Geri dönersem beni yine seversin sandım.
If that appeals to you, it's a fine ship. You'd love it.
Eğer düşünüyorsan güzel bir gemidir, seversin.
You knew she was in love with Carpenter, that he'd given her your cigarette case.
Onun Carpenter'a aşık olduğunu ve Carpenter'ın sizin sigara kutunuzu ona verdiğini biliyordunuz.
Tell what a threat it was to the power and the riches... that you'd learnt to love so much.
Bunun sevmeyi öğrendiğin güç ve zenginlik için... ne kadar büyük bir tehdit olduğunu açıkla.
You'd just love that!
Senin de hoşuna gider!
That's why you love me... maternal instinct coming out.
Annelik içgüdün dışarı çıktığı için beni seviyorsun.
You'd just have to love a little egg like that, wouldn't you?
Böyle küçük bir yumurtaya insan bayılır, değil mi?
Oh, yes, do try to make that, we'd love to have you.
Evet, bunu yapmayı dene. Yapmana bayılırız.
You love that rat so much, you'd risk all our lives just to keep me from getting him?
O fareyi yakalamam için hepimizin hayatını tehlikeye atacak kadar çok mu seviyorsun.
Let me pretend for one evening that I'm the boy next door taking you out for the first time, and that you allow him to love you in silence.
Bir gece için komşun olan delikanlı imişim gibi davranayım seni ilk defa dışarı çıkarsın, ve sen de, onun sana sessizce aşık olmasına izin ver.
That proves I love you, don't you think so?
Bu seni sevdiğimin kanıtıdır. Sence de öyle değil mi?
It's just that I loved you so all-fired much I thought you'd have to love me back.
Sadece seni çok sevdim ve belki seninde beni seveceğini sandım.
You cloudy princes and heart-sorrowing peers... that bear this mutual heavy load of moan... now cheer each other in each other's love.
Siz, gözü buğulu prensler, yüreği yaslı beyler, hepiniz bu ağır matem yükünü yeterince taşıdınız. Artık sevginizle teselli edin birbirinizi.
Now that's a nice effect, I'd love to know how you did it.
Bu güzel bir efekt. Nasıl yaptığını bilmek isterdim.
I thought that sooner or later... you'd fall in love with some man who was better suited to you.
Bence er ya da geç sana daha çok yakışan birisine aşık olacaksın.
It's true, I thought that in a way, you didn't love him any more, so so I'd have done anything to make you love me.
Bu doğru, düşündüm ki eğer bir şekilde, onu artık sevmeyecek olsaydın beni sevmen için her şeyi yapardım.
Yes, I'd like that if, despite everything., - you felt your love...
Evet, isterim eğer her şeye rağmen sevdiğini hissediyorsan.
I'd like to show you something that explains why I love France.
Fransa'yı niye sevdiğimi açıklayan bir şey göstereceğim size.
You think that for her, everything that isn't love has ceased to exist?
Ona göre sevgi dışındaki her şey artık var olmayacak mı sanıyorsunuz?
If I had the nerve, I'd stay and lie hoping that I could make you love me again as I am, for myself and so forget the other and forget the past.
Eğer cesaretim olsaydı, kalıp yalan söylerdim ve beni tekrar sevmeni sağlamayı umut ederdim olduğum gibi, kendim için ve böylece diğerini ve geçmişi unuturdun.
Because all I really have time for is to tell you that I love you.
Çünkü seni sevdiğimi söylemek dışında zamanım olmayacak.
It's fine to have you tell me that you love me but I'd be much happier if you said that you loved your mother as well.
Bana beni sevdiğini söylemen çok hoş ama anneni de aynı şekilde sevdiğini söylesen daha mutlu olurdum.
I'd love to hold you that way.
Seni böyle tutmak isterdim.
That's why I want to go to school. You'd love it in London anyway.
Londra'yı seveceksin.
A guy like that, he'd kill a woman like you because he couldn't love you, not the way you are loved.
Çünkü seni, şu an sevildiğin gibi sevemez.
I know you don't love me, father, that you put me from your life, except for 21 years of board and tuition money. But I had hoped that we'd enjoy one brief visit together before I left your life entirely.
Beni sevmediğini biliyorum baba benim için işkence gibi geçen 21 yıl boyunca beni hayatından çıkardın ama hayatından tamamen ayrılmadan önce kısa bir paylaşım yapabiliriz diye düşünmüştüm.
Oh, Mrs. Lampert, I'd love to see you try and convince them of that.
Oh, Bayan Lampert, sizi onları buna ikna etmeye çalışırken görmeyi isterdim.
I'd love to discuss that with you, Mr. Hilliard, but you see, I can't.
Bunu sizinle tartışmayı çok isterdim, Bay Hilliard. Ama görüyorsunuz ki yapamam.
You'd love pressing that button.
Kızıştırmayı sevenlerdensin.
Since you love jokes, that'd be good, then.
Şakaları sevdiğinize göre, bu işe yarar.
That I'd love only you.
Tek aşkım olacağını.
All the girls before you would love to come back, but the duke is very strict on that point.
Sizden önceki kızlar bir daha gelmek için can atarlardı. Ama Dük bu konuda çok katıdır.
I don't want you ever to be anything but Susy because that's the way I love you.
Senden Susy dışında bir şey olmanı asla istemem çünkü ben seni böyle seviyorum.
If you really love O - Shino, then I'd suggest that you quit gambling altogether.
Şino'cuğuna gerçekten aşıksan... tümüyle kumarı bırakmanı öneririm.
Before you, I'd never been in love I hate the temporary I know all about life I know that everyone betrays everyone
Senden önce hiç aşık olmamıştım. Gelip geçici şeylerden hoşlanmam. Hayat hakkında her şeyi biliyorum.
Alright, didn't you see that traffic light? I'd love one, to the north pole, please! Alright, didn't you see that traffic light?
Çok isterim, Kuzey Kutbu'na lütfen!
That I'd love you.
Seni sevdiğimi.
I'd rather see you in jail than on that blanket making love to another woman.
Başka bir kadınla battaniye üzerinde aşk yapmanı görmektense hapse girmeni tercih ederim.
You know, I'll go out with you or I'll stay in with you or I'll do anything that you'd like for me to do if you would tell me that you love me.
Seninle dışarı da gelirim yanında da kalırım ne yapmamı istersen yaparım yeter ki beni sevdiğini söyle.
We thought that you'd love to know how fond everybody is of you.
Biz insanların seni çok sevdiklerini bilmenden hoşlanacağını düşündük.
Only I would've bet that you'd never been in love.
Bahse girerim, hiç aşık olmamışsındır.
I did tell you that I'd love you forever, but... I'm fed up, I've grown old and don't love you anymore.
Ömrümün sonuna kadarmış, hastalıkta sağlıkta, iyi gündeymiş kötü gündeymiş, yaşlılıkta falanmış.
While you're lying there. I'd like you to close your eyes... and I'd like you to think that this is a sexual experience - that we're making love - or anything you want to. anything that turns you on.
Orada uzanıp yatarken, gözlerini kapatmak istiyorum ve bunun bir cinsel deneyim olduğunu, seviştiğimizi seni azdıran her ne varsa onu yaptığımızı düşünmeni istiyorum.
I'd love to come down on the platform with you and wave a tiny, white handkerchief etcetera but there is that interview.
Perona kadar gelmek isterdim ve beyaz mendil sallamak isterdim ama biliyorsun ropörtajım var.
I'd love another drink, sir, but I think you'll find that the bottle is empty.
- Çok faydası olurdu. - Belki bir içkinin de faydası olur.
Well, I always did want to give them what I'd learned about flying, if that's what you mean by love, but I never found the way.
Uçmak konusunda öğrendiğim şeyleri her zaman onlarla paylaşmak istedim ; eğer sevgiden kastın buysa. Ama bir yolunu bulamadım.
You'd better say in that message, "Love, affection and $ 20 cash."
En iyisi "Sevgi, sefkat, 20 doIar" diyeIim.
In that case, I'd love to dine with you.
O halde seninle birlikte yemek hoşuma gider.
- You'd love to prove that.
- Bunu kanıtlamaya can atıyorsun.
And now I'd like to do a special old favorite, the song that got me started in this business that's been so kind to me, a song you've loved through the years... and one I'm sure you're gonna love tonight.
Ve şimdi değerli bir eski favori söylemek istiyorum bu işe başlamamı sağlayan şarkı, bana çok başarı getirmiş bir şarkı yıllar boyunca sevdiğiniz ve eminim bu akşam da bayılacağınız bir şarkı. "Keep A-Goin"!
My dear friends, you have come together in this church.... that the Lord may seal and strengthen your love.... in the presence of the church's minister and this community.
Neler oluyor? Değerli konuklar, bu kilisede bir araya gelmemizin nedeni... değerli papazımızın ve burada bulunan konukların şahitliğinde... bu ikilinin aşkını Tanrı'nın kutsamasıdır.
you'd love it 36
love that 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
love that 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19