You'll know what to do tradutor Turco
441 parallel translation
Of course, as I know more about what they're going to do... than you do at the present, I hope you'll excuse my back.
Tabii ki, ne yapacakları konusunda sizin şu anda bildiğinizden fazlasını biliyorum. Sırtımı döndüğüm için beni bağışlayın.
That'll add up to something bigger than your privilege then I don't know what you'll do.
Senin ayrıcalığından daha büyük bir şey ortaya çıkacak. ... o zaman ne yaparsın bilmiyorum.
Now, if anything should happen to me... read this letter and you'll know what to do.
Eğer bana bir şey olursa, bu mektubu oku, ne yapacağını yazıyor.
You know I can't do what I started out to do with you guys chasing me around, so I'll make you a fair proposition.
Siz peşimdeyken başladığım şeyi başarmayacağımı biliyorsunuz. O yüzden size bir teklifte bulunacağım.
But he'll never be able to go back and do the kind of work... you know, darling I don't think I understand what kind of work he was doing.
Fakat asla geri dönemeyecek ve oradaki gibi çalış.. Biliyorsun, canım aslında tam olarak ne iş yaptığını pek anlayamadım.
I don't know what you'll do about it, but I'm going to throw her right out on her ear.
Ne yapacağınızı bilmiyorum ama ben gidip onu atacağım. Biraz izin verin.
You have to know exactly what to do or else... it'll set off the alarm.
Ne yaptığından emin ol yoksa alarmı harekete geçirirsin.
- You know what that'll do to him? - I think so.
- Ne hale gelir biliyor musunuz?
How do I know what devilment you'll be up to when me back is turned?
Arkamı dönünce ne şeytanlıklar peşinde olacağınızı nereden bileyim?
Now you're goin'to tell me what I want to know... or if it's the last thing I do in this department... I'll get you 20 years.
Şimdi bana bilmek istediklerimi anlatacaksın... aksi takdirde bu teşkilatta yapacağım son şey olması pahasına... 20 yıl almanı sağlarım.
- I know what they'll do to you.
- Sana ne yapacaklarını biliyorum.
Do you know what'll happen to me if I drink that?
Eğer onu içersem bana ne olur, biliyor musun?
What, Blanche? You'll reproach me. I know you're bound to reproach me, but before you do... take into consideration you left.
Sitem edeceksin, biliyorum sıçrayacaksın, ama bunu yapmadan önce unutma ki, terkeden sen, canını dişine takarak çabalayan bendim.
We want to know what you'll do.
Sen ne yapacaksın merak ediyoruz.
I don't know how you'll solve this or what good is going to come of it but whatever you do, Vic, I wish you all the happiness in the book.
Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum.
For if you fails to silence me, you'll know what I'll do.
Ama beni susturmakta başarısız olursan..
You don't know what they'll do to you
Sana neler yapabileceklerini bilmiyorsun.
I'll tell you now, I just rightly don't know what to do.
Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum.
Yeah, you get that dame to drink beer with you, and the next thing you know, she'll wanna go fishing and after that, there's no telling what she'll do.
Evet, o bayanın seninle bira içmesini sağla. Ardından bir de bakmışsın, balığa çıkmak istiyor. Daha sonrasında ise, Allah bilir, ne yapar.
No, i don't but i'll tell you what i do know - i got to go out and do a job.
- Ne istediğimi bal gibi de biliyorsun. - Hiçte bile bilmiyorum. Ama ne yapacağımı söyleyeyim sana, dışarı çıkıp, işi bitireceğim.
More money than even you'll know what to do with, sir.
Nereye harcayabileceğinizi bilemeyeceğiniz kadar para.
Do you know what the newspapers'll do to us?
Bu, adam kaçırma. Gazeteler bize ne yapar biliyor musunuz?
You know damn well we'll do what you want to do!
Kahretsin, sen de gayet iyi biliyorsun ki sadece senin istediklerin olur.
If they take him alive, you know what they'll do to him.
Canlı ele geçerse ne yaparlar biliyorsun.
If you do, you'll know what to say.
Eğer gelirse ne diyeceğini biliyorsun.
You'll know what to do when the time comes. Or what not to do.
Zamanı gelince ne yapacağınızı bilirsiniz ya da ne yapmayacağınızı.
You've got to tell them the truth. Do you know what'll happen?
Onlara gerçeği anlatman gerek.Ne olur biliyor musun?
If you're not there and they catch me, you know what they'll do to me.
Eğer gelmezsen beni yakalarlar ve ne yapacaklarını biliyorsun.
If they get her, you know what they'll do to her.
Onu alırlarsa ne yapacaklarını biliyorsun.
You know what that'll do to a fellow?
Adama ne yapar, biliyor musun?
Do you know what they'll do to me?
Bana ne yapacaklarını biliyor musun?
Show him in I'm sure the magician spotted you I'll have to put someone else on it I don't know what to do with you.
İçeri gelsin. Sihirbazın seni kandırdığından eminim. Bu işi başkasına vermek zorundayım.
They'll know what to do about you.
Onlar sana ne yapacağını bilir.
- You'll know what to do.
- Ne yapılacağını göreceksin.
So you go around here twice, so that when he sees that real track, he'll know what to do.
Burayı iki kere dolaşırsa, gerçeğini görünce ne yapacağını bilir. Anlaşıldı mı?
Well, it's enough that you know I'll do what I have to do.
Gerekeni yapacağımı bilmen yeterli.
- You'll know what to do with them.
- Eminim ne yapılacağını biliyorsunuzdur.
You've got to tell Bernice about us right now... or I don't know what I'll do.
Bernice'e aramızdakileri hemen anlatmalısın yoksa ne yapacağımı bilmiyorum.
When you put your hand... into a bunch of goo... that a moment before was your best friend's face... you'll know what to do.
Çatışmaya girince en iyi arkadaşınızın yüzündeki ifadeyi görünce gerekeni yapacaksınız.
Do you know what I'll do to you, if you don't talk?
Eğer konuşmazsan sana ne yapacağımı biliyor musun?
You know what I'll do to you if you make any trouble, don't you?
Sorun çıkartırsan, sana ne yapacağımı biliyorsun, değil mi?
You'll know what to do.
Ne yapman gerektiğini bileceksin. "
You know, sir, what they'll do to you if you don't catch him in time.
Onu zamanında yakalayamazsanız size ne yaparlar biliyorsunuz.
What I would like you to do is stand in front of the screen and I'll let you know what to do in a minute.
Siz perdenin önüne geçin diğer yapmanız gerekenleri de hemen anlatacağım.
You know what we'll do when we get to Santo Domingo?
Santo Domingo'ya vardığımızda ne yapacağız biliyor musun?
- You don't know what I'll do to you...
- Sana ne yapacağımı bilmiyorsun...
You know know what I'll do to her?
Ona ne yapacağımı biliyor musun?
I've seen enough to know I'll keelhaul you or any other man who don't do what I tell him...
Seni, veya beni dinlemeyen herkesi, geminin kaburgasına oturtacak kadar çok şey gördüm ben...
- You'll pay... What do you know how to do?
- Ödemenizi... nasıl yapacağınızı biliyor musunuz?
Do you know what I mean? - So you'll have to pretend that you took them... because I have to get you out of here tomorrow. - No.
Ne demek istediğimi anladın mı?
By the time Christmas arrives again, you'll have so much money you won't even know what to do with it!
Noel geldiği zaman, bu kadar olursa, onunla ne yapacaksın!