You're going to be late tradutor Turco
177 parallel translation
Come on. You're going to be late for jail.
Hadi, hapishaneye geç kalacaksınız.
Don't worry about it, Ed, you're going to be late for work
Çocuklarla birlikte laflıyorduk ve sanırım onlara bir çiftliğe taşınacağımızı söyledim.
I hope you're not going to be late for your own wedding.
Kendi nikahına geç kalmazsın umarım.
You're going to be late for your office.
Ofise geç kalacaksın.
You're going to be late, Georgy.
Geç kalıyorsun, Georgi!
Now look, you know we're going to be too late.
Bak şimdi. Çok geç kalacağımızı biliyorsun.
Listen, if you're going to be home late, call me.
Bak, eve geç gelecek olursan beni ara.
I'm not hungry, and you're going to be late.
Aç değilim, siz de geç kalacaksınız.
You're going to be late, love.
Gecikeceksin aşkım.
You're going to be late for dinner, you know.
Biliyorsun yemeğe geç kalacaksın!
You're going to be Late.
Geç olmadan gidin.
Hurry up, you're going to be late for school.
Acele edin, okula geç kalacaksınız.
You're going to be late for work, and you know how daddy hates that.
İşe geç kalıyorsun ve babamın bundan ne kadar nefret ettiğini biliyorsun.
You're going to be late.
Geç kalacaksın.
You're going to be late?
Geç mi kalacaksın?
You're going to be late.
Geç kalacaksınız.
If you're going to be late... call.
Eğer geç kalırsan ara.
- Come, you're going to be late for work.
- Haydi, işe geç kalacaksın.
- You're going to be late for the party.
- Partiye geç kalacaksın.
You're going to be late for church.
Kiliseye geç kalacaksın.
If you're going to be late, you have to call her.
Geç kalacaksan, telefonla bildirmen gerekir.
It's after 7 : 00, and you're going to be late for school again!
saat 7'yi geçti, yine okula geç kalacaksın!
You know, if you hurry, you're only going to be four hours late.
Yalnızca dört saat geç kalmış olacaksın.
You're going to be late.
Okuluna geç kalacaksın.
You're going to be late!
Geç kalacaksın!
Can't you call in if you're going to be late?
Eğer geç kalırsa onu arayabilirmisin?
Call me when you're going to be late
Geç kalacağın zaman bana haber ver.
You're going to be late again.
Yine geç kalacaksın.
Sally, you're going to be late for your date!
- Sally randevuna geç kalacaksın.
You're going to be late for school.
Okula geç kalıyorsun.
YOU'RE GOING TO BE LATE.
İşe geç kalıcaksın.
You're going to be late for the...
Geç kalacaksın...
And the saddest part is that... one day, you're going to wake up... and you're going to realize what you missed... and it's going to be too late.
Ve işin en acı tarafı bir gün uyanacaksın ve neler kaçırdığını anlayacaksın ama çok geç olacak.
- You're going to be late.
- Geç kalacaksın.
You're going to be late for school and me for office.
Siz okula ben de ofise gecikeceğim.
They've begun milking her... think you're going to be too late.
Onu sağmaya başlamışlar... sanırım çok geç kalacaksınız.
- That you're going to be late for the joust?
- Şövalyelerin mızrak dövüşüne geç kalacaksınız.
You're not going to be late for once.
Bu kez geç kalmayacaksın.
Thanks, you too hurry up because you're not going to be late.
Bir meyve al. Teşekkür ederim. Sen de acele et.
It's 10 to 8 : 00. You're going to be late.
Saat 7.50, geç kalacaksın.
We're going to be late. Happy? Apparently, you didn't see the matching slippers.
- Bornozuna uyan terlikleri görmemişsin anlaşılan.
- You're going to be late. - Yes.
- Geç kalacaksın.
"Raj, where have you been all this while?" I've told you so often to telephone me if you're going to be late Your telephone in the office wasn't reachable I spoke to Vivek and Deepak.
Raj, bunca zamandır nerelerdeydin defalarca söyledim, gecikeceğin zaman telefonla haber ver ofisteki telefonun çalışmıyor
Nói, I think you're going to be late for school.
Nói, okula geç kalacaksın.
Nói, you're going to be late for school.
Nói, okula geç kalıyorsun.
You're going to be late for school
Okula geç kalacaksın.
BOYS, YOU'RE GOING TO BE LATE FOR BASKETBALL.
Çocuklar, basketbola geç kalacağız.
You're going to be late for school.
- Okula geç kalacaksın.
Riki, you're going to be late.
Riki, geç kalıyorsun.
Then you're going to be way late for afternoon tea.
Öğleden sonra çayına geç kalacaksın.
- You're going to be late for work.
İşe geç kalacaksın.