You're going to help me tradutor Turco
340 parallel translation
And I'm going to help her, and you're going to help me.
Uyuması için yardıma gideceğim, sen de bana yardım edeceksin.
In fact, you're going to help me.
Aslında, bana yardımcı olacaksın.
- No. You're going to help me.
- Yok, ama siz bana yardım edeceksiniz.
- And you're going to help me. - l am?
- Sen de bana yardım edeceksin.
I feel much better already knowing that you're going to help me.
Bana yardım edeceğinizi öğrenmek beni şimdiden rahatlattı.
You're going to help me again, Danny.
Bana yine yardım edeceksin Danny.
But you're going to help me, aren't you?
Ama bana yardım edeceksiniz, değil mi?
I want Mendoza more than I want you, and you're going to help me get him.
Mendoza'yı senden daha çok istiyorum. Ve sen de onu yakalamama yardım edeceksin.
I'm going to help you get your girl... and you're going to help me get Slayton.
Ben sana sevgilini bulmak için yardım edeceğim. Sen de bana Slayton'ı bulmak için.
I'm going to wear that cap some day, and you're going to help me.
Bir gün bunu giyeceğim. Sende bana yardım edeceksin.
Now I'm sure you're going to be sensible and help me out of here.
Eminim buradan çıkmama yardım edecek kadar akıllı davranacaksındır.
If you're really not going to help me, I'd be glad if you'd leave me alone.
Madem bana yardım etmeyeceksin, lütfen beni yalnız bırak.
You're going to help me, Paul, whatever you say.
Bana yardım edeceksin Paul, ne dersen de.
You're going to help me take it.
Soymama yardım edeceksin.
Well, I'm going to find out, and you're going to help me.
Öğreneceğim ve sen de bana yardım edeceksin.
Dr. Kimble was just telling me you're going to help him. Yes.
- Dr. Kimble ona yardım edeceğini söylüyordu.
And now you're going to help me grease the undercarriage.
Ve şimdi iniş takımlarını greslemekte bana yardım edeceksin.
You're acting like them and you're going to be just like them, unless you let me help you.
Yardım etmeme izin vermezseniz, onlar gibi olacaksınız, zaten onlar gibi davranıyorsunuz.
And you're going to help me.
Ve sen de bana yardım edeceksin.
You're going to stay and help me with that thing tonight.
Sen burada kalıp, bana şu işte yardım edeceksin.
No. You're going to help me get a hold of the mone y.
Bak, diğerlerine, bu hazineye ihtiyacımız olduğunu söyledim.
You're not going to help me?
Bana yardım etmeyecek misin?
You're going to give me my $ 8 million, or so help me I'll have you locked up for the rest of your unnatural life.
Benim 8 milyon Dolarımı ver, yoksa geri kalan anormal yaşamını kodeste geçirtirim sana.
Now you're going to help me find Number 96.
Şimdi 96 numarayı bulmama yardımcı oluyorsun.
I respect you Mr. Neal, believe me. I don't want to make your stay in Rome a nightmare, but we're going to need your help.
Size saygım sonsuz Bay Neal, Roma'daki tatilinizi zehir etmek istemeyiz ama yardımınıza ihtiyacımız var.
Then you're going to help me?
Buna rağmen bana yardım edecek misin?
You're going to help me with Herman?
Herman konusunda bana yardım edeceksin, değil mi?
You're going to help me out of all my happiness?
Ne yapacaksın? Mutluluğumdan kurtulmama yardım mı edeceksin?
You're going to help me.
Bana yardım edeceksin.
I'm going to leave and you're going to help me, yes?
Burdan gideceğim ve sende bana yardım edeceksin, tamam mı?
If you're not going to help, go and find somewhere to sleep and leave me!
Eğer yardım etmeyeceksen, git ve kendine uyuyacak bir yer bul ve beni rahat bırak!
If you don't help me, old man, they're going to take you, because I don't know any more arguments.
Eğer bana yardım etmezsen, yaşlı adam, seni götürecekler, çünkü daha fazla kanıtım yok.
You're going to help me escape.
Kaçmama yardim edeceksin.
So you're not going to help me out, is that it?
Yani bana yardım etmeyeceksin. Öyle mi?
If you tell me where you're going, I might be able to help you.
Nereye gittiğini söylersen sana yardımcı olabilirim.
Now, I think I can help you but you're going to have to trust me.
Şimdi, sanırım sana yardım edebilirim. Ancak bana güvenmen gerekiyor.
Now, I'm going to help you by killing the lions and then leaving, and you're going to help me by doing what I say so I can leave.
Şimdi, aslanları öldürerek ve sonra giderek ben sana yardım edeceğim, ve sen de gidebilmem için her dediğimi yaparak bana yardım edeceksin.
He's going to help me with the kids, and when you're not working you guys can hang out together.
Çocuklar için bana yardım edecek. Ve sen çalışmıyorken birlikte takılabilirsiniz.
You're going to have to help me.
Yardım edin ama.
I'm planning a get-together for the guys and you're going to help me.
Çocuklarla bir araya geleceğiz, sen de bana yardım edeceksin.
You're going to help me run the kingdom of Lao.
Lao'nun Krallığını yönetmede bana yardım edeceksin.
And pretty Juliana, you're going to help me.
Ve güzel Juliana, sen de bana yardım edeceksin.
- Uh, mind your... mother, smart-ass. If we don't find him, so help me, you're going to be grounded for a month.
Onu bulamazsak bir ay boyunca dışarı çıkamayacaksın.
If you could just let me watch and listen as you pull off... whatever it is you're going to pull off- - it could really help me out.
Eğer yaptığın şey her ne ise onu yaparken seni izleyip dinlememe izin verirsen bana çok yardımı olacak.
Well, then you're going to have to help me figure it out.
O zaman buradan gitmem için yardım sağlıyacaksın.
You're going to help me shut down these simulations and repair the holodecks.
Bu simülasyonları kapatmama ve sanal güverteleri tamir etmeme yardım edeceksiniz.
You're going to help me carry out the Directive.
Direktifleri yerine getirirken bana yardımcı olacaksın.
If you're not back in a hurry I am going to hunt you down, and so help me God... Right.
Ajan Spender, eğer çabucak geri dönmezsen seni takip ederim ve sonra da Tanrı yardımcım olsun.
And the new me whacks off when he feels horny...'cause you're obviously not going to help me out in that department. I see.
Ve yeni ben, azgın olduğumda asılıyorum... çünkü bana bu departmanda yardımcı olmuyorsun.
You're going to help me find a cure for Odo's disease.
Odo'nun hastalığı için tedaviyi bulacağım ve sen de bana yardım edeceksin.
You're telling me that this is going to help you with morning nausea...
Bana bunun sabah bulantılarına iyi geleceğini mi söylüyorsun...