English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You're having a laugh

You're having a laugh tradutor Turco

52 parallel translation
I'll bet you a shiny new dime they're sitting in Chicago drinking a cold beer and having a big laugh about all the commotion.
Soğuk bir bira içerek burada yarattıkları kargaşaya gülüyorlardır.
Okay. You're having a laugh.
İşte bu komikti.
You can have egg or bacon. "He went," You're having a fucking laugh, cunt. "
"Ya pasırma, ya da yumurta alabilirsin, suratıma bakıp pis pis sırıtma" diyor.
- You're having a laugh, ain't you?
- Az önce güldün, değil mi?
Fuck off. You're having a laugh, ain't you?
Gülmek istiyorsun, değil mi?
You're having a laugh, right? .
Buna gülmek gerekir değil mi?
No. You're having a fucking laugh.
Benimle alay mı ediyorsun?
Having a laugh because you think my dress is stupid and you're a small-minded jerk who's no doubt small in other areas as well.
Çünkü aptal bir elbisem olduğunu düşünüyorsun ve dar görüşlü bir pisliksin. Başka alanlarda da yetersiz olduğuna eminim.
You're having a laugh.
Dalga geçiyorsun benimle.
- Yeah. While you're having a good laugh... let me just mention that your little scheme isn't gonna work.
Sen iyi vakit geçirirken senin küçük planın işe yaramayacak.
You're just having a laugh, aren't you, Bunny?
Sadece gülüyorsun değil mi Bunny?
Murray, am I glad to hear your voice. Oh, sure. I can tell you're having a laugh
- Murray, sesini duyduğuma çok sevindim.
You're having a laugh.
Güleceksiniz!
You're having a laugh.
Şaka yapıyorsun.
I said, "You're having a laugh! I don't need a microphone. -" Microphones are for wimps. "
Ezikler mikrofon kullanır.
But you're having a laugh, aren't you?
Keyfin yerinde ama, değil mi?
One minute we are having a laugh and the next is kind of like you're not even there, you know?
Bir an neşeliyiz, sonrasında sanki yanımda değilmişsin gibi, anlıyor musun?
You're better off just... having a laugh, getting pissed, and forgetting all about it.
Sen en iyisi biraz gül kafayı bul ve her şeyi unutmaya bak.
You're having a laugh!
Dalga geçiyorsun.
You're having a laugh.
Dalga geçiyorsun.
I had a call from a toy manufacturer and they're quite keen to put out a Ray doll for Christmas. You press a button and it goes, "Are you having a laugh?"
Bir oyuncak üreticisi aradı ve Noel için Ray oyuncakları üretmek istediğini söyledi.
Then no3 is "You're having a laugh?"
Ondan sonra, 3. sırada "Kafa mı buluyorsun?" var.
I heard a rumor that you had gone funny in the head, but I didn't know how funny you're having a laugh sunshine he's planted a bomb, innocent people are going to die
Kafadan çatlak olduğuna dair bir dedikodu duymuştum,... fakat ne kadar çatlak olduğunu bilmiyordum. Bir bomba yerleştirdi. Masum insanlar ölecek.
You're having a laugh.
İşte bu komikti.
A third? You're having a fucking laugh, ain't you?
Taşak mı geçiyorsun sen bizimle?
You're having a laugh, ain't you?
Kafa buluyorsun, değil mi?
Please tell me you're having a laugh.
Lütfen dalga geçtiğini söyle. Umurumda değil.
You're having a laugh int'ya?
Benimle kafa mı buluyorsun?
You're having a laugh int'ya?
Kafa buluyor olmalısın.
You're having a laugh, ain't you?
Dalga mı geçiyorsun?
You're having a good laugh.
Bakıyorum da gülüp eğleniyorsunuz.
So, guys, this is what we are gonna do. As soon as you see someone go by,... you laugh, act like you're having a great time.
İşte yapacağımız şey birinin geçtiğini gördüğünüz an, kahkaha atıp, harika vakit geçiriyormuş gibi yapacaksınız.
- You're having a laugh, in't ya?
- Alay ediyorsunuz değil mi?
You're having a laugh.
Çok güldürdün beni.
You're having a laugh at me.
Klaus için bir övgü.
And you're having a good laugh about this, even if it's only on the inside.
İçinden de olsa buna çok gülüyorsun.
You know, they're schoolgirls having a laugh, finding a bit of food along the way.
Siz de bilirsiniz, gülüp eğlenen öğrenci kızlar işte, yol boyunca biraz da yiyecek bulmuş oluyorlar.
You're having a fucking laugh.
Dalga mı geçiyorsun lan?
You're having a laugh?
- Dalga mı geçiyorsun?
You're having a laugh, are you?
Benimle eğleniyorsun, değil mi?
Oh, you're having a fucking laugh!
Dalga geçiyor olmalısın amına koyayım!
You're having a laugh!
- Kafa yapıyorsun!
LAUGHS You're having a laugh, mate!
Ha haa! Kahkahamı alırsın dostum.
You're having a laugh, ain't ya?
Dalga geçiyorsun, değil mi?
You're having a laugh, aren't you?
Gülüyorsun, değil mi?
Or like when you're having a good belly laugh watching reruns of Friends, and they throw in some tearjerker with Ross and Rachel, and they remix the theme song to sound all sad and slow and sappy?
Veya kahkahalarla gülerek Friends'in tekrar yayınlarını izliyorsun ama Ross ve Rachel'lı ağlamaklı bir sahne geliyor. Üstüne bir de hüzünlü, uyuz bir şarkı çalmazlar mı?
You're having a laugh.
Güldürdün beni.
You're having a laugh.
- Ciddi olamazsın.
I mean, you're having a laugh, ain't ya?
Şaka yapıyorsun değil mi? Bomba patlatacaksın ha?
You're having a laugh, ain't ya?
- Şaka yapıyorsun, değil mi?
Well, you're having a laugh, ain't you?
Şaka yapıyorsun değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]