You're not alone tradutor Turco
1,604 parallel translation
You're not alone.
Yalnız değilsiniz ki.
You're not alone in this.
Bu işte tek başına değilsin.
But you need to know that you're not alone.
Yalnız olmadığını bilmen gerekiyor.
You're not alone, never on or off the field.
Saha içinde veya dışında asla yalnız değilsin.
You and your friend, you're not gonna leave me alone, are you?
Çok iyiydin tatlım.
- You're not alone.
- Yalnız değilsin.
You're not alone.
Sen yalnız değilsin.
Come on, you're not alone.
Hadi ama yalnız değilsin.
You know, if we're not careful, we are gonna end up in this great big house just you and me alone you and me and everything that we're angry about, and God forbid that they should have a grandchild
Sen de biliyorsun ki, dikkatli olmazsak bu devasa evin içinde ölüp gideceğiz sadece sen ve ben sen, ben ve nefret ettiğimiz her şey. Böyle giderse Tanrı korusun, torunumuz olduğunda onu bile göremeyeceğiz.
If I'm not mistaken, I believe you're meant to go alone.
Yanılmıyorsam, oraya yalnız gitmeniz gerek sanıyorum.
You're not alone.
Yalnız değilsin.
Yeah, I'm disappointed that you're early and not really looking forward to tonight in general, but the thought of being alone the rest of my life scares both my mother and me equally.
Evet, beni de hayal kırıklığına uğrattın. Bu geceyi pek de iple çekmiyordum ama hayatımın geri kalanını yalnız geçirme fikri beni ve annemi aynı derecede korkutuyor.
They can help. You'd be able to see you're not so alone in this.
Bu konuda yalnız olmadığınızı görmenizi sağlayabilirler.
Don't worry, you're not alone anymore.
Ama merak etmeyin ; artık yalnız değilsiniz.
You're not gonna be out there alone.
Yalnız dışarıda korumasız olabilirsin.
- Yes. You're completely alone in your little world, and you do not see anything else.
Kendi küçük dünyanda yapayalnızsın ve başka bir şey görmüyorsun. 28 GÜN SONRA.
When you engage with another human being, we remind ourselves we're not alone.
Başka bir insanla muhatap olduğumuzda kendimize yalnız olmadığımızı hatırlatırız.
- Elodie No, you're not alone.
- Hayır Nadia, yalnız gidemezsin.
But only if you're with me. Alone, I'm not interested.
Tabi sen yanımdaysan, yalnız olacaksam, umurumda değil.
I know you feel like you can't talk to me... But you're not alone.
Biliyorum benimle konuşamayacağınızı düşünüyorsunuz, ama yalnız değilsiniz.
You're not alone. The two of us are with you.
Yalnız değilsin, biz varız yanında.
But you're not planning on going home alone, right?
Ama akşam eve yalnız gitmeyi planlamıyorsun, değil mi?
You're not alone.
Yalnız değilsin!
You want to stay out there a little bit longer, you're welcome to do it, but you will not be alone, okay?
Dışarıda biraz daha kalmak istiyorsan kalabilirsin ama yalnız olmayacaksın, tamam mı?
After this, you're not leaving me here alone, okay?
Bundan sonra beni burada yalnız bırakmıyorsun tamam mı? Seninle geliyorum.
" When you're alone But not alone
" Tek başınasın, ama yalnız değilsin
- You're not alone. - I promise we'll leave soon.
Evet, Bunun sonunu görebiliyorum.
But you don't realize you're not alone.
Ama ölecek tek kişinin sen olmadığını anlamadın.
You can not shout around like that. You're not alone here!
- Tamam, pardon Heiko.
You start talking to me and once I'm convinced that you're not dealing drugs on the steps of the Met, you can walk to school alone.
Sen benimle barış. Ben senin uyuşturucuya bulaşmadığına ikna olunca sen de okula tek başına gelirsin.
But you're not in this alone.
Burda yalnız değilsin.
You're not alone, ade.
Yalnız değilsin, Ade.
You're not going alone.
Yalnız gitmiyorsun.
You're not going up there alone.
Yalnız gitmiyorsun.
If you're not gonna help yourself, then just leave me, my friends and my family alone. Suse, come on, Suse.
- Suse deme böyle, Suse.
I do not know, you might keep company, if you're home alone?
Bilmiyorum, belki evde yalnız kaldığında sana arkadaş olabilir.
Hypnotic, you're driving alone, and you tend to saw this sails revolving, and you're not concentrating on the driving.
Hipnotize ediyor, yalnız başınıza araba kullanıyorsunuz ve rüzgar panellerini... görmeye yelteniyorsunuz ve kullanımınıza konsantre olamıyorsunuz.
We wanted you to know that you're not alone.
Senin yalnız olmadığını bilmeni istedik.
You're not alone, Ope.
Yalnız değilsin, Ope.
You're not alone, Opie.
Yalnız değilsin, Ope.
You're not alone in this. We're all here for you.
Yalnız değilsin.
- You're not alone Bruce.
- Yalnız değilsin Bruce.
Hey. You're not in this alone, you know.
Bu işte yalnız değilsin.
You're not at all concerned that a 70-year-old woman still recovering from a stroke is putting herself further at risk by living alone? - Sam, you asked me to evaluate her.
Felçten iyileşmeye çalışan, yalnız başına yaşayarak kendini tehlikeye atan 70 yaşındaki yaşlı bir kadın için hiç kaygılı değilsin?
There are laws to protect you. You're not alone.
Sizi koruyan yasalar var.
You're not alone.
Yalnız değilsiniz.
They have nothing, but you're not alone.
Onların da hiçbir şeyleri yok, ama en azından yanlız olmayacaksın.
- You're not alone. Every night, I wake up in a cold sweat, Cooper.
Her gece soğuk bir yerde uyanırım, Cooper.
Come on, you're not alone here.
Bekle, tek başına değilsin.
Whatever you're doing, you're not doing alone.
Aklından geçen ne bilmiyorum ama tek başına yapamazsın.
Archer, you're not alone.
Archer, yalnız değilsin.
you're not alone in this 21
you're not alone anymore 18
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not mad at me 38
you're not 3927
you're not ready 114
you're not gonna die 103
you're not alone anymore 18
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not mad at me 38
you're not 3927
you're not ready 114
you're not gonna die 103
you're not wrong 99
you're not stupid 85
you're not going anywhere 673
you're not listening to me 216
you're nothing to me 17
you're nothing 173
you're not my father 78
you're not making any sense 120
you're not helping 147
you're not supposed to be here 135
you're not stupid 85
you're not going anywhere 673
you're not listening to me 216
you're nothing to me 17
you're nothing 173
you're not my father 78
you're not making any sense 120
you're not helping 147
you're not supposed to be here 135