English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You're so bad

You're so bad tradutor Turco

684 parallel translation
For a beginner, you're not doing so bad.
Bir acemi için, hiç fena değilsin.
- You're not so bad yourself.
- Siz de fena değilsiniz.
- You're not so bad, yourself.
- Sen de fena değilsin.
So you're the big, bad raven, huh?
Koca, kötü kuzgun sensin demek?
As long as you're here, let me show you the books... so you can see how bad a businessman I am.
Hazır sen buradayken, sana defterleri göstereyim böylece ne kadar kötü bir tüccar olduğumu görmüş olursun.
- You're not so bad on names after all.
- İsimleri iyi hatırlıyormuşsun.
Zowie, you bad dog. We're so sorry.
Zowie, seni kötü köpek, çok üzgünüz.
The trouble, Mr. Jaeckel, is you're so used to bad times, you're unhappy without them.
Bakın Bay Jaeckel... Kötü günleri görmezseniz, mutlu günlerin değerini anlayamazsınız.
You're so bad.
Çok yaramazsınız.
So you're on short rations and bad coffee... and you're gonna be until we finish the drive.
O yüzden düşük istihkak ve kötü kahveyle idare edeceksiniz. Bu, yolculuk bitene kadar sürecek.
You're paying for your keep so you've nothing to feel bad about.
Kalmak için ücret ödüyorsun, kendini kötü hissetmene gerek yok.
You're not so bad-Iooking.
Fenâ görünmüyorsunuz.
Too bad you're leaving us so soon.
Birazdan gidecek olmanız ne kötü.
You're bad luck, so you're bringing me bad luck too.
Sen kötü şanssın, bana da kötü şans getiriyorsun.
You're not so bad yourself.
Siz de fena sayılmazsınız.
Too bad for you if you're so stupid!
O kadar salaksın ki acıyorum sana!
IS IT SO BAD WHERE YOU'RE FROM?
Geldiğin yer çok mu kötü? Öyle olduğunu düşünüyordum, baba.
Don't worry, in nice clothes, you're not so bad.
Endişelenme. İyi giyinirsen, süslenirsen, senin de çekici olacağından eminim.
You're so bad, Masao!
Çok kötüsün Masao!
You're not doing so bad yourself, are you, honey?
Sen kendini kötü hissetmiyorsun değil mi tatlım?
If I may say so, it's too bad you're not a Jew.
Darılmayın ama, yazık ki Yahudi değilsiniz.
You're not so bad yourself So there's a brother Tieh!
Senin muhteşem kung fu'u görmüştüm... demek bir de Yieh birader varmış!
You're so bad.
Çok kötüsün.
No. Mama says you're a bad boy, and so's your brother Franz.
Hayır annem senin kötü bir çocuk olduğunu söyledi, senin kardeşin Franz varya...
So if you're bad often enough, you'll die.
Ve yeteri kadar sık ceza alırsan, ölürsün.
Well, yeah... You're not doing so bad yourself.
Sende çok kötü değilsin.
Too bad you're leaving so soon.
Hemen gidecek olman çok kötü.
You're so busy doin'your dirty work you can't tell who the bad guys are.
Pis işini yapmakla o kadar meşgulsün ki kimin kötü adam olduğunu göremiyorsun.
- Well, you're not so bad yourself.
- Siz de hiç fena sayılmazsınız.
You're not so bad yourself.
Sen de fena sayılmazsın.
I get so hot when you're bad.
Kötü olduğun zaman, çok azıyorum.
You're not so bad yourself.
Siz de çirkin sayılmazsınız.
Yeah, maybe if you're not so good, then I'm not so bad.
Evet, sen o kadar iyi değilsen, ben de o kadar kötü sayılmam.
Very well, as you're so bad-tempered, no more writing today.
Madem bugün bu kadar huysuzsun, yazmayı bırakalım.
You're not so bad yourself.
Sende asağı kalmıyorsun.
# And I've fired up my fuse so don't nobody bring me no bad news # # If we're gonna be buddies you better bone up on the rules #
# Ahbap olacaksak eğer, kurallara uysanız iyi olur #
Think you're so bad, huh, nigger?
İyi olduğunuzu mu düşünüyorsun ha?
You're not so bad yourself, conk-face.
Sen de fena değilsin, burun surat.
Not so bad once you're up.
Yukarı çıktın mı o kadar fena değil.
- You're not so bad yourself.
- Sende pek kötü sayılmazsın.
That's because you guys are so bad, they're afraid of you.
Çünkü sizler kötüsünüz, sizden korkuyorlar.
So, you're Mr Kay. It's bad enough you made a fool of my wife at Parke Bernet, but then you start spreading these lies?
Bay Kay, karımı aldatmış olmanız yeterince kötü
Dorothy, you're so bad.
Dorothy, çok kötüsün.
So we work out a routine, say you're two people - one good, one bad.
Şimdi olayı bir kuralım. O zaman, iki kişilikli olduğunu söyleyeceksin.
You heard them. They think they're so bad.
Onları duydun.İyi olduklarını süşünüyorlar.
You're not so bad yourself.
Sen de pek fena sayılmazsın.
I mean, you've paid us all so much money, we feel bad now that you're broke, so would you take this money, please?
Siz bize onca para ödediniz, siz parasızken kötü hissediyoruz. .. bu yüzden bu parayı alır mısınız, lütfen?
So, if you like them, you're gonna find good things in all the bad things they do.
Eğer birisinden hoşlanırsan yaptığı kötü şeyler gözüne batmaz.
You're not looking so bad yourself.
Sende hiç fena görünmüyorsun.
Come on! It's not so bad once you're in.
Hadi, ayakta durmak yanlış, ellerine şans ver.
- You're not so bad.
- Sen de fena değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]