You're so lucky tradutor Turco
517 parallel translation
I'm glad you're taking it so good, Lucky.
Üzülmemene sevindim, Lucky. - Hiç üzülmedim Pop.
Mr. Vanderhof, you're a very lucky man to have so many friends.
Bay Vanderhof, bu kadar çok arkadaşınız olduğu için çok şanslısınız.
You're so lucky.
Çok şanslısın.
- So you're the lucky man.
- çok şanslı adamsın.
- You're so lucky!
- Sen fazla şanslısın!
Ah, you're so lucky.
Ne şanslısınız.
You're lucky to be so bored at home.
Evde sıkıldığın için çok şanslısın.
You're lucky to be so secure.
Eşeği sağlam kazığa bağlamışsın.
You're so lucky.
Çok sanslısın.
- We're so lucky! - You bet!
- Biz çok şanslıyız.
You're so lucky.
Çok şanslısın! .
You're so lucky!
Çok şanslısın!
You're a lucky man to have a daughter who loves you so much.
Seni bu kadar seven bir kızın olduğu için çok şanslısın.
- You're so lucky.
- Çok şanslısın.
You're very lucky to have me so close when it happened.
Allah'tan malum olay olduğunda yanındaydım.
You're lucky we got a match so quick.
Bu kadar çabuk bir eş bulduğumuz için şanslısın.
Mr. Feng, you're so lucky tonight
Üstad Feng, bu gece şans sizden yana
You know, where you're so lucky is in Joey's folks.
En şanslı olduğunuz nokta Joey'nin ailesi.
You're lucky to be where water's so handy.
Suya yakın olduğun için şanslısın.
You're so lucky!
Çok şanslısınız!
You're lucky to have a woman so in love with you.
Sizi bu kadar seven bir kadına sahip olduğunuz için çok şanslısınız.
You're lucky that I'm around You might not be so lucky next time
Sana burdan gitmeni öneririm civarda olduğum için şanslıydın ama gelecek sefer o kadar şanslı olmayabilirsin
Merry Christmas. You're so lucky, Joe. You are.
Beni terketmemeliydin Joe.
So far you're lucky.
Bir bakıma şanslısın.
Oh, you're very lucky so far Mr. Boyle.
Fazlasıyla şanslısınız Bay Boyle.
How come you're so lucky, Buddusky?
NasıI bu kadar şanslısın Buddusky?
You're so lucky!
Çok şanslı bir çoçuksun.
Look, you're marrying Princess Lucky... so you better get used to the idea.
Bak, Prenses Lucky ile evleniyorsun..... kendini buna alıştırsan iyi edersin.
You're lucky to be so good looking or I'd have dropped you like a hot potato.
Dua et ki bu kadar güzelsin yoksa kor bir ateş parçası gibi seni elimden düşürüverirdim.
You're so lucky, Billy.
Çok şanslısın, Billy.
You're lucky, so lucky.
Çok şanslısın.
I've mates who'd be lucky to run the hundred in twelve and they're going, so why shouldn't you?
Yüz yardayı 12'de zar zor koşan arkadaşlarım var ve onlar gidiyor. O halde sen niye gitmeyesin?
You're so lucky you have a pool.
Havuzunuz olduğu için çok şanslısın.
You're so lucky the Statue of Liberty didn't wave you away.
Özgürlük Heykeli sana uzaktan el sallamadığı için şanslısın.
- What I really miss the most... always made me feel so good after football practice. - You're so lucky, Cindy.
En çok, maçlardan sonra kendimi iyi hissettiren şeyi özledim.
Charles, you're lucky the yuppies are buying condos so you can afford what I'm going to have to do to this place.
Züppeler emlağa yatırım yaptığı için şanslısın. Böylece bu evde yapacaklarımın faturasını ödeyebileceksin.
You're so lucky, Katie.
Çok şanslısın, Katie.
Maybe you're not so lucky because I'm going to leave you here, Mr. Wahoo Waturi.
Belki de çok da şanslı değilsiniz çünkü sizi burada bırakıyorum, Bay Wahoo Waturi.
Jinshan you're so lucky.
Jinshan,.. ... çok şanslısın.
I'll tell you this, though. There's so much rage going around we're lucky we have the movies to help us vent a little.
Ama ortalıkta öylesine büyük bir öfke var ki bunu hafifletmeye yarayacak filmler olduğu için çok şanslıyız.
You're so lucky, what do you need $ 20 for?
Şanslıysan, 20 $'a ne ihtiyacın var?
You " re so lucky, Kiyoko!
Çok şanslısın Kiyoko!
Peggy, you're so lucky.
Peggy, çok şanslısın.
So, does this mean you're hoping to get lucky?
- Sağ ol. - Cuma şanslı günün mü yani?
You're so lucky... you've got that kind of hair you don't even have to bother with.
Çok şanslısın... Hiçbir zaman sıkılmayacağın bir saç şekline sahipsin.
Oh, you're so happy-go-lucky!
O kadar vurdumduymaz ki!
You're so lucky.
Sen çok şanslısın.
You shoe salesmen, you're so lucky.
Çok şanslısın ayakkabıcı.
You're so lucky to have those boys.
Bu oğlanlara sahip olduğun için o kadar şanslısın ki.
You're lucky you can make such an experiment. Well, so could you if you wanted to.
Böyle bir deney yapabileceğin için şanslısın.
You're just lucky you're so damnedably handsome.
Bu kadar yakışıklı olduğun için çok şanslısın.
you're so stupid 85
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27