You're the one tradutor Turco
21,467 parallel translation
You're the one who's paying.
Ödeme yapan sensin.
You will tell him... Once you're sure he's the one.
Aradığının o olduğundan emin olduğunda söylersin.
You're the one that thought it was suspicious that they offered me a job in the first place.
Bana bu işi ilk verdiklerinde şüpheli olduğunu düşünen sendin.
Well, looks like you're not the only one sticking around.
Görünüşe göre burada kalan tek kişi sen değilsin.
But you're the one that they say shows up every single time, it's you.
Fakat her defasında öne çıkan sensin.
I know you're afraid, but the fear you have is a right one.
Korktuğunu biliyorum ama hissettiğin korku doğru.
You're not the one who's going to wake me, Rumple.
Beni uyandıracak kişi sen değilsin, Rumple.
But one pull of this trigger, well, you're not just a visitor in the Underworld.
Ama ben bu tetiği çekersem Yeraltı Dünyası'nda sadece bir ziyaretçi olmazsın artık.
Rebecca... you're the one who chose me as your replacement.
Rebecca, beni yerine seçen sendin.
You're the one bringing him back.
Onu geri getiren sensin.
You're the one who set me free.
Beni serbest bırakan sensin.
So, you're telling me she's only had one visitor in the last year? You were saying?
Ne demiştin?
You're the one who suggested coming here.
Ama burada buluşmayı öneren sendin.
So you're the one that's afraid.
Asıl korkan sensin o zaman.
You're the one who never wants to get involved in people's lives.
Başkalarının hayatına asla karışmak istemeyen sensindir normalde.
One finger means you text him "We're closing the blinds division."
Bir parmak gösterdiğimde "Panjur bölümünü kapatıyoruz" diye mesaj atacaksın.
Come on, it's a better love story than the one you're reading.
- Okuduğun kitaptakinden daha iyi bir aşk hikâyesi bu.
You're the one who treats our daughter like she's a vacation property in Aruba.
Kızımıza Aruba'daki devre mülk muamelesi yapan sensin.
No one's gonna hurt you, but, uh, you see, the thing is you're the only one who's seen them, so we need your help.
Kimse veremez ama bak şimdi onları gören tek kişisin yani yardımına ihtiyacımız var.
You're getting two poles for the price of one.
Bir fiyatına iki tane striptiz direği var.
Imagine you're one of the inventors that Charles fleeced.
Kendini Charles'ın dolandırdığı mucitlerden biri olarak düşün.
You're a therapist, Dr. Madden, and yet here you are pumping quarters into the machine, fingers crossed that you'll be the one to hit the jackpot.
Siz bir terapistsiniz Dr. Madden hal böyle iken siz dua ederek büyük ikramiye size vursun diye makinelere çeyreklik atıyorsunuz.
You're telling me no one's gone to the Underworld and brought someone back?
Yani kimse Yeraltı Dünyası'na gelip de beraberinde birini geri götürmedi mi?
If you're one of the heavy hitters who buys classic Lambos and Ferraris, you've got Customs on your payroll, so you don't have to wait for your toys.
Klasik Lamborginiler ve Ferrariler alan zenginlerdensen rüşvet listende olan gümrükçüler vardır dolayısıyla oyuncakların için beklemek zorunda kalmazsın.
You know, I guess, while we're in the apologizing spirit, I suppose I owe you all one, too.
Madem özür dileme ruhuna girdik, sanırım o zaman benim de hepinize bir özür borcum var herhalde.
If it's "thank you" for the homemade jam you got in December, congratulations, you're the first one.
Aralıkta sana gelen ev yapımı reçel için teşekkür edeceksen tebrik ederim. İlk sen edeceksin.
You're the one who killed my child.
Çocuğumu öldüren sensin.
The one thing the literature probably doesn't mention is that you're not gonna go through it alone.
Bilgi kaynaklarının bahsetmediği bir şey de bu süreçte yalnız kalmayacağın.
You're not the one calling the shots here.
Burada kararları siz veremezsiniz.
Tell me again you're the only one who knows how to unlock those files.
O dosyaları sadece senin açabileceğini söyle.
Now, tell me you're the only one who can unlock those files.
Şimdi, o dosyaları sadece senin açabileceğini söyle.
- Wh... No, you're the one.
Sen yaptın asıl.
A few more feet... - And you're just another drunk sleeping one off in the hallway. - Okay.
Bir adım daha...
But you're forgetting, my friend... you are holding one very powerful card. She'll tell everyone the truth.
Herkese gerçeği söyler.
I mean, you're the one who taught me that you don't need feelings to have sex with someone.
Sonuçta birisiyle yatmak için o kişiye karşı hislerinin olmasına gerek olmadığını bana öğreten sendin.
It's like you are the only one who could help me, but you're also my nemesis.
Bana yardımcı olabilecek tek kişi sensin ama aynı zamanda düşmanım da sensin.
Oh, right, yeah, well, you're the one who started this clusterfuck, Molly.
Bu rezaleti başlatan sensin, Molly.
You're the one who's always wanted to go out blaze of glory style.
Her zaman Blaze of Glory stilinde gitmek istediğini söyleyen sendin.
You're the only one who can do anything about it.
Bu konuda bir şeyler yapabilecek tek kişi sensin.
I guess you're the only one who's gonna taste my first cake.
Sanırım ilk pastamı tadacak tek kişi sensin.
You're the one who hooked me up with this guy in the first place.
Beni bu adamla tanıştıran sendin.
You're the only one for me.
Bendeniz her daim mutluluk virüsüyüm.
You were the one who didn't listen. Ah, you're right.
- Sözümü dinlemeyen sensin.
You're the one who chose the topic and you even sent the slides to me.
Konuyu benim için sen seçtin. Powerpoint slaytlarını bile sen ayarladın.
You're the one who did it, not me.
Ben değil sen yaptın.
You're the one who should stay away from her, you bastard!
Esas sen ondan uzak durmalısın!
You're the one! Why didn't I think of you?
Neden düşünemedim seni?
You're not the one who's going to wake me. My father is.
Beni uyandıracak kişi sen değilsin, babam.
You're the one that got us into this mess.
Bizi bu pisliğin içine sen soktun.
Seeing one in a malware you could understand because, you know, the malware authors are making money, they're stealing people's credit cards and making money, so it's worth their while to use it,
Zararlı bir yazılımda bunlardan bir tane görmeniz anlaşılabilir,... sonuçta kodu yazanlar bu işten para kazanmak istiyorlar kredi kartı bilgilerinizi çalarak kazanıyorlar. Yani bu koda vakit ayırmaları anlaşılabilir.
Oh, you're the only one who understands me.
Beni anlayan bir sen varsın.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the king 35
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the king 35