You've been crying tradutor Turco
110 parallel translation
- You've been crying.
- Ağlıyorsun.
- You mustn't look as though you've been crying.
Sadece... Ağlıyormuş gibi görünmemelisin.
Of course, now you've been crying, you look as ugly as the very devil, but... when you're quite all right and yourself, you're what I should call attractive.
Şimdi ağladığın için şeytanın ta kendisi gibi çirkin görünüyorsun, elbette ki, ama... tam olarak kendinde olduğun zamanlar, çekici olduğunu bile söyleyebilirim.
She mustn't see you've been crying.
Ağladığını anlamamalı. Ashley!
I've been crying all morning because I thought I'd never see you again.
Sizi bir daha asla göremeyeceğimi sandığım için sabahtan beri ağlıyorum.
My dear you've been crying.
Hayatım ağlamışsın.
You do. You've been crying and you're near crying now.
- İstiyorsun, ağladın ve ağlamak üzeresin.
Here's what you've been crying for.
Cherry, şu silahı bana ver.
You've been crying.
Ağlamışsın.
- The one you've been crying into.
- İçine ağladığın dosyayı.
It seems to me you've been crying.
Ağlıyorsun...
- You've been crying?
- Ağlıyor muydunuz?
Mom, you've been crying.
Anne, sen ağlamışsın.
Jan, you've been crying for 60 miles now.
Jan, 60 milden beri durmadan ağlıyorsun.
Not now, when you've been crying.
Şimdi ağlarken değil.
- You've been crying.
Ne oldu? Ağlamışsın.
Yulan, you've been crying?
Yulan, ağladın mı?
You've been crying.
Sen ağlamışsın.
She will have been crying so her eyes will be all puffy and bloodshot, you know and her nose is all red and running.
Çok ağlamıştır... o yüzden, gözleri şiş ve kan çanağı gibi... burnu kıpkırmızı ve akıyor olacak.
You know how vile it is to hear the first bird of the morning when you've been crying all night?
Bütün gece ağladıktan sonra sabahın ilk kuş sesini duymak... çok iğrenç biliyor musun?
You've been crying.
Ağlıyordun.
You've been crying, honey.
Ağlıyorsun tatlım.
Can you tell I've been crying?
Ona ağladığımı söyleyebilir misin?
You don't want your dad to know you've been sitting here crying, do you?
Burada oturup ağladığını, baban bilsin istemezsin, değil mi?
You've been doing a lot of crying.
Çok gözyaşı döküyorsunuz.
Mind you, they do say the second one is easier since you've already been through all the diapers and the endless crying and the sleepless nights.
Biliyor musun ikinci daha kolaydır derler Sen zaten bebek bezlerine ve sonsuz ağlayışlara ve uykusuz gecelere aşinasın.
Shed have been crying, you know? OOh, Nick, oh, Nick, please take me back.
Ağlamaya başlayacaktır. " Oh, Nick, lütfen beni affet ve yanına al.
Nothing will stop you having a big party once I've been buried Why are you crying?
Seni büyük bir parti vermekten hiç bir şey alıkoyamayacak ben gömüldükten sonra.
Oh, you've been crying.
Sen ağlamışsın.
- Joey, you've been crying.
- Joey, ağlamışsın.
They've been crying for you like a bunch of whimpering pussies.
Mızmız karılar gibi adını sayıkladılar.
- You've been crying?
- Ağlıyor muydun?
When you hit that mound I feel like crying, thinking about what we've been through.
Sahaya ayak bastığında yaşadıklarımızı düşündükçe, içimden ağlamak geliyor.
Will you tell Mr. High Voice that you've been crying?
- Bay Yükses Ses'e ağladığını söyler misin? - Elena!
You've been crying. What's happening?
Ağlamışsın.
You look like you've been crying.
Ağlamış gibisin.
Since you've shown up, Marissa's been a wreck comes home crying, doesn't want to go to her own cotillion, having problems with her boyfriend.
Sen geldiğinden beri, Marissa harap olmuş durumda eve gelip ağlıyor, kendi kotilyonuna gitmek istemiyor, erkek arkadaşıyla sorunlar yaşıyor.
- You've been crying.
- Ağlıyordun.
"That high school student who was crying by the street has finally grown up, you must've been quite determined then."
"O sokakta ağlayan ortaokul öğrencisi sonunda büyümüş, o zamandan bu yana bayağı azim yapmış olmalısın."
I've been crying since eight hours, you want me to cry some more?
Tam sekiz saattir ağlıyorum Daha fazla ağlamamı mı istiyorsun yoksa?
You've been crying?
- Ağlıyor muydun?
You've been crying?
Ağlıyor muydun?
You've been crying!
Sen ağlıyorsun.
You look like you've been crying.
Ağlamış gibi duruyorsun.
We've only been at it 40 minutes and you're crying.
Sadece 40 dakikadır tanıyorsun, ağlamaya başladın.
♪ It's not just you that wants to start crying and run away. ♪ It's hopeless. I've been rejected.
( Sadece ağlamak ve o lanet yerden gitmek istemiştim. )
You've been crying?
Ağladın mı sen?
As you can tell, I've been crying.
Farkedebileceğin gibi, ağlıyordum.
Well, you look like you've been crying.
Ağlamış gibi görünüyorsunuz.
You've been crying. - Something happen at work?
- İşyerinde bir şey mi oldu?
I mean, I've been crying the whole time. You know?
Ben sürekli ağladım.
you've been served 82
you've been there before 25
you've been 70
you've been chosen 18
you've been warned 45
you've been busy 87
you've been lying to me 28
you've been avoiding me 36
you've been up all night 20
you've been through so much 17
you've been there before 25
you've been 70
you've been chosen 18
you've been warned 45
you've been busy 87
you've been lying to me 28
you've been avoiding me 36
you've been up all night 20
you've been through so much 17