You've changed tradutor Turco
2,403 parallel translation
That must have been a disappointment To you and your wife... That he changed his name, yeah?
Adını değiştirmesi sizde ve eşinizde hayal kırıklığı yaşatmış olmalı, değil mi?
And as far as I'm concerned, you and me, Cass, nothing's changed.
Seninle ilgili şeyleri duyuyorum. Sen ve benim aram Cass asla değişmedi.
You know, maybe she's just responding to how you've changed.
Biliyorsun,
Then you've changed.
- O zaman değişmişsin.
Peter Bishop senses that something is not quite right with you, that something has changed, that you're not his Olivia.
Bir şeylerin farklı olduğunu ve senin onun Olivia'sı olmadığını.
And you come back acting as if nothing's changed.
Ve şimdi gelmiş hiç bir şey değişmemiş gibi davranıyorsun.
Chuck, you've changed.
Chuck, sen değiştin.
When you came back, I thought seeing Georgina and the baby must've changed things.
Geri geldiğinde, bebeği ve Georgina'yı görmenin olayları değiştirdiğini sanmıştım.
- Byron, you've changed.
Byron, değiştin sen.
Look, i know you've changed. Ok?
Değiştiğini biliyorum.
- Yeah, you've changed, Billy.
- Evet değişmişsin Billy.
You've changed, Adam.
Sen değiştin Adem.
I've changed for you.
Senin için değiştim.
It's just, you're usually not a happy person, And you changed, just overnight.
Normalde mutlu biri değilsindir ve bir gecede değiştin.
I hear you've had the automatic gate changed.
Duyduğuma göre otomatik kapıyı değiştirtmişsin.
You've changed your mind, then?
Fikrini değiştirdin sanırım?
You know, with most people, when I haven't seen them for a few months, the big surprise is they've changed their hair.
Biliyor musun, birçok insan birkaç ay görüşmediğim zaman en fazla saçlarını falan değiştirirler.
You've changed a lot.
Çok değişmişsin.
Once I've changed completely, the Colonel will see me as a threat. Will it be you?
Tamamen değiştikten sonra, Albay beni bir tehdit olarak görecek.
You've changed.
Sen değiştin.
It's you. I've changed you too much, the machine doesn't recognise you.
Seni çok fazla değiştirdim, makine de seni tanımadı.
I've changed, and I don't know if you can, and I don't know if I have a right to ask you to.
Ben değiştim ama sen değişebilir misin bilmiyorum. Değişmeni istemeye hakkım var mı onu da bilmiyorum.
Okay, well you see the nature of the meetings has changed somewhat and it wouldn't be fair on you.
Toplantıların içeriği oldukça değişti ve sana haksızlık olur şimdi.
You changed Harrison's will, and then you killed him.
Harrison's vasiyetini sen değiştirdin ve onu öldürdün.
So... if she's the reason you've c... changed... I won't p... pester you to go back to the way you were. I'll leave you alone.
Yani eğer onun yüzünden değişecek olursan, eski haline dönmen konusunda ısrar etmeyi bırakırım.
Can you tell me HOW I've changed?
Bana gerçekten nasıl değiştiğimi söyleyebilir misin?
You've changed.
Sen değişmişsin.
You've changed my McMind.
McFikrimi değiştirdin.
So either I'm a changed man because of Cuddy, or I'm pretending to be a changed man because I do know something about Thirteen and I'm trying to throw you off the scent, or I've just gone nutty bananas because I lost a patient.
Ya Cuddy sayesinde değişik bir adam oldum ya da değişmiş gibi yapıyorum çünkü Onüç hakkında bir şey biliyorum ve sizi yanıltmaya çalışıyorum ya da hastamı kaybettiğim için keçileri kaçırdım.
You think you've changed and she's gonna come back to you?
Değiştiğini mi düşünüyorsun da sana geri dönecek?
And you're gonna remember all the horrible things I've done, and you're gonna try to convince yourself that I've changed.
Ama geçmişi görebiliyorum. Sana ne kadar korkunç şeyler yaptığımı hatırlayacaksın ve kendini, değiştiğim konusunda ikna etmeye çalışacaksın.
And whatever I say in two days, do not let me convince you that I've changed my mind.
Ve bu iki gün içinde ne dersem deyim, senin fikrini değiştirmeme izin verme.
Let's go over the script after you've changed.
Metne sen değişiklikleri yaptıktan sonra baksak? Tabii. - Olur mu?
You've changed.
Değiştin.
You've changed in the last century.
Son yüzyılda değişmişsin.
Alice, you've changed tactics.
Alice... Taktikmi değistirdin.
You've changed a lot since we last saw you, Mileina.
Son gördüğümüzden beri çok değişmişsin Mileina.
Oh, you've changed my profile pic to a fat, naked man and you've changed my status to, "Will is fingering his cat".
Profil resmimi, şişman, çıplak bir adamın fotoğrafıyla değiştirmişsiniz ve durumumu da "Will, kedisini parmaklıyor." olarak değiştirmişsiniz.
- Presumably, you've changed the password too?
- Sanırım şifremi de değiştirmişsinizdir?
You've changed.
You've changed.
You've changed since I saw you here last time. You know that?
Seni burada son görüşümden beri değişmişsin.
You say you've changed your mind?
Fikrinizi mi değiştirdiniz?
You say you've changed.
Değiştiğini söylüyorsun.
You've changed so much.
Çok değiştin.
- My, you've really changed, goodson.
Sen gerçekten değişmişsin.
Based on some of the stupid things I've done, I don't blame you... but, Alan, I've changed.
Daha önce yaptığım aptalca şeyleri düşünürsek, seni suçlamıyorum. Fakat Alan- - Ben değiştim.
Urgh. I've changed my mind, you're not coming. Oh.
Fikrimi değiştirdim, sen gelmiyorsun.
Brian, you've really changed!
Brian, gerçekten değiştin.
You've changed a lot, too, since we first met.
Sen de ilk tanıştığımızdan beri çok değiştin.
You've changed.
Değişmişsin.
You've changed your tune.
Bana karşı değiştin.
you've changed your tune 24
you've changed so much 21
changed 111
changed your mind 19
changed my life 21
changed my mind 48
you've 257
you've got this 65
you've got a point 16
you've seen them 46
you've changed so much 21
changed 111
changed your mind 19
changed my life 21
changed my mind 48
you've 257
you've got this 65
you've got a point 16
you've seen them 46
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've been served 82
you've earned it 130
you've done it now 22
you've done enough 157
you've done well 111
you've got a deal 21
you've been there before 25
you've been 70
you've got a friend in me 28
you've been served 82
you've earned it 130
you've done it now 22
you've done enough 157
you've done well 111
you've got a deal 21
you've been there before 25
you've been 70