You've got a nerve tradutor Turco
185 parallel translation
You've got a lot of nerve after all that time you spent trying to kill us!
Çok yüzsüzsün. Bunca zaman sonra bizi öldürmeye çalıştın!
You've got a nerve.
Hiç yüz yok sende.
You've got a nerve worrying about your future when we're in this spot.
Biz burada batağa saplanmışız senin düşündüğün şeye bak!
You've got a nerve.
Çok cüretkarsın.
- You've got a nerve!
- Ne adamsın!
- You've got a nerve.
- Cesursunuz.
You've got a lot of nerve...
Çok yüzsüzsün.
You've got a nerve barging in like this. What...
Ne cüretle paldır küldür içeri...
You've got a lot of nerve coming here haven't you done enough already?
Ne cüretle buraya gelebiliyorsun ona yaptıkların yetmedi mi?
- Oh, you've certainly got a nerve!
- Gerçekten çok yüzsüzsün!
You've got a nerve.
Bu ne cesaret.
There is a way out if you've got the nerve.
Sinirliysen seni sakinleştirmenin bir yolu var.
He started it in Chicago. You've got a lot of nerve.
Şikago'daki gibi yine o çıkardı!
You've got a nerve, following me into the hotel and up to my room.
Buraya kadar beni izlemeye ve odama çıkmaya nasıl cüret edersiniz?
Well, you've got a lot of nerve.
Ne yüzle geldin.
- You've got a nerve!
- Yani, evet! - Ben sana gösteririm!
You've got a big, fat nerve dragging me away.
Kızdığın zaman gözün hiçbir şey görmüyor.
- You've got a nerve!
- Ne cüret ama!
You've got a nerve, haven't you?
Baya cesaretlisin.
You've got a lot of nerve!
Sen çok küstah birisin!
Oh, you've got a lot of nerve when it comes to writing letters.
Söz konusu mektup yazmak olunca çok cüretkar oluyorsunuz.
Bitch, you've got a nerve!
Kaltak, bir sinir var!
You've got a nerve asking the Commander to come down here.
Komutan mı? Komutanmış... Komutanı buraya mı çağırdın?
You've got a nerve.
Canımı sıkma.
You've got some nerve, you blind son of a bitch.
Cesaretliymişsin, seni kör orospu çocuğu.
You've got a hell of a nerve barging in here, takin'our broads.
Buraya gelip bizi rahatsız ediyorsunuz.
Yeah, you bet your life I've got a lot of nerve. What are you gonna do about it?
Hayatını tehlikeye atıyorsun.
You've got some nerve sticking up for a violator of shogunate law.
- Sopayla öfkeni çıkarmak shogun yasasına saygısızlıktır.
Listen, you've got a bloody nerve ringin'up here in my busiest time.
Çıldırdın mı, en yoğun olduğum saatte nasıl ararsın?
You've got a nerve, picking your way in here.
Sinirlisin, yoldan mı geçiyordun.
You got a lot of nerve the way you talk to the mayor, and McKay.
Başkanla öyle konuşman büyük cesaretti. Ve McKay'le.
You've got a hell of a nerve, young man.
Lanet olası asabi bir adamsın.
- You've got such a nerve.
Cesaretin varmış.
- God, you've got a lot of nerve.
- Tanrım, bütün pislikler sende.
- You've got a lot of nerve!
- Amma da asabisin!
You've got a lot of nerve.
- Bu ne cesaret böyle!
You've got a lot of nerve!
Beni çok kızdırdınız!
You've got a nerve, showing your face here after all this time.
Onca zamandan sonra yüzünü göstermeye cesaret ediyorsun demek.
You've got a lot of nerve.
Sen çok küstahsın.
- ( woman ) You've got a lot of nerve.
- Çok asabisin..
I don't know what really happened between the two of you, but... I must say, you've got a lot of nerve coming up here after what you did to Jordan.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
You've got a lot of nerve talking to me like that.
Benimle ne cüretle böyle konuşuyorsun?
You've got a lot of nerve leading me on.
Beni kandırman büyük küstahlık.
Even if you were 30, you've got significant nerve damage. It's gonna take a long time for it to improve. Lean back.
30 yaşında olsaydın bile sinir zedelenmeleri yüzünden iyileşmen uzun zaman alırdı.Uzan.
You've got a lot of nerve.
Çok fazla küstahlık yaptınız.
You've got a nerve coming here after New Market.
New Market'dan sonra sinirlisin.
You've got a bloody nerve!
Bu ne yüzsüzlük!
If you'd lend me some money instead? You've got a nerve.
Bana bunun yerine borç para da verebilirsiniz, patron.
You've got a lot of nerve bringing a slut like this into our school.
Böyle bir kaşarı okulumuza getirdiğine göre mezhebin çok geniş olmalı.
For someone who wet the bed until he was in the 6th grade, you've got a lot of nerve, don't you?
Züppelik yapma! Altıncı sınıfa kadar yatağına işediğini biliyorum! Yatağımı işemek mi?
- You've got a nerve, Henrik Larsen.
- Çok cesaretlisin, Henrik Larsen.
you've got this 65
you've got a point 16
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've got a deal 21
you've got a choice 16
you've got the wrong guy 51
you've got a lot of nerve 17
you've got it 213
you've gotta be kidding me 133
you've got a point 16
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've got a deal 21
you've got a choice 16
you've got the wrong guy 51
you've got a lot of nerve 17
you've got it 213
you've gotta be kidding me 133