You and i both know tradutor Turco
1,502 parallel translation
Ramsden, you and I both know... there is only one reason my husband has spent so much time down under... and it has absolutely nothing to do with cows.
Ronstan, ikimiz de kocamın Avustralya'da bu kadar uzun kalmasının tek bir sebebi olduğunu çok iyi biliyoruz ve bu sebebin ineklerle hiçbir ilgisi yok!
A savage, yes, Mr. Carney... but you and I both know that my husband was not killed by an Aborigine.
Evet, bir vahşi, Bay Carney ama ikimiz de biliyoruz ki kocamı öldüren bir aborijin değil.
You and I both know... ... it'd be better for everyone if I leave.
İkimiz de biliyoruz ki, buradan gitmem herkes için en iyisi olacaktır.
The conspiracy charge on Stanfield falls without the cellphones and you and I both know that if someone does some digging, they're gonna find an illegal wiretap and you're gonna lose the phones.
Stanfield hakkındaki çete suçlaması cep telefonları olmadan düşer. Sen de, ben de biliyoruz ki birisi birazcık araştırma yapacak olsa yasadışı dinlemeyi bulacak ve telefonları kaybetmiş olacaksınız.
But you and I both know that I'm likely to be the last friendly face you're gonna see for a very long time.
Ama ikimiz de biliyoruz ki benden sonra uzun bir süre dost canlısı insanlarla karşılaşmayacaksın.
But you and I both know that this fight is far from over.
Ama ikimiz de biliyoruz ki bu kavga artık çok uzakta.
You and I both know, once you have me, there's nothing to stop you from killing everybody else on this island.
İkimiz de biliyoruz ki, beni eline geçirince bu adadaki herkesi öldürmek için önünde hiçbir engel kalmayacak.
You and I both know it needs to happen
Sen de ben de, yapılması gerekeni biliyoruz.
You and I both know she's the reason you haven't stormed this place already.
İkimiz de biliyoruz ki burayı yıkmamanın tek sebebi o.
People can't speak it yet but you and I both know you've created a masterpiece.
İnsanlar henüz bu dili konuşamıyor ancak sen de ben de bir başyapıt yarattığının farkındayız.
This is bullshit and you and I both know that, all right?
İkimiz de bunu biliyoruz, değil mi?
Whoa, whoa, whoa. You and I both know this is a bad idea.
İkimizde bunun kötü bir fikir olduğunu biliyoruz.
Admiral Smith, you and I both know that Juma must be captured.
Amiral Smith, siz ve ben General Juma'nın yakalanmasının gerektiğini biliyoruz.
But you and I both know that Starkwood cannot survive an all-out war against the subcommittee.
Starkwood alt komiteye karşı böyle bir savaşta ayakta kalamaz.
You and I both know that. Ethan, I just came to say how sorry I am.
İkimizde bunu biliyoruz.
You and i both know the game.
Sen ve ben oyunu biliyoruz.
You gonna pull up with your left hip forward giving the illusion that you have a gun, which you and I both know you don't?
Aracını kenara çekip silahın varmış gibi görünmek için sol kalçan önde mi duracaksın? İkimiz de biliyoruz ki silahın yok.
You and I both know no one can hear you in this room.
İkimiz de biliyoruz ki seni bu odadan kimse duyamaz.
You and I both know, sir, we gave up defending Lady Liberty a long time ago.
Her ikimiz de biliyoruz ki bayım biz Özgürlük Anıtını savunmayı bırakalı uzun zaman oldu.
You and I both know that there are illegal weapons inside there.
İçeride yasadışı silah olduğunu ikimiz de biliyoruz.
You and I both know the waves look great today.
İkimiz de biliyoruz ki, dalgalar bugün harika görünüyor.
You and I both know that if the Colombians get a hold of my men, there'll be no handling it through diplomatic channels.
İkimiz de biliyoruz ki eğer Kolombiyalılar adamlarımızdan birkaçını ele geçirdiyse bunu diplomasi ile halletmenin bir yolu yoktur.
Now... you and I both know that Randy had been drinkin'.
Şimdi... Her ikimiz de biliyoruz ki, Randy alkollüydü.
You and I both know you took it.
Sen de, ben de biliyoruz ki sen aldın.
Oh. You and I both know that sometimes these things take a long time to surface.
İkimiz de biliyoruz ki, bu tip şeylerin su yüzüne çıkması uzun sürer.
You and i both know that lex is too dangerous to wear it.
İkimizde Lex'in bunu giymek için çok tehlikeli olduğunu biliyoruz.
You and I both know that's not true.
İkimiz de gerçeği biliyoruz.
But you and I both know where those other roads lead.
Ama sen ve ben ikimiz de diğer yolların nereye öncülük ettiğini biliyoruz.
You and I both know when we were before the flash, James.
Parlamadan önce hangi zamanda olduğumuzu ikimiz de biliyoruz James.
I just wanted to say that... even though we both know you're not my own flesh and blood... I still love you, son.
Sana şunu söylemek istiyorum ikimizde senin benim kanımdan ve canımdan olmadığını biliyoruz ama ben seni yine de çok seviyorum, evlat.
And I think that's ever happened to both time that you no longer know how to go back.
Ve bence o kadar uzun süre önce terkettin ki, şimdi nasıl geri dönüleceğine dair en ufak bir fikrin yok.
And, just, you know, I want it to be special for the both of us.
ve, şimdi, biliyorsun, her ikimiz için özel olan onu istiyorum.
So Clare and I were talking on the way home, and we want you to know that you both are welcomed to stay with us.
Clare ve ben eve gelirken biraz konuştuk da.. ikiniz de bizimle istediğiniz kadar kalabilirsiniz.
I don't know how you take your coffee, but I have both sugar and Sweet'N Low.
Kahveni nasıl içtiğini bilmediğimden hem şeker hem de tatlandırıcı getirdim.
You know, we both know that you sent one of your very skilled... hit men over here last night, and I and my colleague... made a little decoration on our window.
Ben ve meslektaşım, dün gece gönderdiğin profesyonel kiralık katilden, evimizin camına ufak bir süsleme yaptık. Bunu görmelisin.
Having ducked the bullet on that homeless mess, I want you to know that the Mayor and I both appreciate your discretion.
Bu evsiz olayındaki tutumundan dolayı bilmeni isterim ki başkan da ben de ağzını açmadığın için minnettarız.
We both care about the quality of life, you know, and I like the choices you make,
İkimizde hayatlarımızı önemsiyoruz.
Look, I know this move has been difficult for the both of you, but I don't buy Izzy doing either of those things, and I don't think you do, either.
Bak, taşınmanın ikiniz için de zor olduğunu biliyorum ama lzzy'nin, bu söylediklerini yaptığına inanmıyorum, senin de inandığını sanmıyorum.
Well, I know that both you and Ms. Niccolodi have the keys to all the rooms.
Sende ve Bayan Niccolodi'de bütün odaların anahtarının olduğunu biliyorum.
Well, I mean, you know, we haven't--we've both been so busy, but it's been nice.I mean, driving up here was great, and, you know, uh, we even stayed in the same room together last night.
Tekrar birlikte olacak mısınız? Tatlım. Bak, yetişkinlerin olayı...
I think we both know that you and I shouldn't get involved.
Bak ikimiz de biliyoruz, bir ilişkimiz olmamalı.
No, but you and me both know I've been selling you at a cut rate.
Hayır, ama ikimiz de biliyoruz ki sana indirimli fiyattan satış yapıyorum.
Hey, I want you boys to know, you're both my best friends and Hank Mardukas.
Hey, ikiniz de benim en iyi arkadaşımsınız ve bir de Hank Mardukas.
But, I also looked At the days leading Up to both murders, And, wouldn't you know it, Jackpot of jackpots,
Ama, cinayetler öncesindeki kayıtlara baktım, ve süper bir şey buldum.
Yeah, so I can just go back and forth, you know, reload - bop, bop - ghost them both.
Böylece, ileri gidip gelir silahımı doldurur ve ikisini de öldürebilirim.
I know you're here to advance some paranoid theory based on a single egg-white omelet, and I'd like to get it over with so we can both go to sleep.
Buraya tek yumurtalı omlete dayandırdığın paranoyak teorini geliştirmek için geldiğini biliyorum ve bunu hemen halledip ikimizin de uyumasını istiyorum.
We both know you have to be damned unlucky to go like this and we are doctors, so if it scares us, how can I blame people for not going anywhere near him?
İkimizde bu şekilde ölmen için çok şansız olman gerektiğini biliyoruz ve bizler doktoruz, eğer bu bizi korkutuyorsa onun yanına yaklaşmayan insanları nasıl suçlayabilirim?
You know, you and I can both put our pasts behind us, start over.
Biliyorsun ki, her ikimiz de geçmişlerimizi arkamızda bırakıp baştan başlayabiliriz.
I know it's been a rough night, so get some rest, and I'll talk to both of you tomorrow.
Kötü bir gece geçirdiğinizi biliyorum. Biraz dinlenin. Yarın konuşuruz.
Captain, we both might need someone to fill in for Reese, and, um, I want you to know you can always talk to me.
Yüzbaşı, ikimizin de Reese'in yerini dolduracak birine ihtiyacımız olabilir ve bilmeni isterim ki her zaman benimle konuşabilirsin.
I know you better than anyone else and it seems to me like you both need each other.
Sen, herkesten daha iyisin ve bana ikinizin de birbirinize ihtiyacınız varmış gibi geldi.