You can't do it tradutor Turco
4,449 parallel translation
He kept saying, "can you take it?" and he said if I couldn't take it that he was gonna do it to Jake.
Bana sürekli, "Buna dayanabilir misin?" diyordu eğer dayanamazsam Jake'e yapacaktı.
- What do you mean you can't find it?
Bulamıyoruz da ne demek?
- What do you mean I can't? - It's... illegal, sir.
Yasalara aykırı efendim.
Things have changed, you can't do it
- Ne olduysa oldu, bu işte yoksun.
Okay, but you gotta do it before the bachelorette party'cause I can't tell the ladies before Wyatt finds out.
Tamam, ama bekârlığa veda partisinden önce söylemen gerekiyor çünkü Wyatt öğrenmeden bizimkilere söyleyemem bunu.
You guys should enjoy pizza And listen to power ballads, but I can't do it.
Siz pizzanın tadını çıkarıp, damar metal şarkıları dinlemelisiniz, ama ben yapamam.
You can't do it at all.
Bunu zaten yapamazsın.
Can't you two ever do it over at Oleg's apartment?
Oleg'in dairesinde hiç yapmıyor musunuz?
What you're going through ain't right. So if there's anything I can do to help, name it.
Yardım edebileceğim bir şey varsa, lütfen söyle.
You know, I can't help but think it's got something to do with my new material.
Yeni materyalimle ilgisi olduğunu düşünmeden edemiyorum.
I haven't had time to go to the lawyer's to draw up the papers, but it's amazing what you can do these days with the Internet and $ 19.95. Mm...
Avukata gidip kağıtları hazırlatacak zamanım olmadı ama bugünlerde internette 19.95 dolar verip yaptırabileceğin şeylere inanamazsın.
But I can't do it without you.
Ama bunu sensiz yapamam.
- You're letting it steal your life, and you can't do that. - 752, 752...
- Bunun hayatını almasına izin veriyorsun, ama yapamazsın.
I mean, if you don't think I can drain a mini bar, have it restocked and do it all again the next night, then you're a bigger fool than I thought you were.
Eğer bir mini barı tamamen tüketip, sonra tekrar doldurtup bunu bir sonraki gece tekrar yapamayacağımı düşünüyorsanız düşündüğümden daha da aptalsınız demektir.
Why can't you do it?
Neden siz yapmıyorsunuz?
Why don't you show me what you've got hidden away here, and I'll show you what I can do with it?
En iyisi bana burada ne sakladığınızı gösterin ben de onunla ne yapabileceğimi göstereyim.
You can't do it?
Yapamaz mısın?
If you already paid you due, I guess I can't do anything about it
Çoktan aidatı ödediysen artık yapacak bir şeyim yok.
If you can't do it, then go I'll do it alone
Yapamayacaksan git. Ben tek başıma yaparım.
I can't ever do it, but you can
Ben asla yapamam ama sen yaparsın.
It's true. I can't make you do anything.
Doğru, ben sana bir şey yaptıramam.
What did you do to it that it can't protect itself?
Kendini koruyamaması için ona ne yaptın?
Like what you have to do is so important that it just can't wait?
Yapman gereken şeyin bekletilemeyecek kadar önemli olduğunu mu?
Look, if you're so miserable, just tell him - you don't want to do it. - I can't do that.
Eğer çok mutsuzsan ona istemediğini söyle.
But if I don't do it too, how can I help you?
Ama ben de yapmazsam nasıl yardımcı olabilirim?
You can't not do it!
- Bunu yapamamaya devam edemezsin!
If you can't do it, let me know.
Eğer yapamayacaksan, bana haber ver.
You can't let it distract you, do you understand?
Kadının dikkatini dağıtmasına izin verme, tamam mı?
You think I can't do it?
Yapamam mı sanıyorsun?
And if you can't take my mission plan seriously, I'll do it myself.
Ve eğer benim planımı ciddiye almayacaksan bunu tek başıma yaparım.
The one thing you can't do is take people's word for it.
Bu konuda asla insanların sözüne güvenemezsiniz.
Bloody hell! If you think you can't do it...
- Eğer yapamam diyorsan...
If you don't think you can do it, I'll go with the other idea as a last resort.
Yok yapamam dersen, ben de az evvel söylediğim planı uygulayacağım.
Even if I were capable, do you think that I would hand you a limitless supply of fuel and ammunition just so you can turn around and use it against the Autobots?
Bunu yapabilecek durumda olsam bile size sınırsız yakıt ve mühimmat sağlayıp bunları Autobotlar'a karşı kullanmanızda size yardımcı olacağımı mı düşünüyorsunuz?
First of all, you can't do it.
Birincisi, böyle bir şey yapamazsın.
Suck on them so fucking hard you can't even breath through your mouth, only through your nose, but it'll be even hard to do'cause my fucking fat dick will be clogging that shit.
Onları öyle sert emin ki ağzınızdan nefes bile alamayın. Sadece burnunuzdan nefes alın ama bunu yapmak çok zor olsa gerek. Çünkü benim koca yarrağım tıkanmanıza sebep olacak.
I can't do it, you do it!
Bir çözüm bul.
- You can't do it.
- Yapamazsın.
But you can't do it here.
Ama burada yapamazsın.
Tracie I'm get you safe but you got to help me out here. I can't do it alone. Come on.
Tracie, seni korumam için yardım etmen lazım.
You can't do it alone, wall-crawler.
Bunu tek başına yapamazsın, duvar sürüngeni.
And you didn't see it coming, and there's nothing you can do about it.
Sen de bunun olacağını göremedin ve elinden gelen hiçbir şey yok.
Tell yourself whatever you want, but don't tell me it doesn't have to do with Darby and don't tell me it isn't personal, because you can't stand being number two.
Kendine ne söylersen söyle ama bunun Darby ile alakası olmadığını ve şahsi bir şey olmadığını söyleme çünkü iki numara olmaya dayanamıyorsun.
You don't just show that your client didn't do it when you can point to someone who did.
Müşterinizin bunu yapmadığını söylemeniz için kimin yaptığını da söylemeniz lazım.
If you guys can't do it, I know I can't. We'll learn.
- Siz yapamıyorsanız ben de yapamam.
And if you don't follow them willingly... they'll do whatever it takes to make you.
Ve kuralları da can atarak takip etmezler.. Ne yaparlarsa yapsınlar, kurallara göredir..
It hits a ceiling. You just can't do any more.
Tavan yaptıktan sonra bir daha bunu başaramıyorsunuz.
As long as I'm in the family way, well, you can't do a damn thing about it.
Hamile olduğum sürece bana hiçbir şey yapamazsın.
If Marcel could do that, why hasn't he done so already, and it does beg the question if Marcel can't protect you, then what of those you care about?
Madem Marcel'in bunu yapabilecek durumu var, neden bugüne kadar yapmadı? Burası çok önemli. Eğer Marcel seni koruyamıyorsa peki ya değer verdiğin kişileri nasıl koruyacak?
You don't need Leona's permission, and I can't do it without yours.
Leona'nın iznine ihtiyacın yok ve ben de senin iznin olmadan bir şey yapamam.
You don't have to do this now. It can wait.
Bunu şimdi yapmak zorunda değilsin, bekleyebilir.
you can't do it alone 16
you can't 4106
you can't beat me 46
you can't miss it 64
you can't be serious 595
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't 4106
you can't beat me 46
you can't miss it 64
you can't be serious 595
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274
you can't have it all 17
you can't tell anyone 96
you can't be 83
you can't go alone 18
you can't understand 78
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274
you can't have it all 17
you can't tell anyone 96
you can't be 83
you can't go alone 18