You can't go up there tradutor Turco
112 parallel translation
You can't go up there, you'll get kicked out.
Oraya girilmez. Dayak yersin.
You can't go up there.
Oraya çıkamazsın.
You can't make me go back up there again!
Tekrar çıkartamazsınız!
- You can't go up there.
- Oraya çıkamazsınız.
But you can't go up there.
Oraya çıkamazsınız.
Brad, you can't realise what it means not to go up there again.
Brad, bir daha oraya tırmanamamak nasıl bir histir sen bilemezsin.
You can't go up there, miss.
- Oraya gidemezsin bayan.
- You can't go up there.
- Oraya gidemezsin.
Hey, you can't go up there!
Yukarı çıkamazsın!
- You can't go back there. You'll end up like the other two.
- Senin sonun da o ikisi gibi olur.
- Room 213, but you can't go up there!
- Oda 213, ama oraya çıkamazsın!
Look, under the circumstances, we can't order you to go up there.
Bu şartlar altında sana nasıl, yukarı çıkmanı emredebiliriz.
If you go to bed at night and there's no snow and when you wake up there's snow you can say it snowed, although you didn't see it snowing.
Eğer gece yatağına yatarken dışarıda kar yoksa ve kalktığında her yerde kar varsa her ne kadar görmemiş olsan da gece kar yağdığını söyleyebilirsin.
She's in Room 25, but you can't go up there.
25 numaralı odada kalıyor, ama yukarı çıkamazsınız.
You can't let him go up there.
Onun oraya gitmesine izin veremezsin.
- You can't go back up there.
- Oraya geri dönemezsin.
You can't go up there.
- Hey bekle.
- Hold on. You can't go up there.
- Bekleyin oraya çıkamazsınız.
I like to think that there's no line you could cross that could make me not love you. But last night, you didn't just cross that line, you threw up on it. Can't we just forget it and go to church?
ne yaparsan yap seni sevmekten vazgeçebileceğim hiç aklıma gelmezdi ama dün gece, çizgiyi geçmekle kalmadın, çizginin üzerine basıp geçtin tüm bunları unutup, sadece kiliseye gitmeye ne dersin?
You can't go up there and fight right now.
Şu anda oraya çıkıp dövüşemezsin.
Why don't you go there and see what you guys can come up with?
Neler çıkartabileceğinize bir baksanız?
No, no, don't go up there, Kramer. They'll hurt you.
Oraya gitme, canını yakacaklar.
You can't go up there!
Oraya gidemezsin!
You can't go up there!
Yukarı çıkamazsınız!
And if your spy satellites don't see nothing if there ain't no war then you can go home and take up golf my friend'cause there ain't no war but ours.
Ve eğer casus uydularınız bir şey görmüyorlarsa eğer savaş yoksa o zaman evine gidip, golfle ilgilenmeye başlayabilirsin, dostum çünkü bizimkinden başka bir savaş yok.
Guess I can't let you go up there alone. I'm with you.
- Oraya yalnız gitmene izin veremem.
- Hey, you can't go up there.
- Oraya gidemezsin. - Neden olmasın?
You can't go up, you're too pissed. Stay there.
Yukarı çıkamazsın, çok sarhoşsun.Burada kal.
You can't go up there.
Yukarıya çıkamazsınız.
And there's no reason why you can't go back up to Cambridge.
Cambridge'e geri dönmemen için herhangi bir sebep yok.
T.K., you can't go up there!
T. K., oraya gidemezsin!
You can't go up there!
Yukarı çıkamazsınız.
And, you know, I can't help thinking that if we can start out there and end up here, where can't we go in America?
Başladığımız noktalardan buralara kadar gelebildiysek, Amerika'da varamayacağımız yer var mı?
I can't reach down there, god damn it. You're at the flute up there. It must go to the butt.
Oraya ulaşamıyorum Allah kahretsin.
You can't go up there anymore.
Artık oraya gidemeyeceksin.
You can't go up there.
Oraya gidemezsin.
You can't just go up there with Ike and Swill.
Sadece Ike ve Swill'le gidecek değilsin ya?
You can climb on down, hassle-free, or we can go up there and drag you down, and trust me, you won't enjoy that.
Sorun çıkarmadan aşağıya inebilirsiniz veya oraya gelir sizi aşağı indiririz. - Ve inanın bana. bu hoşunuza gitmez.
Hey, you can't go up there.
Hey, oraya çıkamazsın!
Man, but you expect us to go over there and bust up this college prick, but you can't tell us why.
Gidip üniversite sapığını haklamamızı istiyorsun ama sebebini söylemiyorsun...
If you're gonna go up there, you can't forget the wild roses.
Eğer yukarı çıkacaksan gülleri unutmamalısın.
You can't just get up and go once there's a family.
Ve öyle olunca da buraları bırakamaz.
- Sir, you can't go up there.
- Yukarı çıkamazsınız efendim.
Layla, listen to me. You can't go up there.
Layla, dinle beni oraya çıkamazsın.
Will, you can't go up there!
Will, oraya çıkamazsın!
I just can't let you go up there- -
Oraya çıkmanıza izin veremem.
To finish my thought, ma'am. I can't let you go up there alone.
Oraya tek başınıza çıkmanıza izin veremem diyecektim bayan.
well, then can you promise me that when you're up there being yourself as they auction you off, that you won't go for anything less than a million dollars? okay.did you get that out of your system?
O zaman açık arttırma için orada dururken 1 milyon doların altına bir fiyata gitmeyeceğine söz verir misin?
You can't go up there!
Hey, oraya giremezsiniz.
Mister, you can't go up there.
Bayım, oraya çıkamazsınız.
You can't go up there. Man.
Geri dönemezsin.