You can't win' em all tradutor Turco
23 parallel translation
I guess you can't win'em all.
Demek ki her seferinde kazanamıyormuşsun.
Well... You can't win'em all.
Evet, bazen karşılıklı olmaz.
Well, you can't win'em all.
Her zaman kazanamazsın.
- Well, you can't win'em all.
- Hepsini etkileyemiyorsun.
You can't win'em all.
Herkesi ikna edemezsin.
Well, c'est la guerre, Napoleon. I guess you can't win'em all.
Kabul et Napoleon, tüm savaşları kazanamazsın.
Nephew, you can't win'em all.
Her zaman kazanamazsın Yeğen.
You can't win'em all, I guess.
Sabaha görüşürüz.
No, you can't win'em all, partner.
Hayır, hepsi kazanılmaz dostum.
You can't win'em all.
Hepsini kazanamazsın.
- Not just like this... - You can't win'em all, Willie.
Her zaman kazanamazsın Willie!
You take me to dog races and then you say, "You can't win'em all"?
Beni tazı yarışlarına sürüklüyorsun ve sonra da bana daima kazanamayacağımı mı söylüyorsun?
Guess you can't win'em all. L don't see anyone following us, Teresa.
Ama her zaman haklı çıkmıyorum.
Well, you can't win'em all.
Şey... hepsini kazanamazsın.
You can't win'em all.
Her şeyi çözemezsin.
We can't win'em all. So you're gonna let a murderer go because you can't talk to a naked man?
Yani bir katilin gitmesine izin vereceksin, çıplak bir adamla konuşamadığın için mi?
You can't win'em all, right?
Hep kazanamazsın ya.
You can't win'em all.
Herşeyi birden kazanamazsın.
You can't win'em all.
daima kazanamazsınız.
Yeah, well, you can't win'em all, can you?
Her zaman başarılı olamazsın tabii, değil mi?
Well, listen, you can't win'em all, right?
Her şeyi kazanamazsın, değil mi?
You can't win'em all.
Sen hepsini kazanamaz.
You can't win'em all.
Olacağı varmış.