You can go if you want tradutor Turco
771 parallel translation
We're not going anywhere. We're all friends, you can go if you want.
Burada dostlar arasındayız, çok istiyorsan sen gidersin.
You can go if you want, I don't care, but I'm not gonna go.
Ses istiyorsan git ama ben gitmeyeceğim.
If you don't believe that I can never turn on you again and if you don't want me to go back with you you could swim back by yourself.
Yeniden senin üzerine asla gelemeyeceğime inanmıyorsan seninle birlikte geri dönmemi istemiyorsan kendi başına geriye yüzebilirsin.
I want you to go see if we can trust him.
Ona güvenebilirmiyiz, gidip öğrenmeni istiyorum.
If there's anything special you want to do, you can feel free to go ahead and do it...
İstediğin özel bir şey varsa, gidip yapmak için kendini özgür hisset ve onu yap...
You can go back if you want to.
İstiyorsan sen dön.
If you want to go on living in peace, I can leave.
Eğer huzurlu olacaksan, giderim.
If you don't want trouble, I know where we can go.
Sorun çıkmasını istemiyorsan gidecek bir yer biliyorum.
I can go on all night if you want.
Devam et istersen tüm gece.
Listen, if you don't want to go all the way to Narayama, you can turn back alone from the Valley of the Seven Turns.
Dinle, Narayama'ya kadar yolu katetmek istemiyorsan Yedi Sapak Vadisi'nden tek başına geri dönebilirsin.
- If you want to, you can go for a round.
- Demek yatış ha?
I can go back and get them if you want me to.
İstersen dönüp alabilirim.
Well, if you want to ride, Dobie, you can go.
Dinle, Eğer gitmek istiyorsan, Dobie gidebilirsin.
If you can find the girl, if she wants to go, take her. Take a dozen if you want to.
Kızı bulabilirseniz ve gelmek isterse, istediğiniz kadarını alabilirsiniz.
If you still want it to have some meaning... if you want to finish what we began, you can go on a hunger strike.
Bu görevi hâlâ omuzlamak istiyorsanız başladığınız işi tamamlayabilirsiniz. Açlık grevine başlayabilirsiniz.
If you feed it with the right information, it can take over the controls of the ship and deliver you to any place you want to go.
Doğru bilgileri girerseniz, geminin kontrolünü alabilirsiniz ve istediğiniz yere gidebilirsiniz.
All this makes me wonder if what you really want is for those people to go on living in hovels so you can carry on your usual propaganda.
Bu bana, senin aslında o insanların ahırlarda yaşamasına.. .. devam etmesini istediğini düşündürüyor. ve böylece sen de..
The women will get the water. You can go hunting if you want.
Kızlar su getirir, sen de istersen tüfeğinle ava falan çıkarsın.
You can go with Arthur, if you want.
İstersen Arthur'la gidebilirsin.
If you want, we can go to bed now.
İstersen şimdi yatağa gidebiliriz.
You can go with me if you really want to.
Öğrenmek istiyorsanız benimle gelin.
If you want to be sentimental you can go home.
Eğer duygusal olmaya niyetliysen, evine dönebilirsin.
If you want to arrest me, go ahead But you can't prove anything
Tutuklamak istiyorsanız, buyurun fakat hiçbir şey kanıytlayamazsınız.
You can go on if you want to.
Sen istersen devam edebilirsin.
You are not forced to stay with me, if you want, you can go upstairs.
Benimle kalmak zorunda değilsin, istiyorsan yukarı çıkabilirsin.
I don't know, but if you want, I can go look for them.
Bilmiyorum, ama isterseniz gidip onları ararım.
Or you can go now if you want.
İstersen gidebilirsin.
If somebody doesn't want something, you just can't go give it to him.
Birisi bir şeyi istemiyorsa onu götürüp eline veremezsin.
If you want, we can go together.
İstiyorsa birlikte gidebiliriz.
You can go back to town if you want to.
Sen istiyorsan kasabaya dönebilirsin.
- You can go on bare-assed if you want.
- İstersen çıplak bile çıkabilirsin.
If you pay it, you can go pick all the melons you want.
Kefaleti ödersen, çıkıp istediğin kadar karpuz toplarsın.
Whatever you want to do, dear... you just go right ahead with if it makes you happy.
Yapmak istediğin ne olursa olsun... seni mutlu edecekse, durma yap canım.
You can go home if you want, Francois.
İstersen evine de dönebilirsin, François.
I mean... I believe you could kill me right now, and if that's what you want to do... then go ahead... but you've got enough heat on you already, and we can help you.
Yani eminim beni şu an öldürebilirsin ve eğer yapmak istediğin buysa o zaman durma ama zaten başın yeterince belada ve biz sana yardım edebiliriz.
So if you want, you can go now and pay later.
Eğer isterseniz şimdi gider, sonra ödersiniz.
And then, if you want, we can go to the movies.
Ve sonra isterseniz filme de gidebiliriz. Elbette.
I just say if you want to leave, you can go.
Sadece gitmek istiyorsan gidebilirsin demek istedim.
If you want, you can go to the city.
İsterseniz, çarşıya gidebilirsiniz.
We can go talk it over in the truck, if you want.
İstersen kamyonda da bu konuyu konuşabiliriz.
You can go out the back with me if you want, but I just have a few things to do before...
İsterseniz benimle birlikte arka kapıdan çıkabilirsiniz. Ama önce yapacak işlerim var.
And said you can go in to his room if you want to listen to some music.
Ve müzik dinlemek isterseniz, onun odasında dinleyebileceğinizi söyledi.
I don't drink, but you can go out if you want to.
Ben içmem ama istersen içebilirsin.
- Then you go and die, if you want to!
- Canın istiyorsa geç de öl o zaman!
If you want, I can go alone.
Eger istersen tek gidebilirim.
Look, we can go together if you want.
İstersen birlikte gidebiliriz.
I mean, you know, here's an 82-year-old man who's very emotional... and you know, and if you go in one moment, and you see the person's dying... and you don't want them to die, and then a doctor comes out five minutes later... and tells you they're in wonderful shape... I mean, you know, you can go crazy. - Yeah.
82 yaşında ve çok duygusal bir insandır yani biraz önce içeriye girmişsin ve ölmesini istemediğin birisinin ölmek üzere olduğunu görmüşsün, beş dakika sonra içeriden bir doktor çıkıyor ve hastanın çok iyi durumda olduğunu söylüyor, bu insanı delirtebilir.
The only reason we're letting you go is... I want you to keep him out of trouble, if you can.
Seni göndermemizin tek nedeni... elinden geldiği kadar onu beladan uzak tutmak.
she said, "If you want to, you can go out and play, it's sunny outside, and a beautiful day".
"Dışarı çıkıp oynayabilirsin istersen eğer, güneşli ve güzel bir gün görmeye değer."
Rita, you can't go on producing work as thin as this, not if you want to pass an exam.
Rita, bunun kadar ince şeyler üreterek devam edemezsin,... eğer sınavı geçmek istiyorsan.
If you want to go, you can.
Gitmek istersen gidebilirsin.