English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You don't know him

You don't know him tradutor Turco

3,336 parallel translation
That's funny that you don't know him, because it says here that you two were married in Vegas when you were 18.
Bu komik kim olduğunu bilmiyorsun, çünkü burda Vegas'da yaşın 18'ken ikinci bir evlilik yaptığın yazıyor.
I told him, "you don't know Casey very well."
Sen Casey'i tanımazsın dedim.
I don't know. I got a guy with a belly full of led who thinks you fed it to him.
Elimde karnı kurşun dolu olan biri var ve o onu senin beslediğini düşünüyor.
Now, Norm, I don't know who did this to you, but don't you worry - - we're gonna get him, okay?
Norm, bunu kim yaptı bilmiyorum ama merak etme onu yakalayacağız, tamam mı?
I don't know what he said to you to make you marry him, but he's a lucky man.
Onunla evlenmen için sana ne söyledi bilmiyorum,... ama çok şanslı bir adam.
You don't have to protect him anymore. All I want to know is the truth about my old man- - that's it.
Tek bilmek istediğim babam hakkındaki gerçek.
I know you think that but you don't know him like I do.
Böyle düşündüğünüzü biliyorum ama onu benim gibi iyi tanımıyorsunuz.
You don't even know him.
Onu tanımıyorsunuz bile.
Do you know the difference between him and you, he doesn't care for life for money, but you don't even get up from your seat for the salary.
Biliyor musun onunla senin arandaki farkı, o para için hayatını önemsemiyor, ama sen maaş için koltuğundan bile kalkmıyorsun.
You don't know about me, if I beat, for the effect you better ask him.
Benim kim olduğumu bilmiyorsun, Sana vurursam, daha iyi sorarsın.
I don't know, but you gotta convince him that I'm innocent.
Bilmiyorum ama onu ikna etmelisiniz masum olduğuma.
I don't know what that thing was or even what you are, but whatever he wants, just give it to him.
O şeyin ne olduğunu, veya senin ne olduğunu bilmiyorum fakat her ne istiyorsa yapmalısın.
I don't know why you're protecting him.
Onu neden koruduğunu bilmiyorum.
Don't act innocent, I know you lure him.
Sen de masuma yatma onu ayarttığını biliyorum.
- You don't know. You've never met him.
- Tanışmadınız bile.
He thought, I don't know, you'd be disappointed in him.
Sanmış ki, bilemiyorum hayal kırıklığına uğrarsın sanmış.
I don't know if you know him or not...
Tanır mısın, bilmem.
You don't know anything about him.
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
I know, but don't you just love him?
Biliyorum ama yine de adamı sevmiyor musun?
Well, you know by now we've identified him, don't you?
Onun kimliğini belirlediğimizi biliyorsun, değil mi?
The only thing I know for a fact is I don't want to be there if you find him.
Bildiğim bir tek şey var, o da onu bulduğunda yanında olmak istemediğim.
I don't know if that started around the time I told him I'd been sleeping with you, but I'll bet it didn't help.
Seninle yattığımı söyledikten sonra mı oldu bilmiyorum ama en azından durumuna bir yararı olmadığını biliyorum.
I swear to you, I don't know if I killed him.
Size yemin ederim, onu öldürdüğümden emin değilim.
So, this guy that came by, you don't know him at all?
Şimdi bu gelen çocuğu sen hiç tanımıyor musun?
I know you don't love him.
Onu sevmediğini biliyorum.
You know, treat him with respect. Don't indulge him.
Saygılı davran ama yüz verme.
Hey, I don't know how he got in here, but you got to get him out.
Tanrı'ya şükür. Buraya nasıl girdi bilmiyorum ama onu buradan çıkarman gerek.
Oh, you do know I'm shagging him senseless, don't you?
Onunla ilişkim olduğunu biliyorsun değil mi?
I'm just worried that you don't know him very well.
Sadece onu çok iyi tanımadığını düşündüğüm için endişeleniyorum.
To be honest with you, I don't know if we can keep him away.
Açıkçası onu uzak tutabilir miyiz bilmiyorum.
Don't dislike him before you know him.
Tanımadan adamdan nefret etme bence.
Look, forget about whether Walker was in it alone or not, don't you even want to know who fucking killed him?
Walker'ın tek başına olup olmadığını boşver, onu kimin öldürdüğünü bilmek istemiyor musun?
You don't know him.
Onu tanımazsın.
I don't know what I'm gonna do when I find him. You stop him.
- Onu bulunca ne yapacağım?
You don't even know him.
Daha onu tanımıyorsun bile.
You don't know him like I do.
Onu benim kadar tanımıyorsun.
Look, I don't know what your angle is with Kenneth, but you leave him out of this.
Kenneth'e nasıl bir kanca attın bilmiyorum ama onu bunların dışında bırak.
I don't know, but if you find out tell him to go and talk to Dr. Sanchai or Dr. Prapon.
Bilmiyorum. Eğer bulursan ona de ki gidip Dr. Sanchai veya Dr. Prapon ile konuşsun.
So you don't even know where they took him?
Yani onu nereye götürdüklerini bile bilmiyorsunuz.
You don't know him like we do.
- Onu bizim tanıdığımız gibi tanımıyorsun.
Now I don't even want to know why you are picking up n's phone, but please put him on so I can speak to him.
Şu an Dan'in telefonunu niye senin açtığını bile bilmek istemiyorum, ama lütfen telefonu ona ver.
If we don't get him and his wife back, do you know what happens?
Eğer onu ve karısını geri getiremezsek... -... neler olur biliyor musun?
You don't know him, Teddy.
Onu tanımıyorsun, Teddy.
You don't know what you're getting into with him.
Ona bulaşmakla ne yaptığını bilmiyorsun.
Just tell him you don't know me
Ona beni tanımadığını söyle.
You know, like, uh, I don't know, - Sam Garity? - What about him?
Hani var ya şu Sam Garity'nin falan?
Seok-go made someone you don't know into Kim Cheol-min And kills him in the same way
Senin tanımadığın birini Kim Cheol Min'in yerine koyup aynı yöntemle onu öldürdü.
You wish you could just go down the list, check him off, know what's coming next, but, uh, they don't really come in any particular order.
İnsan, listeye şöyle bir bakıp kontrol edip sıradaki aşamanın ne olacağını bilmek istiyor. Ancak genelde, o sırayı takip etmiyor insan.
Yeah, but you still don't know basic stuff about him, like the fact that he hates babies.
Evet, ama hala onun hakkında temel şeyleri bilmiyorsun, bebeklerden nefret ettiği gerçeği gibi.
Well, I don't know, but I need to talk to him, so I was hoping that you...
Bilmiyorum. Onunla konuşmalıyım. Aslında senin yardımın...
We could really use your help with the decorations. You sure you don't know him? Of course I'm sure.
Artik bu kolye güçlerini dizginleyecek, koruyacak ve çogalmasini saglayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]