You don't know him like i do tradutor Turco
71 parallel translation
It's not true, you don't know him like I do.
Bu doğru değil, onu benim gibi tanımıyorsunuz.
You don't know him like I do.
Onu benim kadar tanımıyorsun.
- You don't know him like I do.
- Onu benim gibi tanımıyorsun.
You don't know him like I do.
Onu benim kadar tanımıyorsun Eddie.
Do you think I don't know about your sympathy for him for having a fruitcake like me?
Benim gibi bir meyveli keke sahip olduğu için ona beslediğin sempatiyi bilmiyor muyum?
I mean, you don't know him like I do, you know.
Onu benim kadar tanımıyorsun.
No, I don't know what you've done... but I do know you, and you're not like him.
Hayır. Ne yaptığını bilmiyorum. Ama seni tanıyorum ve sen onun gibi değilsin.
You don't know him like I do.
Benim kadar tanımıyorsunuz onu.
- You don't know him like I do.
- Onu benim kadar tanımıyorsun ki.
I don't know what to do! - You have to help him, just like I have to help my dad.
Ona yardım etmelisin, benim babama yardım etmem gerektiği gibi.
You just don't know him like I do.
Onu benim gibi tanımıyorsun.
OK, so I got a fare in the back, I got a job to do... but if we don't talk, I feel like I'm only doing half the job. You know, if we don't talk, if I don't talk to him. - Yeah, right...
Dışarıda bir yarış var, ama ben burada olduğum için işimi yarım yapıyorum.
You don't know him like I do.
sen benim kadar onu bilkemezsin
You just don't know him like I do.
- Onu benim kadar tanımıyorsun.
I know you don't like him any more than I do.
Benim gibi ondan hoşlanmadığını biliyorum.
You don't know him like I do.
Benim kadar tanıyamazsın onu.
- You don't know him like I do.
- Sen onu benim kadar tanımıyorsun.
Yeah, well, you don't know him like I do.
Onu benim gibi tanımıyorsun.
You don't know him like I do.
Onu tanıdığım kadar tanımıyorsun.
No, you don't know him like I do. He is different.
Hayır, Lois, onu benim kadar tanımıyorsun.
And maybe I don't live with him or work with him like you do with Burke, but I do know him.
Belki onunla beraber yaşamıyorum, ya da senin Burke'le çalıştığın gibi, onunla çalışmıyorum. Ama onu tanıyorum.
I don't know Kolchak well enough to say what's like him and what isn't and neither do you.
Kolchak'ı yeterince iyi tanımıyorum ki neyin onun işi olduğunu neyin olmadığını söyleyeyim. Sen de öyle.
You don't know him like I do.
Onu benim bildiğim gibi bilmiyorsun.
And you don't know him like I do.
Sen de benim bildiğim gibi bilmiyorsun.
You don't know him like I do.
nu benim kadar tanımıyorsun.
- You don't know him like I do.
- Onu benim tanıdığım kadar tanımıyorsun.
You don't know him like I do.
Onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsun.
You don't know him like I do.
- Onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsun.
I should have never said that Egg Salad was gonna do anything wrong in Tucson, and I know you don't like it, so I'm not gonna call him Egg Salad anymore, okay?
Yumurta Salatası'nın Tucson'da yanlış bir şeyler yapacağını hiç söylememem gerekirdi. Ayrıca hoşuna gitmediğini biliyorum, bu yüzden artık ondan Yumurta Salatası diye bahsetmeyeceğim.
YOU KNOW, LIKE MAKING HIM DO ALL KINDS OF THINGS, I DON'T KNOW, TRYING TO KILL HIMSELF.
Yani istediği herşeyi yaptırtıyor, kendini öldürtmekte buna dahil.
- Do you think jamie should see him like that? - I don't know.
- Sence Jamie onu öyle görmeli mi?
I know you don't like him, but I do.
Biliyorum ondan hoşlanmıyorsun, ama ben hoşlanıyorum.
- You don't know him like I do.
- Onu benim kadar tanımıyorsun.
And my dick's like, " You don't know him like I do.
Malafatım da sanki, " Siz onu benim kadar tanıyamazsınız.
Besides you don't know him like I do, all right?
Yanısıra sen onu iyi tanımıyorsun. tamam mı?
You guys just don't know him like I do.
Siz onu benim tanıdığım kadar tanımıyorsunuz.
You all don't know him like I do.
Onu benim gibi tanımıyorsunuz.
What do you know about him? Oh, I don't like where you're going with this.
Hakkında ne biliyorsunuz?
You don't know him like I do.
Onu benim kadar iyi tanımıyorsun.
I know you don't like him much now - I hardly know him, but I'm sure I'll like him when I do.
- Onu çok sevmediğini biliyor- - - Onu çok az tanıyorum ama onu zamanla seveceğime eminim.
You don't know him like I do.
Onu benim tanıdığım kadar tanımıyorsun.
You know, it's a small town, and I don't like it any more than you do that... there's a third person between us, and I know that I put him there.
Biliyorsun, burası küçük bir kasaba... ve ikimizin arasında üçüncü birinin olmasını senin kadar ben de sevmiyorum ve biliyorum ben soktum onu aramıza.
I know you think that but you don't know him like I do.
Böyle düşündüğünüzü biliyorum ama onu benim gibi iyi tanımıyorsunuz.
- You don't know him like I do.
- Benim tanıdığım gibi değil.
- You don't know him like I do.
Onu benim kadar tanımıyorsun.
I-I don't even know what it looks like, but you-you have to do something, you have to save him.
Ben nasıl göründüğünü bile bilmiyorum ama bir şey yapmalısın, onu kurtarmalısın.
Look, I know you all think he ain't nothing but a bully and a thug, but you don't know him like I do.
Bak, hepiniz onun zorba bir pislikten başka bir şey olmadığını düşünüyorsunuz. Ama onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsunuz.
Oh, come on, now, Buzzy. You just don't know him like I do.
Aah hadi ama, Buzzy.Onu benden iyi tanımıyorsun.
You don't know him like I do, Eddie.
Onu benim kadar tanımıyorsun Eddie.
You don't know him like I do.
Onların yaptığı şeyin cezasını Nick'in çekmesine izin vermeyeceğim!
I know he's your current mild obsession, but I don't think you love him. Not like I do.
Onun senin şu anki uysal takıntın olduğunu biliyorum ama onu sevdiğini düşünmüyorum.