You don't know me very well tradutor Turco
103 parallel translation
You don't know me very well.
Beni pek iyi tanımıyorsunuz.
I'm afraid you don't know me very well.
Beni yeterince iyi tanımıyorsunuz.
Look, I don't know your trouble, but you don't look very well to me.
Bakın, sorununuz ne bilmiyorum ama iyi görünmüyorsunuz.
You don't know me very well.
Beni iyi tanımıyorsun.
You don't know me very well, Johnny.
Beni tanımıyorsun Johnny.
Elizabeth, I don't know you very well, but I want you to do something for me.
Elizabeth, sizi pek tanımıyorum, ama benim için bir şey yapmanızı rica ediyorum.
You don't know me very well if you think I'll let this pass.
Bundan kurtulacağını sanıyorsan beni iyi tanımamışsın.
- Obviously you don't know me very well.
- Belli ki beni pek iyi tanımıyorsun.
You don't know me very well.
Beni çok iyi tanımıyorsun.
Look, I know you don't want to say it, but I know very well... he's going to keep me until he examines that money.
Bakın, söylemek istemediğinizi biliyorum ama çok iyi biliyorum ki parayı inceleyene dek beni elinde tutacaktır.
- Hasn't it? - You don't know me very well.
- Beni iyi tanımıyorsunuz.
You don't know me very well.
Beni pek tanımıyorsunuz.
You obviously don't know me very well.
Belli ki, beni iyi tanımıyorsun.
You clearly don't know me very well.
Beni yeterince tanımadığını kabul et.
You don't know me very well, though.
- Çok kötü. Beni çok iyi tanımıyorsunuz.
You don't know me but I know you very well.
Siz, beni tanımıyorsunuz ama ben sizi iyi tanıyorum.
I know that... you don't know me very well.
Beni iyi tanımadığını biliyorum.
Excuse me, I don't know you very well, but you're crazy if you gave this place up.
Pardon, sizi yeteri kadar tanımıyoruz ama buradan vazgeçtiğinize göre deli olmalısınız.
I guess you don't know me very well, Mom.
Beni pek iyi tanımıyorsun, anne.
You don't know me very well.
Beni sandığın kadar iyi tanımıyorsun.
You don't know me very well, but I... I've been in service to the Federation, Starfleet, all my adult life.
Beni pek tanımıyorsun ama sana şunu söyleyebilirim... ben bütün yetişkinlik yaşantımı yıldızfilosuna hizmet, etmeye adadım.
You don't know me very well.
Beni iyi tanımıyorsun değil mi Creepella.
I know I don't know how to please you When you knew me you knew this very well
biliyorum bilemiyorum lütfen nasıl beni ne zamadır tanıyordun tanımak isteseydin cok iyi olurdu 120 00 : 07 : 15,701 - - 00 : 07 : 17,566 ben başka erkekler gibi görünmem
Truth is we don't really know each other very well and, you know what if she did reject me, I'd end up going to work every day feeling like a fool.
Gerçek şu ki birbirimizi o kadar iyi tanımıyoruz. Beni reddederse her gün işe kendimi aptal gibi hissederek giderim.
If you have to ask, you don't know me very well.
Eğer bunu soruyorsan, beni iyi tanımamışsın demek.
You don't know me very well.
- Beni çok iyi tanımıyorsun.
You don't know me very well, do you?
Beni yeterince tanımıyorsun bile, öyle değil mi?
You know, Doreen, you don't know me very well, and what you do know...
Biliyor musun Doreen, beni iyi tanımıyorsun.
And you don't know me very well, but I never do things like that.
Beni pek iyi tanımıyorsun ama hayatta böyle şeyler yapmam.
Well, you obviously don't know me very well, do you?
Pekala, belli ki beni çok iyi tanımıyorsun değil mi?
I don't think you know me very well.
Beni iyi tanıdığını sanmıyorum.
Well, if that's what you expected from me... then obviously you don't know me very well.
Benden beklediğin buysa... belli ki beni iyi tanıyamamışsın.
You know very well that the terms of your probation don't allow me to sell you any more furs.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki şartlı tahliyenize göre... size bir daha kürk satmama izin verilmiyor.
I guess you don't know me very well, do you?
Seni, sen beni çok iyi bilmiyorum sanırım?
I know this is gonna seem completely out of the blue, and I know you don't know me very well... or, um, at all.
Biliyorum bu tamamen beklenmedik bir şey gibi görünüyor... ve beni çok iyi tanımadığını da biliyorum--ya da hiç.
You don't know me very well, but you're gonna have to make three of everything.
Beni pek iyi tanımıyorsun, ama her şeyden üç tane yaptırman gerekecek.
Well, Stanley, maybe you are feeling that you don't respect me because you don't know me very well.
Bir de Tallahassee'ye ziyaretimi iptal ettiğimi söylemek istiyorum.
Of course. You don't know me very well.
Çünkü, beni çok iyi tanımıyorsun.
You don't know me very well.
Beni pek iyi tanımıyorsun.
Nate, we don't know each other very well, but do something for me, would you?
Birbirimizi pek tanımıyoruz Nate ama benim için bir şey yapar mısın?
if you think i'm gonna bow down to the thuggish tactics of extremists, you really don't know me very well.
Bir avuç protestocunun haydutça taktiklerine boyun eğeceğimi sanıyorsan, beni gerçekten tanımıyorsun demektir.
I know you don't know me very well yet... but...
Beni henüz iyi tanımadığınızı biliyorum ama...
Please, don't embarrass me again, you know very well what I mean.
Lütfen, beni yine mahcup etmeyin, ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsunuz.
You don't know me very well, do you?
Beni çok iyi tanımıyorsun, değil mi?
Come on. You don't know me very well.
Daha beni tanımamışsın.
You don't know me very well, but luckily for officer Morgan, neither does the Captain.
Beni iyi tanımıyorsun. Ama beni Yüzbaşı'nın da iyi tanımıyor olması, Memur Morgan için büyük şans.
You don't know me very well, do you, Sarah?
Beni hiç tanımıyorsun, değil mi, Sarah?
gordon, you and i don't know each other very well, so let me tell you a little something about me.
Gordon sen ve ben birbirimizi tanımıyoruz. O yüzden sana benimle ilgili bir şey söyleyeyim.
You really don't know me very well.
Sahiden de beni iyi tanımıyorsun.
Nadia, you've only been here a couple months, so you don't know me very well, but if you did, you would know how much Jack Bauer means to me.
Nadia, buraya geleli birkaç ay oldu. Beni fazla tanımıyorsun. Şayet tanısaydın, Jack Bauer'ın benim için olan değerini anlardın.
Nadia, you've only been here a couple of months and you don't know me very well, but if you did, you would know how much Jack Bauer means to me.
Nadia, buraya geleli birkaç ay oldu. Beni fazla tanımıyorsun. Şayet tanısaydın, Jack Bauer'ın benim için olan değerini anlardın.