You don't know the half of it tradutor Turco
184 parallel translation
You don't know the half of it.
Daha iyileri de var.
You don't know the half of it.
Durumu bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
Keşke o kadarla kalsaydı.
Well, that's because you don't know the other half of it.
Çünkü olayın diğer yanını bilmiyorsunuz.
- You don't know the half of it. - What?
- En ufak bir fikrin bile yok.
- You don't know the half of it, buddy.
- Yarısını bile bilmiyorsun.
Oh, you don't know the half of it.
Daha yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it, B.A.
Yarısını bile bilmiyorsun B.A.
You don't know the half of it.
Sen bu işin yarısını bile bilmezsin.
- You don't know the half of it!
- Hiç bir şeyi bilmiyorsun!
You don't know the half of it.
Sandığınızdan da iyi bir yere.
You tell him he don't know the half of it... unless he puts my name on that list. Yeah?
Öyle mi?
- You don't know the half of it.
- Yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
En ufak bir fikrin bile yok bence.
You don't know the half of it, darling.
Yarısını bile bilmiyorsun, canım.
You don't know the half of it.
Aslinda yarisini Bile Bilmiyorsun,
You don't know the fucking half of it. So shut up and listen.
Yapacaklarımın yanında bu hiç kalır.
You don't even know the half of it.
Nasıl olduğumu tahmin bile edemezsin.
BENDER : Hah! You don't know the half of it.
Şimdiye kadar çok iyisin!
Because you don't know the half of it- -
Çünkü hiçbir şey bilmiyor...
Now, as much as you think you know, you don't know the half of it.
Bir şeyler bildiğini sanıyorsun, ama daha yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
Hiç bir şey bilmiyorsun.
- You don't know the half of it.
- Olanların yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it!
Bunun yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
Bu bir şey değil.
- You don't know the half of it.
- Bir kısmını bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
Tahmin bile edemezsiniz.
You don't know the half of it.
Daha esas sürprizi görmediniz.
You don't know the half of it.
Hiçbir şey bildiğiniz yok.
HAAA... you don't know the half of it.
Hepsi bu kadar olsa iyi.
Oh, my dear, you don't know the half of it.
Daha yarısını bile bilmiyorsun tatlım.
- You're really laying it on thick. - Oh, God, Dad. You don't know the half of it.
Hayır baba sen işin yarısını bile duymadın.
You don't know the half of it.
Daha yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it, dawg.
Anlatacak çok şey var.
You don't know the half of it.
Yarısını bile bilmiyorsun.
- Oh, come on, you know you don't know the half of it.
- Oh hadi biliyorsun yarısını bile bilmiyorsun.
You don't know the half of it.
Daha neler oldugunu bilmiyorsun.
You don't know the half of it, man.
Evet, henüz yarısını bile görmedin.
You don't know the half of it. I hear Catcher Block is gorgeous and eligible.
Bu daha bir şey değil. Duyduğuma göre Catcher Block yakışıklı ve bekarmış.
You don't know the half of it.
Daha bir şey bilmiyorsun.
When I say I can't, you don't know the half of it.
Ben yapamam diyorsam, yapamamdır.
I've been doing a whole bunch of research on these guys... their customs and stuff. You don't know the half of it.
O da bir şey mi?
You don't know the half of it when it comes to us.
Benim bildiğimin yarısından haberin yok.
In fact, you don't even know the half of it.
Aslında, yarısını bile bilmiyorsun.
And you don't know the half of it.
Daha yarısını bile bilmiyorsunuz.
You don't know the half of it.
Yapabildiklerinin yarısını bile görmedin.
Oh, you don't know the half of it.
- Yarısını bile bilmiyorsun.
- Yeah, you don't know the half of it.
- Berbattan da kötü.
You don't know the half of it.
Daha birşey görmedin.
- You don't know the half of it.
- Daha yarısını bile bilmiyorsun.
- You don't know the half of it.
Daha yarısını bile bilmiyorsun.