You don't know what happened tradutor Turco
769 parallel translation
- Oh, you don't know what happened.
- Ne olduğunu bilmiyorsunuz tabii. - Hayır.
Jane, you don't know what happened at Hansford!
Jane, Hansford'da neler olduğunu bir bilsen!
- Don't you know what's happened?
- Neler olduğundan haberiniz yok mu?
You know what's happened, don't you?
Ne olduğunu biliyorsun, değil mi?
You don't know what happened.
Ne olduğunu bilmiyorsun.
You know what happened to Lot's wife when she looked back, don't you?
Geriye baktığında Lut'un karısına ne olduğunu biliyorsun, değil mi?
You know what happened to Lot's wife, don't you?
Lut'un karısına ne olduğunu biliyorsun, değil mi?
I don't know what happened to me when you told me, except that our evening was spoiled.
Söylediğinde bana ne oldu bilmiyorum. Tek bildiğim yemeğin mahvolduğu.
You don't know what really happened.
Gerçekten ne olduğunu bilmiyorsun.
NO. YOU DON'T KNOW WHAT HAPPENED.
Hayır, ne olduğunu bilmiyorsun.
You know, after what happened today, I don't guess we'll be seeing you any more.
Bugün olanlardan sonra bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum.
Well, this is cosy. I hope he bought you flowers. If this is all about the dodgy fags, I don't know what happened to them, all right?
Her türlü itiraz ölüm demekti... ya da yer değiştirme, vahşi ileri karakollara.
I'm frightened for the children and... if anything happened to you, I don't know what I'd do.
Korkuyorum çocuklar için ve... Eğer sana birşey olursa, Ne yaparım bilmiyorum.
- I don't know what's happened to you.
- Sana ne olduğunu bilmiyorum.
I don't know what I'd do if anything happened to you.
Sana bir sey olursa ne yaparim ben?
You don't really know what happened inside that house, do you?
- O evde ne olduğunu... -... bilmiyorsunuz.
I don't know what would have happened to me in those days, if she hadn't decided after a few months that you'd
O günlerde bana ne olurdu bilemiyorum, eğer birkaç hafta sonra bensiz daha iyi olacağına
I don't know. Well, you actually did see what happened to Dr. Hallen.
Dr. Hallen'a ne olduğunu gerçekten gördün.
Don't you really know what happened, Mrs. Curwen?
Neler olduğunu gerçekten bilmiyor musunuz Bayan Curwen?
Don't you want to know what's happened to it?
Ne olduğunu bilmek istiyor musun? Hayır.
Don't you want to know what happened to me?
Bana ne olduğunu merak etmiyor musunuz?
If you don't hear from me again, you'll know what happened.
Benden bir daha haber yoksa, olanları buradan bileceksin.
- You don't know what happened?
- Başına gelenleri bilmiyor musunuz? - Başına ne geldi ki?
If it weren't for you, I don't know what would have happened.
Sen olmasaydın, ne yapardım bilmiyorum.
I don't know what this man was planning on doing on a primitive planet, but assuming one did exist, I can tell you what would have happened
Bu adamın o ilkel gezegende ne yapmayı plânladığını bilmiyorum.
It's true... don't know if you know what happened.
Doğru neler yaşadığımı bilseydin!
Uh, the reason I say that is because, you know, when my wife and I try to remember what happened yesterday or the day before, well, we don't agree on anything.
Ah, bence nedeni şu, bilirsiniz, karımla ben dün ve dünden önceki gün ne olduğunu anımsamağa çalıştığımızda, şey, hiçbir şeye katılmıyoruz.
Don't you know what happened here?
Burada neler oldu bilmiyor musun?
I see her there, with those eyes, you know, and I tell her what has happened, I don't know whether she is happy or not.
Gözlerinde o bakışla oracıkta duruyor,.. ... ve ona nasıl olduğunu sorduğumda, mutlu mu değil mi bilemiyorum.
I don't know what happened, but you'd better tear that up.
Ne oldu bilmiyorum, ama yırtıp atsan daha iyi olur.
You don't know anything about me or what happened to Boxey's father or...
Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. Boxey'nin babasına ne olduğunu...
You don't know anything about me or what happened to Boxey's father or...
Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun ya da Boxey'nin babasına ne olduğunu ya da...
Tell me how it happened. - I don't know what you mean.
Bize bir şey söylemeye mi çalışıyorsun?
I don't know how even to put this into words but I'm beginning to think that what happened to you... was not just a hallucinatory experience.
Nereden anlatmaya başlayacağımı bile bilmiyorum... ama senin yaşadığın şeylerin sadece... bir halüsinasyon olmadığını düşünmeye başladım.
I know you don't like to talk about it, but... don't you ever wonder what really happened?
Bu konuda konuşmaktan hoşlanmadığını biliyorum... ama ona ne olduğunu merak etmiyor musun?
- You don't know what's happened?
- Olanları bilmiyor musun?
You don't know about what happened.
Sen Eşitleri bilmiyorsun.
I don't know what you want me to say. I mean, what happened?
Ne söylememi beklediğini bilmiyorum.
Look, I... I don't know what happened, but, uh, why don't you let me call you a cab?
Size taksi çağırayım mı?
Well, I don't know what happened to you in the past, Norman, but you're never gonna get over it, not unless you face it.
Problemi kabullenmezseniz, onu hiç bir zaman çözemezsiniz.
I don't know what happened on that island between you and that woman but but still...
O adada senin ve o kadının aranızda ne oldu bilmiyorum ama ama hala...
I don't know what I'd do if anything happened to you.
Sana bir şey olsa ne yapardım bilmiyorum.
Jack, I know how you feel about me... after what happened down in Jefferson Parish... with that spy boy, and I don't blame you one bit.
Şu Jefferson bölgesinde olanlardan sonra benim için neler hissettiğini gayet iyi biliyorum Jack. O ispiyoncu çocuk yüzünden. Ve seni hiç suçlamıyorum.
I don't know what happened here but I'm not committing complicity for you.
Burada ne olduğunu bilmiyorum ama ben senin suçuna ortak olmayacağım.
I don't know what happened when you left me!
Beni terkedince neye uğradığımı şaşırdım!
And how come you don't know what happened in that hotel room?
- Neden otel odasını dinlemiyorsunuz?
And you were never around, so you don't know what happened.
Ve sen yanımızda değildin. Bu yüzden neler olduğunu asla bilemezsin.
You don't know what happened before you lost your memory.
Hafızanı kaybetmeden önce olanları bilmiyorsun.
I don't know what really happened between the two of you, but... I must say, you've got a lot of nerve coming up here after what you did to Jordan.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
Maybe you can fool these guys with this saint act, but do not ever speak to me again like we don't know what really happened.
Bak, belki bu ulu davranışlarınla bu adamları kandırabilirsin ama sakın aslında ne olduğunu bilmiyormuşuz gibi konuşma benimle.
You don't know what happened tonight.
Bu gece ne olduğunu bilmiyorsun.