You don't want to tell me tradutor Turco
862 parallel translation
You want to be with me that badly? Why don't you just tell me that you own this building? Then, I'll look you over since this building is expensive here.
O zaman buranın senin olduğunu ama pahalı olduğundan bana sattığını söyle.
But you need not tell me about it if you don't want to.
Ama istemiyorsan söylemeyebilirsin.
If you don't want to tell me, Bartley Mulholland there can do it for you.
Söylemek istemiyorsan, Bartley Mulholland senin yerine konuşabilir.
You really want to tell me about Dale Tremont, don't you?
Aslında bana Dale Tremont'u anlatmak istiyorsun, değil mi?
I know you don't want to see me, but I gotta tell you somethin', Bill.
Beni görmek istemediğini biliyorum ama sana bir şey söylemem gerekiyor Bill.
I don't want you to tell me anything but what is needed to save your neck.
Yakanı kurtarmak için gerekli olan şeyin ne olduğu dışında, bana hiçbir şey söylemeni istemiyorum.
I don't want anybody to tell you how to make me happy.
Beni nasıl mutlu edeceğinizi size birilerinin söylemesini istemem.
Now don't tell me you want to be a music critic
Şimdi de bana müzik eleştirmeni olmak istediğini söyleme.
You sure you don't want to tell me?
Söylemek istemediğine emin misin?
I want to tell you something... you don't fool me none no more.
Sana birşey söyleyeceğim Bay McCanles beni artık aptal yerine koyma.
I sent for you to tell you that... I don't want you to write anymore... about me or my family.
Seni çağırttım, çünkü artık yazmanı istemiyorum, ne benim ne de ailem hakkında.
I don't think I want to answer any more questions unless you tell me why you're asking them.
Bunları neden sorduğunuzu söylemedikçe daha fazla soruya cevap vermek isteyeceğimi sanmıyorum.
Don't tell me you want to marry her.
Evlenme teklifi mi?
Tell you what, Owen, you and me don't want to spoil anything.
Bak ne diyecegim Owen. Gel hiçbir ºeyi mahvetmeyelim.
Don't tell me you want to quit?
Sakın istifa edeceğini söyleme!
If you don't want to tell me, why don't you tell Hoffy, or Security?
Bana söylemek istemiyorsan, Hoffy'ye ya da Güvenlikçi'ye söyle.
Don't you want me to tell you why I brought you here?
Seni neden buraya çağırdığımı söylememi istemiyor musun?
If you're saying all this because you don't want to tell me the truth, because you're hiding something from me, then maybe I can understand.
Bana doğruyu söylemek istemediğin, bir şey sakladığın için böyle konuşuyorsan, seni anlayabilirim.
Sure you don't want to tell me your name?
Adınızı söylemeyeceğinize emin misiniz?
All right, if you don't want to tell me, I won't ask you why you don't want to testify.
Pekala, bana anlatmak istemiyorsunuz size bu konuda soru sormayacağım.
Don't tell me you want to go to Brazil too.
Yoksa sen de mi Brezilya'ya gitmek istiyorsun?
If you don't want to tell me, just make one up.
Bana söylemek istemiyorsan, bir ad uydur.
They don't want me to win there I gotta tell you that?
Neden hiç dostum olmayan yabancı bir şehirde maça çıkayım? Orada kazanmamı istemiyorlar, farkında değil misin?
Look, Mona, you don't have to tell me if you don't want to.
Bak, Mona, eğer istemiyorsan bana anlatmak zorunda değilsin.
I don't want you to tell me anything more or anything less than you feel in the very deepest part of you.
Yüreğinin derinliklerinde hissettiğin bu şeyden daha fazla veya daha eksik bir şey söylemeni istemiyorum.
Susie, don't you want me to be with you when you tell him?
Susie, ona söylerken yanında olmamı istemez misin?
Now, though, you gotta tell me why you don't want to.
Bana neden istemediğini söylemen gerek.
Look, if you two are in this thing together, I don't care, it's none of my business, but I want to talk to Marion and I want her to tell me it's none of my business and then I'll go...
İkiniz bu işte birlikteyseniz beni ilgilendirmez ama bunu Marion'un söylemesini istiyorum, sonra giderim.
But... don't you want to tell me what the matter is? — or can't you tell me?
Ama... ne olduğunu söylemek istemiyor musun?
And I don't want you to tell me.
Ne olduğunu bilmiyorum. Senin söylemeni de istemiyorum.
- And you don't want to tell me.
- Ve bana söylemek istemiyorsundur.
Just tell me if you don't want to.
Bak, istemiyorsan söyle.
Not that I'll expect you to tell me everything or anything, if you don't want to.
Bana her şeyi anlatmanı beklediğimden değil istemiyorsan hiçbir şey anlatma.
I want you to tell me everything that man told you, word for word. Don't leave out anything.
Adamın anlattığı her şeyi kelimesi kelimesine bana söylemeni istiyorum.
Tell me, Ursula don't you want me to wait for you in your tent?
Ursula, sana bir şey söylesem... Seni senin çadırında beklesem olur mu?
Don't tell me what you talked about, because I don't want to know!
Ne konuştuğunuzu söyleme, bilmek istemiyorum!
I don't want anything, but you're going to tell me anyway, so go on.
Hiçbir şey istemiyorum ama ne de olsa söyleyeceksin, o yüzden söyle.
I don't want you to rough me up and tell me to wait I'm taking no chances
Beni hırpalamanı da bekletmeni de istemem. Risk almak pek hoşuma gitmez.
Benjie, darling, I'm going to ask you something, but you don't have to tell me if you don't want to.
Benji, hayatım, sana bir şey soracağım... -... ama istemezsen cevap vermek zorunda değilsin.
You don't want to tell me how to live my life?
Nasıl yaşamam gerektiğini söyleyemezmişsin.
I don't want you to tell on me.
Sadece benden bahsetmenizi istemiyorum.
If you don't tell me what I want to know, I'll kill you here and now.
Bilmek istediğimi bana söylemezsen seni öldürürüm.
If you don't want them, I want you to tell me...
İstemiyorsan bunu söylemeni isterim.
I don't expect you to tell me anything... you don't want to... and that robe is making me nervous.
İstemediğin hiçbir şeyi söylemeni beklemiyorum bana. - Ve o bornoz beni rahatsız ediyor.
I don't see why you want to tell me all that gossip.
Bütün bu dedikoduları bana niye anlatıyorsun anlam veremedim? Ne konuşacağımı bilemedim.
Don't you want to tell me?
Bana söylemek istemiyor musun?
I don't want you to wait for me here tonight, that's why I've come to tell you.
Derslerimize ara verceğiz O nedenle sana haber vermeye geldim
I don't want you to tell me, I wanna do it!
Bana anlatmanı istemiyorum, onu istiyorum.
Alright, if you don't want to tell me you'll tell my friend Tom.
Tamam, bana söylemek istemiyorsanız Arkadaşım Tom'a anlatırsınız.
You don't want to tell me that they're hidden in there?
Bana orada saklı olduklarını söylemek istemiyorsun, değil mi?
No, listen, your bust looks absolutely right, because let me tell you something you don't want to look too busty.
Bakın, göğüsleriniz böyle mükemmel. İzninizle şunu söylemek isterim ki göğüslerinizin aşırı belirgin olması hoşunuza gitmeyecektir.