You got something to say tradutor Turco
763 parallel translation
You got something to say?
Diyeceğin bir şey mi var?
If you got something to say, just say it right out, plain.
Bir şey söyleyeceksen, açıkça söyle.
You got something to say, you'd better say it, Vienna.
Dilinin altındaki baklayı çıkarsan iyi olur, Vienna.
If you got something to say, say it otherwise let's get to work.
Bir şey söyleyeceksen söyle aksi takdirde işe koyulalım.
Maybe you got something to say about this.
Belki bu konuda söyleyeceğiniz bir şey vardır.
You got something to say, I'll listen to it.
Söyleyeceğin bir şey varsa, dinlerim.
You got something to say, say it!
- Söyleyecek bir şeyin varsa söyle!
Have you got something to say too?
Söyleyecek bir şeyin mi var?
You got something to say?
Söyleyecek bir şeyin var mı?
Okay, lieutenant, you got something to say to me, you just stop beating around the bush and spit it out.
Komiser bana söyleyeceğiniz bir şey varsa dolambaçlı konuşmayı bırakın, çıkartın ağzınızdakini.
You got something to say?
Bir şey mi söyleyeceksin?
You got something to say about our plan? Yes.
Planımız hakkında söyleyeceklerin mi var?
You got something to say, then say it.
Söyleyecek birşeyin varsa söyle.
Jonathan Habit, you got something to say before hanging?
Jonathan Habit, asılmadan önce söylemek istediğin bir şey var mı?
Have you got something to say?
- Bir şey söyleyecek misin?
You got something to say to the Iwagoro gang?
Iwagoro çetesine diyeceğin birşey mi var?
You got something to say to me, say it!
Bana söylemek istediğin birşey var, söyle onu.
You got something to say, just spit it out.
Söyleyecek bir şeyin varsa, çıkar baklayı.
You got something to say to me?
Bana söyleyecek bir şeyin var mı?
- You got something to say, say it.
- Bir şey diyeceksen söyle.
- Damn it professor, everytime you're here you got something to say.
- Kahretsin profesör, buraya her gelişinde birşeyler söylüyorsun.
You got something to say, say it.
Ne söyleyecekseniz, söyleyin?
You got something to say, just say it.
Söylemek istediğin bir şey varsa söyle.
I got something to say to you, too.
Benim de sana söyleyeceklerim var.
- You've got something to say to me?
- Bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
Gentlemen, before you get down to work, I have got something to say.
Beyler, siz işe koyulmadan önce söylemem gereken bir şey var.
Say, Jenny, there's something I got to tell you.
Jenny, sana bir şey söyleyeceğim.
If you've got something to say, say it! What is it, Sara?
- Bir şey söyleyeceksen söyle.
Mr. Mayor, you've got to do something.
Sayın başkan, bir şeyler yapmak zorundasınız.
If you've got something to say, say it.
Söyleyeceğin bir şey varsa, söyle.
I got something to say to you that you want to hear.
Sana duymak isteyeceğin bir şey söylemek istiyorum.
Next, you got to say something nice.
Sonra hoş bir şey söylemelisin.
Cole Wilkison, my Chief Deputy, has got something to say to you.
Baş Yardımcım Cole Wilkison'ın size söyleyecekleri var.
Max, I got something I want to say to you.
Max, seninle konuşmam gerek.
If you've got something to say, say it.
Söyleyecek birşeyin varsa söyle.
- I got you to say something.
- Size bir şey söyletmeyi umuyordum.
You've got to say something.
Bir şeyler söylemelisin.
Look, when a reporter tells his Assignment Editor that he thinks he may be onto something that could be really big, the Assignment Editor's suppose to say, 'You got forty-eight hours, kid, and you better come up with something good or it's gonna be your neck.'
Bak bir gazeteci editörüne gidip çok büyük bir şey peşinde olduğunu sandığını söylediğinde editörün şöyle söylemesi gerekir'48 saatin var, evlat sağlam bir şeyler getirsen iyi edersin yoksa kellen gider.'
Alan, I've got something to say to you.
Allen, sana söylemek istediğim birkaç şey var.
You've just got to say something.
Bir şey söyle.
- I've got something to say to you.
- Sana söyleyecek birşeyim var.
I got something I want to say to all of you.
Hepinize söylemek istediğim bir şey var.
Say, I got something to show you.
Sana bir şey göstereceğim.
I've got something very important to say to you.
Sana söyleyecek çok önemli bir şeyim var!
There something you got to say?
Bir şey mi söyleyecektin, Bayan Celie?
I've got something very important to say to you and I want you to listen very carefully.
Sana söyleyecek önemli bir şeyim var ve çok dikkatlice dinlemeni istiyorum. - Evet.
I've got something important to say to you and I want you to listen very carefully.
Bir parti olduğunu duydum. Hayır, iki tane var. Ama sen diğerine davetlisin.
You know, this is really hard for me to say, but I got to tell you something, man.
Biliyorsun, bunu söylemesi benim için gerçekten zor. Ancak sana birşeyler söylemeliyim.
My son's got something to say to you.
Oğlum bir şey söylemek istiyor.
You say you've got something to do with the trial?
Davayla ilgili bir şeyden mi bahsediyordun?
Hey, everybody, hold on a minute, Frank's got something to say to you!
Frank size bir şey söyleyecek!