You had a bad day tradutor Turco
108 parallel translation
See, honey, we're sorry you had a bad day.
Bak hayatım, kötü bir gün geçirdiğin için, üzgünüz.
You had a bad day, huh? I spent all day crawling out of a grave.
Bütün günümü mezardan çıkmakla uğraşarak geçirdim.
- I take it you had a bad day too?
Herhalde sen de kötü bir gün geçirdin.
You mean the "I really care that you had a bad day" back rub...
"Kötü bir gün geçirdiğinin farkındayım." anlamına gelen.
You can't all of a sudden be my best friend just because you had a bad day.
Kötü bir gün geçirdin diye birden bire, aniden en iyi arkadaşım olamazsın.
You didn't change your attitude, you had a bad day.
Sen tavrını değiştirmedin, kötü bir gün geçirdin.
John, you had a bad day.
John, kötü bir gün geçirmişsin.
You had a bad day.
Kötü bir gün geçirdin.
Okay, so you had a bad day. But how about everybody else?
Demek kötü bir gün geçirdin, ya başkaları nasıl?
I'm sorry you had a bad day.
Üzgünüm, kötü bir gün geçirdin.
looks like you had a bad day.
Kötü bir gün geçirmiş gibisin.
Because you had a bad day, You're takin'one down
Kötü bir gün geçirdin diye birini alaşağı ediyorsun.
I'm sorry you had a bad day.
Kötü bir gün geçirdiğin için üzgünüm.
You had a bad day, Maisey?
Kötü bir gün müydü Maisey?
I'm sorry you had a bad day at school.
Okulda kötü bir gün geçirdiğin için üzgünüm.
Even now, if I have a bad day, I can't even talk to my own brother about it, because maybe you had a bad day, and you're short.
Şimdi bile kötü bir gün geçirsem, öz kardeşime bundan bahsedemiyorum çünkü belki sen de kötü bir gün geçirmişsindir ve sen kısasın.
You had a bad day.
Kötü bir gün geçirmişsin.
- You had a bad day?
- Kötü gün diyorsun.
You've just had a bad day, that's all.
Sadece kötü bir gün geçirdin, hepsi bu.
I know you've had a bad day, and you feel very bitter.
Kötü bir gün geçirdiğinizi ve acılı olduğunuzu biliyorum.
You've had a bad break, but if you know anything more about your uncle than you've already told us, let's have it!
Eğer dayınız hakkında daha fazla şey biliyorsanız, lütfen anlatın.
You've had a bad day?
Günün kötü geçti demek!
I think... You've had a bad day
Sanırım...
You've had a bad day. You're cranky.
Kötü bir gün geçirdin.
- You've had a bad day?
- Kötü bir gün mü?
What are you gonna tell me, she had a bad-hair day?
Sorun neymiş? Saçlarını mı tarayamamış?
Have you ever had a really bad day?
Hiç gerçekten kötü bir gün geçirdiğin oldu mu?
You just had a bad day.
Kötü bir gündü deriz.
- You've had a bad day.
- Sanırım kötü bir gün geçirdin.
So you've obviously had a bad day... the kind that makes you feel like everybody's out for their pound of flesh.
Görünüşe bakılırsa keyfin yerinde değil. Kötü bir gün geçirdin sanırım.
I'm not something for you to just fall on whenever you've had a bad day.
Senin metrisin değilim. Kötü bir gün geçirdiğinde gelip saldırabileceğin biri değilim.
You've had a bad day.
Kötü bir gün geçirdiniz.
- l'm sorry you had such a bad day, Jo. Serves me right.
Kötü bir gün geçirdiğin için üzüldüm, Jo.
"You think you've had a bad day?" She said.
"Sen kötü bir gün geçirdiğini mi sanıyorsun?" dedi annem.
I know you've had a bad day in court before.
Mahkemede kötü günün olmuştur.
You've had a bad day.
Kötü bir gün geçirdin.
YOU JUST HAD A BAD DAY.
- Kötü bir gün geçirdin.
I'm sorry you had such a bad day.
Ben üzgünüm, çok kötü bir gün geçirmiştin.
But you had a good or a bad day, music will be there for you and that is very important.
Bazı şeyler iyi, bazıları kötü. Ama günün iyi de geçse, kötü de geçse, müzik hep elinin altında. Ve bu çok önemliydi benim için.
You've had a bad day.
- Kötü bir gün geçirdin.
And then that Britney Aguilera song came on - the one about you're beautiful even if you're ugly and gay - and I thought, who's gonna play me this shitty music or take me out dancing when I've had a bad day?
Ve o zaman Britney Aguilera şarkısı çaldığında - "the one about you're beautiful even if you're ugly and gay" - ve bende kim bu kahrolası şarkı çalınca benimle dans edecek o zaman benim için çok kötü bir gün olmicakmı?
As far as I can tell, she had a bad day and you're going to jail.
Söyleyebileceğim kadarıyla, o kötü bir gün geçiriyordu ve sen hapse gireceksin.
Okay, you've had a pretty bad day, I'll give you that.
Tamam, kötü gün bir gün geçirdin, doğruya doğru.
That isn't just because you've had a bad day, right?
Sadece kötü bir gün geçirdiğin için değil, değil mi?
Remember what you used to tell me when i had a bad day or i didn't do well?
Eskiden kötü bir gün geçirdiğimde veya işimi iyi yapamadığımda bana ne derdin?
You must've had a bad day.
Kötü bir gün geçirmiş gibisiniz.
Oliver, I think that what your dad is trying to say is that he understands that you've had a bad day.
Bence babanın sana söylemek istediği şey senin ne kadar kötü bir gün geçirdiğini anlıyor.
Everything that she said, trust me it's gonna last until she's had a bad day. She's gonna go back to the bottle or the pills, whatever she can get her hands on. But you did get one thing right, Jackie you were a terrible mother.
İnanın bana, söylediği herşey kötü bir gün geçirinceye kadar devam edecek ondan sonra O yine içkisine geri dönecek ya da haplarına, anlayın işte eline ne geçerse Ama bir tek şeyi doğru söyledin, Jackie berbat bir anneydin kötününde kötüsü
You look like you've had a bad day.
Kötü bir gün geçirmiş gibisin.
Never had a bad day before, never have a bad day again, unless you incarcerate him.
Hayatında hiç kötü bir gün geçirmemiş ve eğer hapsedilmezse, hiç geçirmeyecek de.
You've had a bad day today.
Kötü bir gün geçirdin.