English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You know that's not true

You know that's not true tradutor Turco

373 parallel translation
- You know that's not true.
- Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
I know who told you that. It's not true.
Bunu sana kimin söylediğini biliyorum, ama doğru değil.
I'm glad to hear you say that, even though I know it's not true.
Doğru olmasa bile, böyle düşünmene çok sevindim.
You know, it isn't true that it's better to be a have than a have-not.
Biliyorsun, varlıklı olmanın varlıklı olmamaktan daha iyi olduğu doğru değil.
Sarah Jane, you know that's not true!
Sarah Jane, bunlar doğru değil biliyorsun!
That's not true and you know it.
Bu doğru değil, ve sen de bunu biliyorsun.
You know that's not true.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You know that's not true.
Sizin olmadığını ikimizde biliyoruz.
You know that ´ s not true.
Doğru olmadığını biliyorsunuz.
Yeah, right. But it's not true, because, I, I don't need all that power, you know.
Evet doğru bu, ama şu var, o kadar gücü istemem ben.
You know that's not true.
Gerçek degiI biIiyorsun.
- You know that's not true.
- Bunun doğru olmadığını biliyorsunuz.
You know that's not true.
- Ama, öyle. Doğru olmadığını biliyorsun.
It's not true, you know that.
Bu doğru değil, biliyorsun.
Know, Master Jacques, you and people like you that a table overloaded with meat is a real cut-throat that, to be the true friends of those we invite frugality should reign throughout the repast we give and that according to the saying of one of the ancients "We must eat to live, and not live to eat."
Sizin gibiler şunu iyi öğrenmeli Jacques Usta, çok fazla yiyecekle donatılmış sofralar davetliler için tehlikelidir. Misafirlerinize onların sağlığını düşündüğünüzü göstermek için yemeklerde hafiflik ve sadelik şarttır. Eski bir atasözünde de çok güzel söylendiği gibi,
You know that's not true.
Biliyorsun bu doğru değil.
You know yourself that it's not true
Doğru olmadığını siz de biliyorsunuz.
They say that you are plotting lt's not true, you know I'm as pure as snow
Seni anlamıyorum. Komplo hazırlığında olduğun söyleniyor Georges. Bu doğru değil biliyorsun.
Well, the Hindus around Bombay say, even though I don't know if it's true or not, that if you look a tiger straight in the eye
Bombay tarafındaki hindular diyor ki, Doğru mu değil mi bilmiyorum, Gözlerin kaplana benziyormuş.
Now you know that's not true, honey, or you'd let your hair go natural.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun, tatlım. Yoksa saçlarını doğal hâline bırakırdın.
Well, that's not entirely true, as "you" know.
Bu tam da sizin düşündüğünüz gibi doğru değil.
It's not true that all men are alike, you know?
Biliyor musun, bütün erkeklerin birbirine benzediği doğru değil.
I don't know if you believe that or not, but it's true.
Buna inan ya da inanma. Bu doğru.
But that's not true, and you know it.
Ama bu doğru değil ve bunu biliyorsunuz.
- You know that's not true.
- Doğru olmadığını biliyorsun.
That's not true and you know it.
Bu doğru değil ve sen de biliyorsun.
- That's not true and you know it.
- Bu doğru değil sende biliyorsun
YOU KNOW THAT'S NOT TRUE. WHAT? THAT YOU'RE THE FIRST?
- Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
That's not true. And you know that.
Bu doğru değil, bunu sen de biliyorsun.
You know that's not true.
Belki Roman Strauss karısını öldürmedi.
You know, I hope that's not true... but if it is, and there's no law against it... my hands are tied.
- Umarım bu doğru değildir. Doğruysa da buna karşı bir yasa yok. Elim kolum bağlı.
No, you know that's not true.
Hayır, bunun doğru olmadığını biliyorsun.
- I think you know that's not true.
- Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You know that's not true.
Bu doğru değil, biliyorsun.
Well, you know that's not true.
Yani, bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You get me that panel show - or I'll tell everyone it's a fraud. - You know that's not true.
Beni Panel Show'a çıkaracaksın... yoksa herkese bunların düzmece olduğunu anlatırım.
You know that's not true.
Bu doğru değil.
You know that's not true, Tod!
- Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You know that's not true.
- Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
Lieutenant, you know that's not true.
Binbaşı, bunun doğru olmadığını biliyorsunuz.
Sarah, you know that's not true.
Sarah, bunun doğru olmadığını biliyorsun.
That's not as good as having you where people can see you so they know it's true... that even you can be broken, you cannot resist.
Herkesin görebileceği şekilde, insanların senin bile kırılabileceğinden karşı koyamayacağından şüpheler kalmayacak şekilde okuman daha iyi.
If I apply with a lot of boys from the same school, you know they'll accept the boys first! - That's not true.
Ama kurul, bu muhteşem teklifi reddederse desteğimi çekerim.
Oh, come on, Des. You know that's not true.
Yapma Des, bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You know that's not true.
Bunu doğru olmadığını biliyorsun.
You know that's not true.
Bu doğru değil. Sen de biliyorsun.
You know that's not true...
Bu doğru değil, biliyorsun.
You know that's not true, Andie.
Sen de doğru olmadığını biliyorsun, Andie.
You know that's not true. You know that's not true.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
- You know that's not true.
- "Gerçek olmadığını biliyorsun."
Archie, that's not true, and you know it.
Archie, bu doğru değil, ve sen bunu biliyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]