You know what it is tradutor Turco
4,982 parallel translation
I know you know what it is.
Ne olduğunu bildiğini biliyorum.
You know what it is?
Ne düşünüyorum biliyor musun?
That there's something really wrong with me and that you know what it is.
Gerçekten bende bir sorun olduğunu ve senin de bildiğini söyledi.
You know what it is?
Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Blam, blam, blam, blam! You know what it is, break yourself!
- Çevrilmemiş altyazı -
Well, I don't know what it is, but if you find it, I can match it.
Ne olduğunu bilmiyorum ama eğer bulursanız, onu eşleştirebilirim.
Yeah, you don't actually know what it is you're investigating.
Evet, aslında neyi araştırdığınızı siz de bilmiyorsunuz.
Is it... is it... is it because you think I'm gonna pack my bags and leave if you tell me what I already know?
Zaten bildiğim bir şeyi bana anlattığında....... valizimi toplayıp gideceğimi mi sanıyorsun?
Studying things so complex that they seem impossible to understand, you know, it is what neurologists do.
Anlaşılması zor olan karmaşık şeyler üzerinde çalışmak nörologların yaptığı şeydir.
But you know what? It sounds like this... this restaurant back home is an incredible opportunity.
Ama yine de eve dönüş, bu restoran işi onun için inanılmaz bir fırsat gibi.
If you don't know what that is, it's when you take your hand like such... and you rip it like a fish.
Sorunu anlamadıysan, ellerini böyle tutarsın. Ya da balık yakalar gibi tutarsın.
I don't know what's going on with you, but you have to figure it out, because that kid is the closest we're ever gonna get to being parents.
Neyin var bilmiyorum ama bu sorunu halletmelisin, çünkü o çocuk ebeveyn olmamızı sağlayan tek şey.
You know, what I understand is that a life of lies catches up to you, and it did for Neal.
Benim anladığım, yalanlarla dolu bir hayat, mutlaka yakana yapışır ve Neal'ın başına da bu geldi.
You don't even know what it is.
Daha ne olduğunu bile bilmiyorsun.
Do you know what day it is?
Bugün günlerden ne biliyor musun?
I don't know what it is that you're ordering him to do, but I am asking you, please, release him.
Ondan ne yapmasını istediğini bilmiyorum ama senden rica ediyorum, lütfen onu serbest bırak.
Listen, if you want, I can help you forget what day it is. You know, or your name, for that matter.
Eğer istersen sana bugünü unutturabilirim.
You wanna know what it is?
Hangisi olduğunu öğrenmek ister misin?
And do you know what the worst part of it is?
En kötüsü de ne biliyor musun?
You don't know what it is you're dealing with.
Neyle uğraştığını bilmiyorsun.
I feel very strongly that it's not enough to just live in the world as it is, to just kind of take what you're given, and you know, follow the things that adults told you to do,
Dünya'yı olduğu gibi kabullenmemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sana verilene eyvallah demek, yetişkinlerin, ailenin söylediklerine uymak yerine her zaman sorgulamalısın bence.
You know, the reason the internet works is because of the competitive marketplace of ideas, and what we need to be focusing on is getting more information about our government, more accessibility, more discussion, more debate, but instead it seems like what congress is focused on is shutting things down.
"... internetin işlevselliğinin nedeni rekabet dolu bir fikir pazarı olması. Odaklanmamız gereken şey devletimize dair daha fazla bilgi edinebilmek, daha fazla erişebilirlik ve daha fazla tartışma. Oysa meclis bir şeylere engel olmaya odaklanmış gibi gözüküyor. "
It'd be one thing if they said, "Look, we know the number of telephones we're spying on, we don't know exactly how many real people that corresponds to." but they just came back and said, "We can't give you a number at all." That's pretty--I mean, that's scary, is what it is.
"Dinlediğimiz telefon sayısını biliyoruz, ama kaç kişiye tekabül ettiğini bilemeyiz." deseler anlarım, ama yanıtlarda hiç bir zaman sayı vermiyorlar.
I know what you do for a living, so I'm going to let you handle it.
Ne iş yaptığınızı biliyorum. Bu yüzden bunlarla sizin ilgilenmenize izin vereceğim.
♪ And you know what it is, and you know what it is... ♪ Where is it? !
Nerede bu?
Look, lady, I don't know who you are or what your story is, but we need your help. We can't put Hannah's spirit back to rest if we don't have her body, and that dildo licker won't give it to us.
bakın bayan kim olduğunuzu felan bilmiyorum yada hikayenizin ne olduğun felan ama yardımınıza ihtiyacımız var eğer cesed olmassa hanna'nın ruhunu huzura kavuşturamayız ve o dildo yalayıcısı bize cesedi vermiyor.
You know, yeah, I got to go, anyw... what is it?
- Evet, belki de gitsem iyi olur.
What would make me really sad is if you're staying here for the study because I know Dr Masters put your name on it, but Dr Masters is gone.
Eğer Dr. Masters senin adını da yazdı diye çalışma yüzünden kalıyorsan çok üzülürüm. Ama Dr. Masters gitti.
Life is hard when you don't know who you are, it's harder when you don't know what you are.
Kim olduğunu bilmiyorsan hayat zordur. Ne olduğunu bilmiyorsan daha da zor.
None. This phrase, "I know what the procedure is"? I don't think it means what you think it means.
- İşte bu cümle "Prosedürün ne olduğunu biliyorum" senin düşündüğün şey anlamına gelmiyor.
No, what I know is that it's very convenient that you suddenly have a conflict the day after you tell me that my idea isn't good enough.
Hayır, bildiğim tek şey fikrimin yeterince iyi olmadığını söylemenin ertesi günü yasak olduğunu söyleme zamanının çok manidar olması.
You know what that place is like, you know what it does, and you made Jake command.
Orasının nasıl bir yer olduğunu biliyorsun, ne yaptığını biliyorsun, ve Jake'i kumandan yaptın.
You just don't know what it is.
Sadece ne olduğunu bilmiyorsun.
And you know what the worst part about it is?
En kötüsü de ne biliyor musun?
You know the thing about Rape, It's if you really wanna know what Rape is...
Şu tecavüz konusu, gerçekten tecavüzün ne olduğunu öğrenmek istiyor musun?
I don't know what it is that you think you know, sir...
Düşündüğünüz şeyin ne olduğunu anlamıyorum, efendim...
What I wanna know really is like... how you feel. What does it feel like.
Benim asıl bilmek istediğim ne hissettiğin olurdu.
But the point is, I trashed my place, told my landlord to suck it, because I'm not gonna need my apartment anymore, and you know what?
Evimin altını üstüne getirdim. Ev sahibine laf çaktım. Çünkü artık orada kalmayacağım.
One of you is gonna tell me what it is I want to know.
- Kontrol. İçinizden birisi bana bilmek istediklerimi söyleyecek.
Hey, you know what? It's hard being me, too.
Ben olmak da zor bir iş.
And you know, for what it's worth, that is a really nice cute top, that you're wearing there.
Ayrıca elbisenin de çok hoş olduğunu belirtmek isterim.
You don't know what day it is.
Hangi dünde olduğunu bilmiyorsun.
You don't know what time it is.
Saatin kaç olduğunu ve ondan sonra kendini öldürmeye çalışırsın.
I'd like to know what it is you've been through.
Başından geçenlerin ne olduğunu bilmek istiyorum.
Look, I know this is not what you are used to, but you will get used to it.
Bak, buna alışık olmadığının farkındayım ancak alışacaksın.
But, Mark, it's time for Gracie to bear fruit, so what I need to know is are you ready to stand by her as her husband?
Ancak Mark, artık Gracie'nin meyve verme zamanı geldi ve onun kocası olmaya hazır olup olmadığını bilmem gerekiyor.
You know, it is what it is.
Olan oldu artık.
What is it you wish to know?
Bilmek istediğiniz nedir?
What I mean to say is, it does my heart good to know that you're out there.
Demek istediğim şu, dışarıda senin gibi insanların olduğunu bilmek çok güzel.
I just wanted to know what is it that you eat everyday that has made you blind to such lies.
Benim bilmek istediğim tek şey senin gerçekte her gün ne yediğin ve beynin bu denli yalan dolanla dolu.
Mercia is a neighbor of mine, as it is of yours, so you know very well what is happening there.
Mercia benim olduğu gibi senin de komşun bu sebeple krallığın ne halde olduğunu sen de çok iyi biliyorsun.