You made sure of that tradutor Turco
85 parallel translation
You made sure of that.
Bundan emin olabilirsin.
You made sure of that, didn't you?
Sayende, değil mi?
Yeah, you made sure of that.
- Şimdi bundan emin oldu.
- Your oath means nothing, you made sure of that.
- Yemininin anlamı yok. Bunu kendin gösterdin.
I stayed, and you made sure of that, and some things changed.
Buna sen sebep oldun.
You made sure of that, didn't you, Walker?
Bundan emin oldun, değil mi, Walker?
You made sure of that.
- Bunu kendin sağladın.
You made sure of that.
Bunu sen yaptın.
You made sure of that.
Bunu net bir şekilde anlattın.
You made sure of that.
- Sen de bunu sağladın.
You made sure of that.
Senin yüzünden.
You made sure of that many years ago, stefan.
Bunu yıllar önce kanıtladın, Stefan.
You made sure of that, didn't you?
Gerekeni yaptın değil mi?
You made sure of that.
- İşi senin yaptığın kesin!
You made sure of that.
Buna siz sebep oldunuz.
You made sure of that.
- Buna emin olabilirsin.
You made sure of that when you divorced.
Boşandığında bundan iyi emin oldun.
- You made sure of that, didn't you?
Zaman gerekiyor. Emin oldun artık herhalde.
You made sure of that.
Bundan emindin.
You made sure of that.
Bundan emin ol.
You made sure of that.
Bunun için elinden geleni yapmıştın.
- Of course, you made sure that he saw you.
- Tabii ki, kendini de adama gösterdin.
Yeah, you qualified, but you sure made a clunker out of that car.
Evet, geçtin, ama arabayı hurdaya çıkardın.
I'm sure that before any attempt is made to get rid of it, you've got to find out who it is.
Bir hamle yapmadan önce, onun kim olduğunu bulman gerekiyor.
Ask me, I think you already made sure of that.
Bana sorarsan bunu garantiledin.
She made sure of that itself... you. Carrington.
Bayan Carrington, görmemi istemedi.
But Lizzy, I am sure that when you first read that letter, you could not have made so light of it as you do now.
Fakat Lizzy, mektubu ilk okuduğunda bu konuyu şuanki gibi hafife almadığına eminim.
You and your politics have made sure of that.
Senin ve siyasetin yüzünden.
- When we said in our surveys who are you going to vote for, sure enough it was the inner directeds that said they were going to vote for Thatcher and for Reagan. And they made the difference in those elections. because of their voting for Thatcher and Reagan..
O seçimlerdeki farkı da onlar yarattı.
Before we go on, we need to make sure that we're spiritually clean, so, I've made a list of sins that you all need to be forgiven for.
Başlamadan önce, herkesin ruhen temiz olduğundan emin olmalıyız, bu yüzden hepinizin affedilmesi gereken günahlarını listeledim.
He has to work twice as hard as he ever did, and I'm still not sure that he's actually made a dime yet. However, he does see to be having the time of his life, so what can you do?
Henüz para kazanabildi mi bilmiyorum ama hayatının en güzel günlerini yaşıyor gibi görünüyor.
When I made that promise, I sure didn't think that you'd be one of them.
Senin de öyle olduğunu bilmiyordum.
She's already in all this madness. You yourself made sure of that.
Şimdiden girdi bile, bunu sen kendin yaptın.
Better you make sure that none of us escape and we count to the world what you have made here.
Hiç birimizin kaçmamasından emin olsan iyi edersin yoksa burda yaptıklarını herkese anlatırız.
I hear a peep out of you, I'll make sure the committee reviews every business deal LuthorCorp has made in the last 20 years. You'll be lucky to keep that fancy shirt on your back.
Seni öyle bir incelemeye tabi tutarım ki, komitenin, LuthorCorp'un geçtiğimiz....... yirmi yıl içinde yaptığı tüm iş anlaşmalarını incelemesini sağlarım ve üzerindeki o havalı gömleğin kalırsa, dua edersin.
You're not made of iron, that's for damn sure.
Demir gibi degilsin, o kesin.
If you didn't trust me back when you got caught at that brothel, those women would've made sure the thought of procreating never again entered your mind.
Eğer genelevde yakalandığında bana güvenmeseydin o kadınlar yaratıcılığın bir daha asla kafana girmeyeceğinden emin olurlardı.
And he made sure that you'll be taken care of for as long as you need.
Ve senin nekadar sürerse sürsün iyi bakılacağından emin olmak istiyordu.
You would have made sure of that, wouldn't you?
Bundan emin oldun, değil mi?
Well, maybe, as the senior fellow, you could have made sure that my doors were closed so that I could be concentrating on the cat instead of looking for the cat.
Peki, belki de kıdemli bir meslektaşım olarak kapımın kapalı olduğundan emin olurdun böylece ben de kediyi aramak yerine kediye odaklanabilirdim.
I mean, are you sure that you're ready to have all of your intimate details made into the banner headline?
Yani tüm detayları ile hayatının baş sayfaya çıkmasını istediğine emin misin?
You made sure the Communists weren't playing tricks, that they didn't give only crumbs of power.
Komünistlerin hile yapmadığından iktidarı tamamen bıraktıklarından emin oldun.
You've made sure of that.
Bundan emin olmanız gerek.
And I want you to know, this decision has been made less difficult to me by the sure knowledge that my brother, with his long training in the public affairs of this country, and with his fine qualities, will be able to take my place forthwith without interruption or injury to the life and progress of the Empire.
Bilmenizi isterim ki bu kararı vermemi kolaylaştıran kardeşimin üstün yetenekleri ve bu ülkeye hizmet için aldığı eğitimler İmparatorluğun gelişiminin kesintisiz ve sorunsuz sürmesini sağlayacak olmasıdır.
Ah, Mr. Risley, you know, I'm sure, that the King has made a secret treaty with the Emperor, the great champion of Catholicism!
Bay Risley, eminim ki Majesteleri'nin, İmparator'la, Katolikliğin en büyük savunucusuyla, gizli bir antlaşma yaptığını biliyorsunuzdur.
And all of you made sure that he would never grow up to be a man.
Bütün bu yaptiklariniz yüzünden asla büyüyüp koca bir adam olamayacak.
Well, you made damn sure of that, didn't you, sweetheart?
Sayende öyle oldu, değil mi, hayatım?
Karen made sure of that, and - - and you, too, and I just thought, maybe after you move,
Karen için öyleydi, ve senin için de öyle. Ben de, sen taşındıktan sonra burayı yeniden açarım diye düşündüm.
Kind of proves that you made sure Paxton was at a game where he was murdered.
Sanki, Paxton'ın öldürüldüğü oyunda olduğunu garantiye almışsın kanıtlıyor gibi.
We want to make sure that over the next few days you have a chance to connect with the people who have made Sterisyn Morlanta the crown jewel in the Candent group of companies.
Önümüzdeki birkaç gün içinde Sterisyn Morlanta'yı Candent Şirketler Grubu'nun en değerli şirketi yapanlarla tanışma şansınızın olmasını istiyoruz.
Oh, you made sure of that.
Kesin öyledir.