You might want to see this tradutor Turco
89 parallel translation
Here. I thought you might want to see this.
Bunu görmek istersiniz diye düşündüm.
- Thought you might want to see this.
- Bunu görmek isteyebileceğini sandım.
Frank, Ed, you might want to see this.
Frank, Ed. Bunu görmelisiniz.
I thought you might want to see this.
Bunu görmek isteyeceğini düşündüm.
Captain, you might want to see this.
Kaptan, bunu görmek isteyebilirsiniz.
You might want to see this.
Bunu görmek isteyebilirsiniz.
You might want to see this.
Bunu izlemelisin.
I thought you might want to see this bridal magazine.
Bu gelin dergisini görmek istersin dedim.
Anyway, I thought you might want to see this.
Her neyse, bunu görmek isteyeceğini düşündüm.
You might want to see this, sir.
Bunu görmelisiniz, efendim.
If you're awake, you might want to see this.
- Bunu görmek isteyebilirsin.
I thought you might want to see this, coach.
Bunu görmek isteyeceğini düşündüm koç.
Thought you might want to see this.
Şunu görmek isteyebilirsiniz.
You might want to see this.
Bunu görmek isteyebilirisiniz.
I think you might want to see this.
Bence bunu görmek istersin.
I thought you might want to see this.
Buna bakmak isteyebileceğinizi düşündüm.
Shawn, you might want to see this.
Shawn, bunu görmen lazım.
Boss, you might want to see this.
Patron, buna bir bak istersen.
You might want to see this.
- Bunu görmek isteyebilirsiniz.
Dr. Krieger, you might want to see this.
Doktor Krieger. Bunu görmek isteyebilirsiniz.
Sorry to barge in, Commander, but I thought you might want to see this.
Böyle girdiğim için üzgünüm komutanım, ama bunu görmek isteyeceğinizi düşündüm.
Christian, you might want to see this.
Christian, bunu görmek isteyebilirsin.
Come on. Billy, zoe, you might want to see this.
Billy, Zoe, bunu görmek isteyebilirsiniz.
Sir, you might want to see this.
- Görmek isteyebilirsiniz efendim.
You might want to see this, sir, proof that the human race can mend its own problems.
Bunu görmek isteyebilirsiniz bayım. İnsan ırkının kendi sorunlarını düzeltebileceğinin kanıtı.
Boss, you might want to see this.
Patron, bunu görmek isteyebilirsin.
- Bel, dear, you might want to see this.
- Bel, canım, bunu görmek isteyebilirsin.
You might want to see this.
Bunu görmek isteyebilirsin.
You might want to see this, Ted- - naked pictures.
Buna baksan iyi olur, Ted. Çıplak fotoğraflar.
Guys, you might want to see this.
Bunu görseniz iyi olur.
Well, then, you might want to see this.
İyi o zaman, Bunu görmek isteyebilirsin.
You might want to see this.
Bunu görmek istiyebilirsin.
I think you might want to see this.
Sanırım bunu görmek istersin.
I don't expect you to understand the pain and suffering my family went through but I did come here thinking that this office might want to see justice finally served.
Sizden, ailemin ve benim yaşadığımız sıkıntıları anlamanızı beklemiyorum. Buraya, bu ofisin adaletin sonunda uygulandığını, görmek isteyebileceğini düşünerek geldim.
Seeing as you've come all this way, though, you might want to have a look-see at the videotapes.
Bunca yolu geldiğinize göre belki video kayıtlarına bakmak istersiniz.
I was gonna give this to you tomorrow, Dad, but you might want to see it now.
Bunu sana yarın verecektim baba ama şimdi görmek isteyebilirsin.
I think that this... extremely wonderful sales pitch that you're giving to me... about how you might be able to help my life or help me discover myself... might possibly, I don't want to offend you, but might possibly be... an intelligent ruse to see whether I'll fuck you.
Bence bu, bana anlatmakta olduğunuz şey, hayatımı nasıl... kolaylaştırabileceğiniz ya da kendimi keşfetmemde bana nasıl yardımcı... olabileceğiniz hakkında, olağanüstü güzel hazırlanmış bir pazarlama klişesi... Ve belki de, sizi suçlamak istemiyorum ama, belki de... sizinle yatıp yatmayacağımı anlamak için yapığınız entelektüelce bir taktik.
You guys might want to see this.
Beyler, bunu görmek isteyeceksiniz.
So what I'd like you to do is to fill this out, and write down any diseases you have that you might want covered, and I'll see what I can do.
Bu yüzden, şunları doldurmanızı ve karşılanmasını istediğiniz bütün hastalıklarınızı yazmanızı istiyorum, ne yapabileceğime bakacağım.
That being the case, I think you might all want to see this.
Bu durumda, bunu görmek istersiniz sanırım.
See, in your time constraints you might want to use the fire truck for this one.
Zamanının kısıtlı olduğunu düşünürsek itfaiye arabasını kullanmak isteyebilirsin.
You might want to watch and see how a real man handles this kind of thing.
Gerçek bir erkeğin bu tip durumların altından nasıl kalkacağını görmek istemiş olabilirsiniz.
thought you might want to see this
"Bunu görmek isteyeceğinizi düşündüm."
Sheriff, you might want to come see this.
Şerif, gelip bakmak isteyebilirsin.
Captain, sir, you might want to come see this.
Kaptan, gelip bunu görmek isteyebilirsiniz.
I know you're mad that I did this. And we don't have to live here, it's not definite, but... I thought you might want to see it.
Biliyorum kızacaksın burda yaşamak zorunda değiliz tabi ama bi gör
You might want to come see this.
Bunu görmek isteyebilirsiniz.
You might want to come see this.
Şunu izlemelisin.
You might not want to see this either.
Buna da bakmak istemeyebilirsiniz.
You might want to see these midterm grades- - they were posted this morning.
Vize sonuçlarımı görmek istersiniz diye düşündüm- - bu sabah açıklandı.
You guys might want to see this.
Çocuklar bunu görmek isteyebilirsiniz.