You need to stop this tradutor Turco
228 parallel translation
Jeremy, you need to stop this.
Jeremy, buna son vermen gerek.
Cartman, you need to stop this stupid little game you're playing.
Cartman, bu küçük oyunu artık bırakmalısın!
You need to stop this.
Bunu yapmayı kesmeniz gerekiyor.
You need to stop this.
Bunu bitirmen gerek.
- You need to stop this, okay?
- Lütfen dur artık.
You need to stop this.
Yeteri kadar paramız var.
You need to stop this and you need to stop it now.
Bu işi durdurmalısın, hem de hemen.
You need to stop this.
Buna bir son vermen gerek.
kitt, you need to stop this truck.
Kitt, bu kamyonu durdurman gerek.
it took a while for your meat to stop being tough, your chips to stop being greasy, the wine vinegary, for these pejorative adjectives, which at first evoke the sad fare of the soup-kitchens, to lose little by little their meaning, and for the sadness, the misery, the poverty, the need, the shame that has become inexorably attached to them - this fat become-chip, this hardness-become-meat, this bitterness-become-wine - stop hitting you, stop leaving their mark on you.
Etinin sertliğini, patatesinin yağlılığını şarabının sirkevari tadını, ilk başta aşevlerini çağrıştıran bu küçültücü sıfatların ve onlarla birlikte anımsanan üzüntü, sefalet, fukaralık, ihtiyaç utancın yavaş yavaş anlamlarını yitirmesi patates kızartmasına dönüşen yağın, ete dönüşen sert şeyin şaraba dönüşen bu sirkevariliğin seni etkilemeyi bırakması üzerindeki etkisini yitirmesi biraz zaman aldı.
Wendy, you need to stop with this jealousy thing.
Pekala, Wendy, cidden, kıskançlığı bırakmalısın.
'Cause if this is all you got, then you need to stop teaching that class...'cause it's gettin'inside your head.
Çünkü bir bunu bulduysan o dersi vermeyi bırakmalısın. Çünkü kafanın işleyişini bozmaya başlamış.
You need to stop this.
- Neyi?
Sounds like you definitely need to put a stop to this.
Evet, buna gerçekten bir son vermelisin.
I need to do this so you know that I am not trying to stop your wedding.
Düğününü durdurmaya çalışmadığımı bilmen için bunu yapmam gerekiyor.
You all might need to think this through and stop wasting my time.
İyice düşünüp, benim vaktimi harcama istersen.
you need to know the truth, because this condition is progressive and it's relentless. It will not stop.
Çünkü bu durum kötüye gidiyor, ve kaçınılmaz.Onu durduramayız, ve yapabilecek hiçbir şey yok.
First, though, I think we need to stop the Tracer demon before this whole city turns into one huge nightmare, don't you think?
İlk olarak, olsa da, ben biz Tracer iblis durdurmak gerek Bu bütün şehir bir büyük kabusa dönüşür önce, değil mi?
If your acting is successful, you'll be able to get us the information we need to stop this whole thing from happening.
Rolünü başarılı oynarsan bu eylemi engellememiz için bize gereken bilgiyi sağlarsın.
You need brains, which ought to be enough, but it isn't cause you need cash to fund whatever you're brain's working on, and to get cash out of anyone in this country you need balls, because they'll try and stop you.
Sadece beyin yeterli olmalı, ama yeterli değil çünkü beyninin üstünde çalışacağı şey için paraya ihtiyacın var ve bu ülkede para bulmak için cesur olmalısın çünkü daima seni durdurmaya çalışacaklar olacaktır
- I need for you to stop talking like this.
Bu şekilde konuşmaktan vazgeçmeni istiyorum.
I don't need you to do this. Stop!
Bunu yapmana ihtiyacım yok.
You need to stop,'cause people gotta sit on this couch.
Durman gerekli, çünkü insanlar bu kanepeye oturuyor.
No, you do not need a cease-fire to stop this hate radio broadcast.
Hayır, bu nefret dolu radyo yayınını kesmek için ateşkese ihtiyacınız yok.
Guys, you need to stop filling his head with this shit.
Kafasını bu zırvalarla doldurmayı kesin.
I'm sorry we had to stop by like this, but we really need to talk to you about something.
Habersiz geldiğimiz için özür dilerim ama sizinle konuşmamız gereken bir konu var.
Okay... I just need you to stop reading what you're reading, get up and walk out of this room.
Tamam, şimdi okuduğun şeyi bırakmanı ve ayağa kalkıp çıkmanı istiyorum.
Then you need to stop killing yourself about this.
O zaman bunun için kendini suçlamayı bırak.
You just need to press this button to start it and stop, okay?
Sadece başlamak ve bitirmek için tuşa basman gerek, tamam mı?
You need to stop this.
Kessene şunu.
There is enough time for you to tell me what I need to know to stop this insanity.
Bilmem gerekenin, bu çılgınlığı durdurmak olduğunu söylemen için yeterince zamanın var. Lütfen.
There is enough time for you to tell me what I need to know to stop this insanity, please!
Bu çılgınlığı durdurmak için bilmem gerekeni söylemen için yeterince zamanın var.
Drew, you need to tell these fast little girls to stop calling this house all hours of the day and night.
Drew, şu kızlara söyle de gece gündüz aramasınlar.
No, look, I need to tell you about this, okay? I've gotta stop living for other people.
Sana bunu söylemem gerek, tamam mı?
You really need to stop this.
Buna gerçekten bir son vermelisin.
Look, you need to stop this, right now.
Bak.
If you want to stop this attack, then you need me.
Bu saldırının nasıl gerçekleşeceğini öğrenmek ve onu durdurmak istiyorsanız, bana ihtiyacınız var.
You Need To Stop Lying To This Woman.
- Bu kadına yalan söylemeyi bırakmalısın.
If we're going to stop this thing, you need to get down to Capitol Hill now!
CINPLAN oylaması bugün! Onu durduracaksak hemen başkente gitmelisin!
You need to stop and think this through.
Artık durup iyice düşünmelisin.
That's Why you need to stop- - Will you get this?
Bu yüzden... Şunun parasını sen verir misin?
I don't like scaring my patients, but you need to stop eating ike this immediately.
Hastalarımı korkutmayı sevmem ama bu şekilde yemeyi kesmeniz lazım. Hemen.
I think that you need to stop reading between the lines... and actually talk to Clark. Before you're gonna be able to close this book on him forever.
Bence gizli anlamları bulup, çıkarmayı bırakıp, kitabın, Clark kısmını kapatabilmek için, gerçekten Clark ile konuşmalısın.
I need you to patch this leg, stop the bleeding.
Bacağımı bandajlamanı istiyorum. Kanamayı durdur.
I need you to stop and consider your mother's feelings because, although she'll never admit it, all this talk is breaking her up on the inside.
Böyle düşünmeyi bırakıp, annnenin endişelerini sonlandırmanı istiyorum. Çünkü asla kabul etmese bile, tüm bu söylediklerin kalbini gerçekten kırmakta.
If you want to be successful, you need a shop... with a window on a busy street where people can stop and look... like this.
Başarılı olmak istiyorsan, insanların geçerken bakabileceği... bir vitrini olan bir mağazaya... ihtiyacın var.
We need to know who did this to you so that we can stop it.
Durdurabilmemiz için, bunu sana kimin yaptığını öğrenmemiz gerek.
Stop it! No, I can't stop, Mom, because I need to talk to you, and I need you to talk to me about this.
Hayır, yapamam, anne, çünkü seninle konuşmam gerek ve bunu benimle konuşmana ihtiyacım var.
So if you want to stop this, y- - then you need to find something there, somethin that you really, really care about...
Eğer bundan kurtulmak istiyorsan gelecekte bir şey bulman gerek çok değer verdiğin bir şey...
You want to end this for good, you need to stop tony from killing him.
Bu işi kökünden halletmek istiyorsak Tony'yi adamı öldürmeden durdurmalıyız.
Stop talking, and just listen to me- - now, I told you I have a way out of this, but I need your help, do you understand that?
Konuşuyorum ve dinle beni, Bundan kurtulmamızın yolunu söylüyorum, fakat yardımına ihtiyacım var, beni anlıyor musun?