You owe me an explanation tradutor Turco
116 parallel translation
Don't you think you owe me an explanation?
Bana bir açıklama borçlu olduğunu düşünmüyor musun?
Don't you think you owe me an explanation?
Bana bir açıklama borçlu olduğunu düşünmüyor musun? O gece trende olanlar için mi?
You owe me an explanation.
Bana bir açıklama borçlusun.
- You owe me an explanation.
- Şimdi bana her şeyi açıklayın.
You owe me an explanation. I still don't know what this is about.
Asıl sen bana bir açıklama borçlusun.
I don't, you owe me an explanation.
Hayır, bana bir açıklama borçlusun.
Come, come, you owe me an explanation. lnvéntate something.
Hadi, her şeyin bir açıklaması var. Bir şeyleri tamir ediyor.
- You owe me an explanation.
- Bana bir açıklama borçlusun.
You owe me an explanation!
Bana bir açıklama borçlusun.
You owe me an explanation.
Bana bir açıklama borçlusunuz.
I'm in favor of exercise, but you owe me an explanation.
Egzersiz yapmayı severim ama siz de bana bir açıklama borçlusunuz.
You owe me an explanation.
Açıklama borçlusun.
You owe me an explanation.
- Bana bir açıklama borçlusun.
Sandy, I think at least you owe me an explanation.
- Sandy, en azından bir açıklama borçlu olduğunu düşünüyorum.
It's not like you owe me an explanation.
- Bana açıklama yapmak zorunda değilsin.
- It's not like you owe me an explanation.
- Bana açıklama yapmak zorunda değilsin.
You owe me an explanation.
Bir açıklama borçlusun.
I think you owe me an explanation.
Bana açıklamak zorundasın.
I think you owe me an explanation!
Bana bir açıklama yapman gerek!
Michel, you owe me an explanation...
Michel, bana bir açıklama borçlusun.
- You owe me an explanation.
- Bir açıklama borcun var.
'Cause I really think you owe me an explanation.
Çünkü gerçekten bana bir açıklama borçlu olduğunu düşünüyorum.
I think you owe me an explanation.
Bana bir açıklama yapmalısın.
You owe me an explanation, you woman.
- Bana bir açıklama borçlusun kadın! - Ne diyorsun?
I think you owe me an explanation, okay?
Sanırım bana bir açıklama borçlusun.
- No, you owe me an explanation.
- Hayır, bana bir açıklama borçlusun!
You owe me an explanation. - It's a misunderstanding.
Bana bir açıklama borcun var.
- You owe me an explanation.
Bana bir açıklama borçlusun. Hayır Eric.
I think you owe me an explanation, young lady.
Sanırım bana bir açıklama borçlusun, genç bayan.
You owe me an explanation!
Bunun hesabını vereceksiniz bana.
Well, you never do, but you owe me an explanation.
Ama bir açıklama yapmalısın. Neden benimle aynı evde kalmak istemiyorsun?
Don't you owe me an explanation?
Bana bir açıklama borçlusunuz.
Dad, you owe me an explanation...
Baba, bana bir açıklama borçlu...
Since I believe I that owe you an explanation and do not wish you to regard me as a woman seeking trivial adventures in gaming clubs, I would ask you to take tea with me at five.
Size bir açıklama borçlu olduğum ve beni kumarhanelerde saçmasapan maceralar arayan bir kadın olarak görmemeniz için, saat beşte benimle çay içmenizi rica ediyorum.
You don't owe me an explanation.
Bana açıklama yapmak zorunda değilsin.
Actually, it embarrasses me to have to tell you, Georgio... but I guess I do owe you an explanation.
Aslında, bunu sana söylemeye utanıyorum, Georgio ama sanırım sana bir açıklama borcum var.
Sure, you don't owe me an explanation.
Elbette, bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz.
You don't owe me an explanation.
Açıklamana gerek yok.
Grey, I think you owe me an explanation.
Bana bir açıklama borçlusun.
- You don't owe me an explanation.
- Bana açıklama borcun yok.
Kes, you don't owe me an explanation.
Kes, bana bir açıklama yapmak zorunda değilsin.
You don't owe me an explanation.
Açıklama yapmak zorunda değilsin.
You owe me an explanation.
Sanırım bana bir açıklama borçlusun.
Look, you've been very, very kind to me, and I owe you an explanation. It's just very hard for me to get the words out.
Bak, bana gerçekten iyi davrandın ve ben sana bir açıklama borçluyum.
I owe you an explanation. The other day, I had no time, you didn't give me time to explain.
Size bazı açıklamalar yapmak için geldim,... çünkü geçen gün vaktim olmadı, müsaade etmediniz.
You don't owe me an explanation.
Bana açıklama yapman gerekmiyor.
Actually, no, you don't owe me an explanation, that's...
- Ama ben açıklamak istiyorum.
No, we'll talk now! You still owe me an explanation for that skuzzy gyno you sent me to.
O iğrenç doktorla ilgili, bana bir açıklama borçlusun.
You still owe me an explanation!
Hala bana bir açıklama borçlusun!
Uh, you know, you don't owe me an explanation.
Bana açıklamak zorunda değilsin.
I feel like I owe you an explanation and I want you to know that nothing happened between me and your lady.
Kendimi sana bir açıklama borçlu hissediyorum. Bilmeni isterim ki dün gece aramızda hiçbir şey olmadı.