You said you loved me tradutor Turco
237 parallel translation
I was silly enough to believe you when you said you loved me.
Beni sevdiğini söylediğinde sana inanmakla aptallık etmişim.
You said you loved me at Twelve Oaks.
Melanie'yi sevmiyorsun. Twelve Oaks'da o gün, beni sevdiğini söylemiştin.
- You said you loved me.
- Beni sevdiğini söylemiştin.
You said you loved me!
Sevdiğini söyledin!
Once you said you loved me but something hidden forces you to hate me, to kill me.
Bir keresinde beni sevdiğini söylemiştin ama gizli bir şeyler benden nefret etmeni beni öldürmeni zorluyor.
Five minutes ago you said you loved me.
5 dakika önce beni sevdiğini söylüyordun. Seviyorum.
After you said you loved me.
Beni sevdiğini söylemiştin.
You said you loved me and that I should take it.
Beni sevdiğini söyledin ve benim de buna inanmamı.
You said you loved me.
Hani beni seviyordun?
- I thought you said you loved me.
- Beni sevdiğini söylediğini sanmıştım.
- You said you loved me.
- Beni sevdiğini söyledin.
You said you loved me and you knew about it long before you said that.
Beni sevdiğini söylemiştin, ve bunu söylemeden çok önce de biliyordun.
You said you loved me.
Beni sevdiğini söylemiştin.
For in my dreams you said you loved me
Çünkü rüyalarımdabeni sevdiğini söylüyorsun
For in my dreams you said you loved me
Çünkü sen banarüyamda aşık olduğunu söyledin
You said you loved me
Ve, ve sen beni
Last night you said you loved me, that we would be together the rest of our lives.
- Kâbus gibi! Dün gece beni sevdiğini, ömür boyu beraber olacağımızı söyledin.
- You said you loved me.
- Beni sevdiğini söyledin
You said you loved me.
Beni sevdiğini söyledin.
You said you loved me!
Beni sevdiğini söylemiştin!
You said you loved me, Joe.
Beni sevdiğini söylemiştin, Joe.
You said you loved me...
Beni sevdiğini söylemiştin.
You lied when you said you were shot at by the Maquis and you lied when you said you loved me.
Maquis'in sana ateş ettiğini söylediğinde yalan söylüyordun. Beni sevdiğini söylediğinde de yalan söylüyordun.
I watched you fuck that pervert for years while you said you loved me.
Sen beni sevdiğini söylerken ben, yıllarca o adamla yatmanı seyrettim.
- You said you loved me!
- Beni sevdiğini söylemiştin!
You said you loved me!
Beni sevdiğini söyledin.
Earlier today, when you... when you said you loved me...
Bugün bana... beni sevdiğini söyledin.
- When I said that... - When you said you loved me.
Beni sevdiğini söylediğin zaman.
He said that you loved me.
Beni sevdiğini söyledi.
You once said you loved me.
Bir keresinde, beni sevdiğini söylemiştin.
You see, he had said he loved me, and I had said I loved him.
Beni sevdiğini söylemişti, ben de onu sevdiğimi söylemiştim.
You loved me, you said.
Beni sevdiğini söyledin.
If you only once had said that you loved me.
Sadece bir defalığına beni sevdiğini söyleseydin.
When she said she loved me, I thought I loved her too... so I told her I loved her and that I would leave you.
Beni sevdiğini söylediğinde, ben de onu seviyorum sandım ve de onu sevdiğimi, seni terkedeceğimi söyledim.
He believed you when you said you never loved me.
Bana hiç âşık olmadığını söylediğinde sana inandı.
Might've at least said you loved me.
Hiç değilse beni sevdiğini söyleyebilirdin.
It's fine to have you tell me that you love me but I'd be much happier if you said that you loved your mother as well.
Bana beni sevdiğini söylemen çok hoş ama anneni de aynı şekilde sevdiğini söylesen daha mutlu olurdum.
When I saw how much you loved me, I came to you and said I would be yours.
Beni ne kadar sevdiğini gördüğümde sana geldim, "seninim" dedim.
You haven't said you loved me.
Bana beni sevdiğini hiç söylemedin.
I think you loved me, too. Although you never said it.
Sanırım sende beni sevdin bunu hiç söylememene rağmen.
Later that night, you phoned me, considerably drunk, and said that you were very thankful and that you still loved me.
O gece oldukça sarhoş bir şekilde beni aramıştın ve çok minnettar olduğunu ve beni hala sevdiğini söylemiştin.
Let me tell you a story... about a little fat boy that nobody loved... and all the other kids, they used to make fun of him... and they would pick on him... and they used to say that he talked funny and stuff... and he had a twin brother... and everybody said... that he didn't look anything like his twin brother... but he wanted to.
Sana kimsenin sevmediği küçük şişman çocuğun hikayesini anlatayım. Bütün çocuklar onunla dalga geçip onun komik konuştuğunu söylüyormuş. Çocuğun bir de ikizi varmış.
She said, "I know you love me, Mac. But you never loved me enough."
Bana, beni sevdiğini biliyorum, Mac ama yeteri kadar sevmedin, dedi.
And he said you never loved me.
Senin beni sevmediğini söyledi.
You just said you loved me.
Az önce beni sevdiğini söyledin.
Once you said to me - that Wednesday afternoon in the sitting room - you loved me as a friend.
Bir keresinde bana, çarşamba öğleden sonra odada otururken beni arkadaş olarak sevdiğini söylemiştin.
I wanted someone to stop me! But you said you loved playing with danger!
Ama efendim, az önce tehlikelerden korkmamanın alışkanlığınız olduğunu söylediniz..
- Was he translating for me when he said he loved you?
Seni sevdiğini söylerken çeviri mi yapıyordu?
You know when you said before that you loved me?
Biraz evvel bir şey demiştin beni sevdiğini.
But in three years... you never said you loved me until I said it to you first.
Ama üç yılda beni sevdiğini de kendiliğinden söylemedin.
That's when you first said you loved me.
İlk orda beni sevdiğini söylemiştin.