You sound just like him tradutor Turco
47 parallel translation
You sound just like him.
Bana onu hatırlattınız.
You sound just like him like Ruth.
Sen aynı Ruth gibi konuşuyorsun.
- Yeah, you sound just like him.
- Onun gibi söylüyorsun.
You sound just like him, with your missions ancient laws, medieval honor.
Onun gibi konuşuyorsun. Görevleriniz eski yasalarınız ve ortaçağdan kalma kurallarınız. Beni ilgilendirmiyor.
You sound just like him.
Onun gibi konuştu.
You sound just like him.
Tıpkı onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like him.
Aynı onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like Him.
Sesin onunkine benziyor.
You sound just like him.
Tıpkı onun gibi konuştun.
You know, Hamilton, you sound just like him.
Hamilton, tam da onun gibi konuştun.
You sound just like him!
Sen de onun gibi konuşuyorsun!
- You sound just like him too.
- Tıpkı onun gibi de konuşuyorsun.
You sound just like him.
Babam gibi konuşuyorsun.
Just... You sound just like him.
Sesiniz aynı onun gibi.
You sound just like him.
Tıpkı onun gibisin.
- You sound just like him.
Aynı onun gibi konuştun.
You sound just like him.
Aynı onun gibi konuştun.
I know it. And now you sound just like him.
Biliyorum ve şimdi sen de onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like him.
Onun gibi konuştun.
You sound just like him.
Sesiniz tıpkı onunki gibi.
You sound just like him.
Harika. Tam da onun gibi konuştun.
You sound just like him.
Tam onun gibi konuştun.
Oh, you sound just like him!
Tıpkı onun gibi konuşuyorsun.
Hello! You sound just like him.
Aynı onun gibi çıkıyor sesin.
You sound just like him.
Aynı onun gibi konuştun!
- You sound just like him.
- Aynı onun gibisin.
- You sound just like him.
Aynı onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like him.
Onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like him.
- Tıpkı onun gibi konuştun.
We owe it to ourselves to look at every angle, even if it makes us uncomfortable. - You sound just like him.
Bu bizi rahatsız etse dahi, her açıdan bakmayı kendimize borçluyuz.
I felt as if you were just like him it may sound like an excuse, but I didn't want to disappoint you that day
Onun tıpkı sana benzediğini düşündüm. Bu bir mazeret gibi gelebilir, ama o gün seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim.
- Fuck you. I sound just like him.
- Saçmalama. Aynı sesi çıkarıyorum.
I mean, they make him sound like some kind of brutal sadist, whereas, you know, I had just always thought of him as being kind of a nebbish.
Onu acımasız bir sadist gibi gösteriyorlar. İşin doğrusu, onu hep biraz zavallı bulmuşumdur. O, hep zavallı olmuştur.
And I said to him that didn't sound like a very good, uh, deal, uh, when you're a one-third partner of a project that is just, you know, bringing in bucket-loads of money and you're suddenly cut out of the deal.
Ben de ona, kulağa pek iyi gelmediğini, diyelim ki anlaşma yapıldı, projenin üç ortağından biri olarak sadece, bilirsin, kovayla para getirirsen aniden anlaşmanın dışına atılırsın, dedim.
But then, it starts off small, with the way someone looks at him or... a sound and then... he just builds and builds and... then someone like you shows up.
Ama sonra birinin ona bakışından veya duyduğu seslerden bahsetmeye başladı. Sonra katlanarak devam etti. Ve sonra sen çıkageldin.
You sound just like him.
Sesin ne kadar da benziyor.
Well, maybe they'll make you sound extra-smart, just like him.
Bunlar seni daha zeki gösterebilir tıpkı onun gibi.
I wanted to sound just like him, you know?
Hep onun gibi çalmak istedim.
I always heard rumors and everybody's talking about, that they've seen it, you know, and, and when I actually looked up and saw him, he was just big and he was hairy and he made like this weird, like snorkeling kind of sound.
Hakkında söylentiler duymuştum. Herkes onu gördüğünü söylüyordu. Yukarıya bakıp onu bizzat gördüğümde kocaman ve kıllıydı.
You're starting to sound just like him.
- Aynı onun gibi konuşmaya başladın.
You still sound just like him.
Tıpkı onun gibi konuşuyorsun.