You told me not to tradutor Turco
1,401 parallel translation
You told me not to bother you.
Rahatsız etmememi söylemiştim.
You told me not to...
Bunu bana sen söylemiştin...
By the way, there's a huge ding on my passenger-side door because you told me not to park it at an angle.
Bu arada, sen açı ile park etmiyim dediğin için yolcu kapımda kocaman bir göçük var.
- You told me not to say anything.
- Bir daha konuşma demiştin.
Okay, you told me not to lie!
Pekâlâ, yalan yok diye sen söyledin.
No, you told me not to look...
Hayır, bana bakma dediniz...
Last time you told me not to worry was 500 goddamn years ago... when you were trying to tell me to get into some coffin.
En son endişe etmememi söylediğinde 500 yıl önceydi ve... beni bir tabuta girmeye ikna etmeye uğraşıyordun.
You looked me in the eye... and you told me not to give up.
Gözümün içine baktın ve bana pes etmememi söyledin.
He told you not to tell him! So, to set me and Pooja apart... dad sent you here, right?
Ben, lshwar Chandra'ya söylemiştim, Pooja asla, Aditya'yı terketmeyecek... sizi ayırmaya zorlamak için beni gönderdi!
Who told you not to tell me that?
Bundan bahsetmemeniz gerektiğini size kim söyledi?
Do not explain yourself to me, I told you not to do that.
Bana ifade verme, bunu yapmamanı söylemiştim.
I told you not to call me that.
Beni o isimle çağırma demiştim.
I told you not to call me, I'd call you.
Sana beni aramamanı söylemiştim, ben arayacaktım seni.
He told me not to give you the groceries unless you pay.
Ama abla, ödemezse siparişleri verme dedi.
You told me not to come and pick you up.
Bana gelmememi söylemiştin.
I told you not to call me sir!
Bana "Bayım" deme demedim mi!
He told me not to tell you, but you should be prepared.
Size söylemememi tembih etmişti, ama hazırlıklı olmalısınız.
I told you not to bring me mandarins!
Sana mandalina getirme dedim!
I told you not to follow me
Peşimden gelme dedim sana.
- I told you not to go against me, Jack.
Bana karşı gelmemeni söylemiştim, Jack.
I know you told me not to interrupt, but we need you.
Özür dilerim. Yarıda kesmememi söylediğinizi biliyorum, ama size aşağıda ihtiyacımız var.
To be honest with you, i'd rather be giving this to maia, but a crazy neuroscientist told me that that was not the right thing to do, so if you don't mind holding still for a minute... you saw orson bailey up close and personal.
Dürüst olmak gerekirse, bunu Maia'ya vermeyi tercih ederdim fakat çatlak bir sinir bilimci bunun yapılacak doğru hareket olmadığını söyledi bu yüzden bir dakikalığına kıpırdamadan durmanın bir mahsuru yoksa... Orson Bailey'yi çok yakından ve bizzat kendin gördün.
He told me not to tell you.
Sana söylemememi istedi.
And Edie told you not to go out with me.
Ve Edie sana benimle çıkmamanı söylemiş.
Haven't I told you? How many times have I told you not to bother me when'm at work? !
Sana kaç kez daha beni işteyken rahatsız etmemeni söyleyeceğim?
Okay, I will, but... not because you told me to, but because I'm commissioner and that's my job.
Tamam, getireceğim ama bana "getir" dedin diye değil çünkü yetkiliyim ve bu benim görevim.
I've told you not to call me- -
Sen yaralısın!
Camile, I told you not to fall in love with me
Camile, bana aşık olmamanı söyledim sana
I told you not to mess with me, Charlene.
Benimle uğraşmamanı sana söylemiştim, Charlene.
You know that he told me not to come home, right?
Onun bana eve gelme dediğini biliyorsun, değil mi?
You know that he told me not to come home, right?
Onun bana eve gelme dediğini biliyorsun, değil mi? Bunu biliyor musun?
I told you not to go around me with the Pope. But you just keep making waves, don't you?
Sana beni atlatıp Pope'a gitme dedim, ama sen hep ortalığı karıştırıyorsun.
You always told me not to walk away from something just because it's a challenge.
Sadece mücadele gerektiriyor diye hiçbir şeyden kaçma derdin.
He told me not to trust you.
Sana güvenmememi söyledi.
You know, when they told me I'd be travelling to another galaxy, visiting strange new worlds, defending humanity against unimaginable alien threats, this just is not what I pictured!
Bilirsin işte, başka bir galaksiye yolculuk edeceğimi, değişik gezegenleri ziyaret edeceğimi,... insanlığı hayal edilemez uzaylı tehditlerine karşı savunacağımı söylediklerinde böyle olacağını düşünmemiştim.
How many times have I told you not to leave the estate without telling me?
Sana kaç kere benden izin almadan malikaneden ayrılma demedim mi?
I told you not to bother me with that nonsense.
Sana o saçmalıkla beni rahatsız etme demiştim.
my father told me he agreed to let you have the rug, but as it was a gift from me to my late mother, it was not his to give. now... your face.
Babam halının sizde kalmasına izin verdiğini söyledi ama o benim rahmetli anneme bir hediyem olduğu için, size verme hakkına sahip değil.
And don't give me that "God told me to"...'cause right now, he's not telling you anything, is he?
"Tanrı öyle diyor," demeye de kalkma. Çünkü şu anda sana hiçbir şey demiyor.
I thought I told you not to lump me in with those you've fought before.
Sana beni daha önce kapıştıklarınla karıştırmamanı söylediğimi sanıyorum.
You told me yourself not to trust anybody.
Hiç kimseye güvenilmeyeceğini bana sen söyledin.
I'm sorry we didn't call you right away, but he told me not to tell you until it was over.
Hemen arayamadığımız için üzgünüm, fakat baban cenaze kalkıncaya kadar aramamamı istemişti.
I told you not to call me unless the world was going to end.
Dünyanın sonu gelmemişse beni aramayın demiştim.
I spoke with Calista, and she told me all you do for her, as would be in bed all day if you were not you, and I think it's fantastic what to do for her.
Dinle. Geçen gün Calista'yla konuşuyorduk. Bana onun için yaptıklarından bahsetti.
Lynnie told me to call you Sherry, not Mommy.
Lynnie, sana Sherry dememi söyledi. Anne demeyecekmişim.
- They've told me not to tell you.
- Sana söylememem gerekiyor.
No, they told me not to talk to you.
Hayır, bana konuşmamam söylendi.
How many times have I told you not to interrupt me while I'm talking to customers, nimnuts?
Kapat çeneni. Sana kaç defa dedim müşterilerle konuşurken araya girme diye, gerzek?
He told me not to tell you.
- Sana anlatmamamı söyledi.
Dr. Fane told me he wanted you to leave, but you would not. I didn't want to leave you.
Doktor Fane, buradan gitmeni istediğini ama senin buna yanaşmayacağını söyledi.
You should've told me not to throw the Asians out in the first place.
Asyalıları sınır dışı etmememi baştan söylemeliydin.