You want to talk to me tradutor Turco
1,960 parallel translation
Yeah, this conversation's over, unless you want to talk to me, but I cannot promise that I would listen, Detective.
Sizi dinleyeceğime de söz veremem detektif. Siz kimsiniz?
So what did you want to talk to me about?
Benimle ne konuşmak istiyordun?
If you want to talk to me, call Priest. OK?
Benimle konuşmak istersen Rahip'i ara, tamam mı?
What did you want to talk to me about?
Benimle ne hakkında konuşmak istiyordun?
You want to talk to me because Trevor and I were friends, right?
Trevor ve ben arkadaş olduğumuz için benimle konuşmak istedin, değil mi?
If you want to talk to me, you can call my secretary
Benimle konuşmak istiyorsan sekreterimi arayabilirsin.
You want to talk to me about mistakes?
Hatalardan mı bahsetmek istiyorsun?
Hey. What did you want to talk to me about?
Selam, benimle ne hakkında konuşmak istedin?
If you want to talk to me, don't play games.
Benimle konuşmak istiyorsan oyun oynama.
Hey, did one of you guys want to sit up front with me so i have someone to talk to?
İçinizden biri önde, yanımda oturmak ister mi böylece konuşabileceğim birisi olur?
You didn't talk to me about what your DNA was doing in the victim's car, unless you want to deny sleeping with him.
Bana, maktülün arabasında DNA örneğinizin ne aradığını anlatmamıştınız ama? Onunla yattığınızı inkâr etmeyecekseniz elbette.
Do you want me to talk to her, chief?
Onunla konuşmamı istermisin şef?
And since this is your case... You want me To talk detective andrews out of his dress?
Benden dedektif Andrews'a, elbiselerini çıkar dememi mi istiyorsun?
Look, if you don't want to talk to me abt our victim's last meal, that's fine.
Bak, kurbanların son yemekleri hakkında benimle konuşmak istemiyorsan sorun değil.
You want me to talk to him?
Onla konuşmamı istiyorsun?
I imagine in a few hours you're going to want to talk to me again.
İnanıyorum ki bir kaç saat içinde benimle tekrar konuşmak isteyeceksiniz.
So, I think I finally figured out Why you never want to talk to me.
Tracy Ullman etnik favorilerini canlandırıyor.
When you act like you don't want to talk to me, it just makes me want to talk to you even more.
Benimle konuşmak istemiyormuş gibi davrandığında seninle daha çok konuşmak istiyorum.
You want me to talk to papa?
Babandan bahsedelim mi?
but if you want to buy anything, you just talk to the bottom bitch, and then the bottom bitch talks to me.
Ama eğer bir şey almak isterseniz, başorospu ile konuşun, o da benimle konuşur.
And i will go talk to vaughn if you want me to.
Eğer istersen Vaughn'la konuşabilirim.
Come on, let me in, I just want to talk to you.
- Hadi, içeri girmeme izin verin, sadece sizinle konuşmak istiyorum.
Therefore we have to sleep tonight and they can talk unhurriedly to each other tomorrow.... I don't want to hurt you, you know, but it was a really shock for me.
bu seylerin üzerine yatmamiz lazim, yarin sakin bir sekilde konusalim, degilmi... sana aci cektirmek istemezdim, biliyormusun, bu bizim icin bir soktu.
You want me to talk to Conrad for you?
Senin adına Conrad ile konuşmamı ister misin?
You don't want to talk to me about it, that's fine.
Bunun hakkında konuşmak istemiyorsan, sorun değil.
You still don't want to talk to me?
E-postayla fikir sorabileceksin. Bir şeyler sipariş edebileceksin.
You want to talk about me?
Benim hakkımda mı konuşmak istiyorsun?
You want me to talk to the bees?
Arılarla konuşmamı mı istiyorsunuz?
Do you want to talk, or do you want me to save your life?
Hayatını kurtarmak yerine çene çalmayı mı istersin?
I want you to go out there and talk me down a little.
Oraya gidip beni biraz aşağılamanı istiyorum.
You want me to talk to her?
Onunla konuşmamı ister misin?
Mrs Noh, I think I understand why you didn't want to talk to me about our wedding.
Bayan Noh, sanırım neden benimle düğünümüz hakkında... -... konuşmak istemediğinizi anlıyorum.
Now, I want you all to lay some business talk on me.
Şimdi, hepinizden bana biraz iş konuşması yapmanızı istiyorum.
Do you want me to talk to him, or- - no, no, no.
- Onunla konuşmamı ister misiniz, ya da...
- Talk to me for a second, will you? - What do you want?
- Benimle konuşmayacak mısın?
You know, you can talk to me if you want to.
Benimle istediğin zaman konuşabileceğini biliyorsun.
Do you want me to talk?
Benim konuşmamı ister misin?
I want to talk to you. Please help me.
Lütfen bana yardım edin
Do you want me to go talk to the bus driver maybe?
Gidip otobüs şoförüyle konuşmamı ister misin?
Remember my phone number. Call me if you want to talk.
Beni ararsınız
Now let me finish my job and then we can talk about whatever it is you want to talk about.
Bırak bitireyim sonra her ne konuşmak istiyorsan konuşuruz.
I'll talk to Jim if you want me to, but he's just gonna tell you the same thing... all non-essential crew get pulled during a storm like this.
Eğer istersen Jim'le konuşurum ama o da sana aynı şeyi söyleyecek. Kalması zorunlu olmayan tüm personel böyle bir fırtınada tahliye edilir.
But I want you to know, if you ever talk to my client again without me present, I'll have your folks back in a boat to Honduras faster than you can say Tegucigalpa. You got that?
Ama şunu bilmenizi istiyorum bir daha yanında ben olmadan müvekkilimle konuşursanız akrabalarınızı bir gemiye doldurur ve Tegucigalpa demenizden bile çabuk Honduras'a geri yollarım.
I know you don't want anything to do with me, - but we need to talk.
Biliyorum benimle herhangi bir şey yapmak istemiyorsun ama konuşmamız gerek.
You want me to talk, spill my guts?
Düşmemi mi istiyorsun?
You want to talk on the phone while driving instead of me gobbling you off?
Araba sürerken telefonla mı konuşmak istiyorsun?
You want me to talk dirty so you can get yourself off?
Seni konuşarak azdırmamı mı istiyorsun?
Want me to hang up so you can talk to the machine?
Telesekretere konuşmak istersen telefonu kapatabilirim.
Hey, what did you want to talk with me about?
Sen benimle ne hakkında konuşacaktın ki?
Look, I know you want me to do it for awhile, but we finally talk about it as a family and that's the decision we have reach.
Uzun zamandır bunu beklediğinizi biliyorum. Nihayet ailece görüşüp bu karara vardık.
You want me to come back and talk to you?
Geri dönüp seninle konuşmamı mı istiyorsun?