You were just doing your job tradutor Turco
46 parallel translation
You were just doing your job.
Sadece işini yapıyordun.
- You were just doing your job.
- Sen işini yapıyordun.
You were just doing your job.
Sadece işinizi yapıyordunuz.
You were just doing your job, okay?
Sen sadece işini yapıyordun, tamam mı?
I hope you know I understand you were just doing your job.
Umarım sadece işini yaptığını anladığımı biliyorsundur.
You think you were just doing your job, but it wasn't.
Sen işini yaptığını düşünüyordun ama sadece o kadar değildi.
I know you were just doing your job.
- İşinizi yaptığınızı biliyorum.
Weren't you the gal who tried to ask me some questions, and you were just doing your job, and I was rude?
Siz bana soru sormaya çalışan ve sadece işinizi yaparken kaba davrandığım anketör değil misiniz?
Right, you were just doing your job.
Doğru, sen sadece işini yapıyordun!
He had threatened my family, my friends, and you were just doing your job- - I get that, but...
Ailemi, arkadaşlarımı tehdit etti ve sen sadece işini yapıyordun.
No, you were just doing your job.
Hayır, sen sadece işini yapıyordun.
Nevertheless, you were just doing your job, and Godfrey should have understood that.
- Yine de siz işinizi yapıyordunuz. Profesör Godfrey'nin anlaması gerekirdi.
You were just doing your job.
Siz sadece işinizi yapıyordunuz.
You were just doing your job.
Görevini yapıyordun sadece.
You were just doing your job, I guess.
Sadece işini yapıyordun sanırım.
Officer? You said you were just doing your job.
Memur Bey, görevinizi yaptığınızı söylememiş miydiniz?
Oh, you were, you were just doing your job.
Ah, sadece, Sadece işini yapıyordun.
When Henry died, you were just doing your job.
Henry öldüğünde, görevini yerine getirdin.
Okay, I know you were just doing your job, and I know that I can sound condescending sometimes, but I actually really look up to you and...
İşini yaptığını biliyorum ve arada kibirli davranabildiğimin de farkındayım ama gerçekten sana saygı duyuyorum- -
You were just doing your job.
Sen sadece işini yapıyordun.
- You were just doing your job.
- Sadece işini yapıyordun.
I'm fine. You were just doing your job, you know.
Sen sadece işini yapıyordun.
You were just doing your job.
İşinizi yapıyodunuz sadece.
You were just doing your job...
Sen sadece işini yapıyordun.
- Naw, I know, I know. You were just doing your job, right?
- Evet, tabii, sadece işini yapıyordun.
And don't tell me you were just doing your job, because I know you weren't.
Bana sadece işini yaptığını söyleme. Çünkü doğru olmadığını biliyorum.
Never heard your name on the radio, which means you weren't cowboying, you were just doing your job, like you were trained.
Adını hiç telsizde duymadım ve bu, kovboyluk yapmadığın tıpkı eğitildiğin gibi işini yaptığını gösterir.
You were just doing your job, and maybe in the midst of it, you realized that... You can really feel again after a long time of being too scared to do that.
Sadece, işini yapıyordun ve belki bu işin ortasında, uzun zaman sonra çok korktuğunu hissettin.
- You were just doing your job.
- Teşekkür ederim.
You just didn't give a shit anymore, dragging'your feet everywhere, telling everybody you were doing my job, that you were running the show, that without you, I was nothing.
.. artık umurunda bile değildi. Ayaklarını sürümeye başlamıştın. Herkese benim işimi..
- No, you were just... You were out doing your job.
- Hayır sen sadece işini yapıyordun.
Could you just swallow your stupid pride and keep the job, keep writing, keep doing what you were put on this planet to do?
Aptalca gururunu bir kenara bırakıp işi elinde tutamaz mısın? Yazmaya devam eder, bu gezegene yapmaya geldiğin şeyi yaparsın.
Well, you're doing a good job of that on your own - just by how you fucking look. - I thought you were a baseball pitcher.
Bence sadece şu görünüşünle bile bunu tek başına yapıyorsun.
You were just doing your job.
Hissetmeyin.
'And you were doing your job really well.''l was just saying that I've a problem with good people.'
Ve işini de fevkalade yapıyorsun. Benim tek söylediğim benim sorunum iyi insanlarla.