English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / Youjust

Youjust tradutor Turco

36 parallel translation
" How can youjust leave me standing?
" Beni nasıl böyle bırakıp gidersin?
Youjust can't think of anything good to do.
Sadece yapabilecek güzel bir şey düşünemiyorsun.
- Youjust have to care about children.
- Çocuklar için ihtimam göstermen yeterli.
Youjust got a gift, I guess.
Bu sana bahşedilmiş bir hediye, sanırım.
What did youjust say?
- Az önce ne dediniz?
Youjust made your first ticker.
İlk saatli bombanı hallettin.
Youjust fix it up, Herbert.
Toparlan biraz, Herbert.
Youjust keep dancing around him, okay?
Etrafında dans etmeye devam et, tamam?
Sometimes youjust can't help doing something special, though.
Yine de, arada sırada özel bir şey yapmadan duramazsınız.
Youjust aim and shoot, that's all.
Hedefle ve ateş et. O kadar.
Youjust have to decide to do it.
Sadece yapmayı istemelisin.
You know I had to speak up for youjust now
Bu şekilde çok kredi kartı kaybediyorum.
- Did youjust get a 142 exchange?
- 142 li numara mı aldınız?
You know, when youjust can't face the world?
Bilirsin, sadece insanlarla yüzleşemeyecek bir durumda olduğunda?
And wave them like youjust don't care
.. ve umarsız bir şekilde sallamaya başla.
Would youjust...?
- Acaba...
Youjust weren't listening.
Sadece sen dinlemiyordun.
You know, why don't youjust worry about your guy in the box?
Sen niye tabuttaki adamın hakkında endişelenmiyorsun?
You would be in the beam of the pulsar. So, every rotation, the beam would flash past you... and you would see this incredibly bright beacon... like a lighthouse really close to youjust flashing in yourface.
Pulsar her dönüşünde aniden parlayan bir ışık size ulaşacak ve siz onu inanılmaz parlak bir işaret olarak göreceksiniz.
Will youjust be another'One'... or a'Zero'of hope?
Umudun bir diğer "Sıfırı" mı... yoksa "Bir" imi olacaksın?
Yeah, could youjust bring him down for me?
Harika. Evet, kuşu benim için indirebilir misin?
You... Youjust drew the short straw.
Sen... kısa çöpü çektin.
Why don't youjust tell us if we're goingthe right way? You're goingthe right way.
Neden bize doğru yolda olup olmadığımızı söylemiyorsun?
Lindsey : Well, sometimes youjust don't know about people.
Bazen insanlar hakkında fikir yürütmek mümkün olmuyor.
Nothing. Youjust die.
Hiçbir şey, sadece ölürsünüz.
Nothing. Youjust die.
Hiçbir şey, sadece ölürlerdi.
is this urgent, or are youjust here for my seafood?
İşin acil mi yoksa deniz mahsülleri için mi buradasın?
So you sort it outall you want,'cause when you're done, I'm gonna be right here... showing youjust how different things are gonna bethis time around.
Yani bu sorunu çözmek için istediğin kadar zaman ayır çünkü bittiğinde bu sefer her şeyin ne kadar farklı olacağını göstermek için burada olacağım.
Orlando, I need you, and youjust sitting there!
Orlando, sana ihtiyacım var ve sen orada oturuyorsun!
Youjust missed him, Alison.
Az önce çıktı, Alison.
Will youjust get your stupid face out of here!
O aptal suratını çek git buradan!
I told youjust one drop.
Sana sadece bir damla dedim.
You look like youjust sawan alien!
Uzaylı görmüş gibi görünüyorsun.
Youjust scroll over, you do the finger thing.
Sayfayı geç göreceksin.
Will youjust listen to the kid? - Don't worry.
Çocuğun dediğini dinler misin?
I love youjust like you are.
Asla benim için değil. Seni, sen olduğun için seviyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]