English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Z ] / Zs

Zs tradutor Turco

7,777 parallel translation
You are a smart girl, Jupiter.
Sen zeki bir kızsın, Jupiter.
So you're a thief.
Demek hırsızsınız.
What a good girl you are.
Ne kadar iyi bir kızsın.
Why are you so cruel?
Neden bu kadar acımasızsın?
We thought you were alone!
Yalnızsın sanıyorduk! - Yalnızdım!
You're the girl who doesn't call anybody back.
Sen kimseyi geri aramayan bir kızsın.
Because we had to whisper downstairs and everybody assumed there would be titties because you are the girl and I'm the guy and usually the girl takes her titties out and the guy usually touches them.
Çünkü aşağıya inmeliydik ve herkes memelerin olacağını varsayıyordu çünkü sen bir kızsın ben bir erkeğim ve genelde kız memelerini açar ve de erkek de dokunur. Oyunun kuralı bu.
Well, at least you lucked out in the parents department.
En azından ebeveynler konusunda şanssızsın.
It's not.
Haksızsınız.
We're here because you're an important alumnus, Robby, and a friend.
Hayır. Buradayız çünkü kötü bir ikilemdesin ve arkadaşımızsın Robby.
You're all alone, Falcon!
Yapayalnızsın, Falcon!
You're operating independently of yourself in an alternate timeline.
Alternatif bir zaman çizgisindeki kendinden tamamen bağımsızsın.
We love you!
Canımızsın sen bizim!
You're our captain, elected by these guys.
Sen bizim bu adamların seçtiği kaptanımızsın.
You're the shy girl with the clipboard and the guitar.
Sen not panosu ve gitarı olan utangaç kızsın.
You're a superstar And it's time to show the world.
Sen bir yıldızsın ve bunu dunyaya göstermenin zamanı geldi.
You are an interesting girl.
İlginç bir kızsın.
- And you look like such a good girl.
- Sen iyi bir kızsın, değil mi?
But you're the smart one.
Ama sen zeki bir kızsın.
You're a pretty girl.
Çok güzel bir kızsın sen.
You're a Cheerleader.
Sen Pon-pon kızsın.
You're a Cheerleader that likes to do other girl dance stuff, not cool, awesome, scary stuff at the school at night.
Sen diğer kızlarla birlikte dans etmeyi seven bir Pon-pon kızsın ve o akşam zor, harika ve korkutucu bir eylemi kaldıramazsın.
No no, you're a pretty girl Eilis.
Hayır, hayır! Çok güzel kızsın Eilis ama mantıklısın da.
- Robbed Me!
- Hırsızsın!
Good girl, huh?
- Cici kızsın demek?
You're a big girl now, and I'm not any type.
Hayır, sen büyük bir kızsın. Ben de hiçbir tipe girmiyorum.
Well, you're the girl who sold me my popcorn.
Sen bana mısır satan kızsın.
You should have gone to college, you're the brains.
- Zeki bir kızsın, üniversiteye gitmelisin.
You're smart, you'll see for yourself that something's not right.
Akıllı bir kızsın. Bir şeylerin yanlış gittiğini kendin göreceksin.
What a strange girl you are.
Ne kadar garip bir kızsın.
You're our number-one seller.
Bir numaralı satıcımızsın.
You're a thief, Gerhardt!
Sen bir hırsızsın Gerhardt!
You're a girl, right?
Sen de kızsın, değil mi?
You're hardcore, Rebecca.
- Sıkı kızsın bakıyorum Rebecca.
You know, you really are hardcore, Rebecca.
Gerçekten sıkı kızsın Rebecca.
You're so lonely.
Çok yalnızsın.
You are totally alone, Slater.
Tamamen yalnızsın, Slater.
You are totally alone.
- Tamamen yalnızsın.
Although, that wouldn't concern you, would it, Edith, our very young Jane Austen?
Seni pek ilgilendirmez aslında, Edith. Sen Jane Austen gibi kızsın.
You was the girl who called Justin Jones perverted for showing girls the birthmark on his butt.
Kızlara kıçındaki doğum lekesini gösterdi diye Justin Jones'a sapık diyen kızsın sen.
Remember, you're on your own out there.
Unutma, bu işte yalnızsın.
The two of you, you're out here alone, are you not?
İkiniz, burada yalnızsınız, değil mi?
They all love you, you're a good girl
Herkes seni seviyor.Sen iyi bir kızsın
They all love you You're a good girl
Herkes seni seviyor, sen iyi bir kızsın
You're a very silly little girl, aren't you, Holly?
Ne aptal küçük bir kızsın sen öyle Holly.
Why are you alone?
- Neden yalnızsın?
"10-45 : I'm right and you're wrong."
10-45, ben haklıyım sen haksızsın. "
And I think.. you are feeling a bit uncomfortable.
Bence... biraz rahatsızsın.
You're a lucky girl.
Şanslı bir kızsın.
- You're the girl in the book, aren't you?
Sen kitaptaki kızsın değil mi?
You're thieves!
Hırsızsınız!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]