Éclair tradutor Turco
54 parallel translation
- Ooh! - A chocolate éclair with whip cream?
Krem şantili ve çikolatalı ekler ister misin?
Not enough cream in your éclair?
Pastanda yeterince krema mı yoktu?
You see an éclair in the receptacle and you think to yourself :
Kutu içerisinde ekler görüyorsun ve kendi kendine düşünüyorsun :
Promise not to chase it with an éclair?
Arkasından pasta yok, söz mü?
Éclair.
Pasta.
And I quote : "His amaretto éclair is so sinful, it will send you scurrying to your local padre for absolution." No, thank you, Gil.
"Ekler pastası o kadar günah kokuyor ki, sizi günahlarınızın affı için pedere koşturacak."
A little flour, a little sugar, baboom - you got yourself an éclair. Give me a break.
Biraz un, biraz şeker al sana tatlı.
- Is this éclair spoken for?
- Bu ekler pastanın sahibi var mı?
This éclair has over one million calories.
Bu ekler pastada bir milyon kalori var.
The giant éclair will knock Homer off the food page... and into the obituaries.
Dev eklerim Homer'ı yemek sayfasından ölüm ilanlarına taşıyacak.
- There was an éclair in there.
- Burada bir ekler vardı.
So what, I ate an éclair out of a garbage can!
Ne var, ben de çöpteki ekleri yedim!
Like an éclair or... a day at the zoo.
Ekler pastası gibi hani, ya da hayvanat bahçesinde bir gün gibi.
Never with an éclair.
Kremalı pastanın yanında asla.
In exchange, I'll take an éclair.
Anlaşıldı. Karşılığında bir ekler isterim.
Which reminds me, grab your gun because it's éclair season.
Bu bana hep "kap silahını çünkü ekler sezonu başladı" yı hatırlatır.
Anybody have room for another éclair?
- Bir eklere daha yeriniz kaldı mı?
Herring with onions, capers, glass of red wine, chocolate éclair.
Soğanlı ton balığı, kapari, kırmızı şarap ve çikolatalı pasta.
The only one who showed up was Tuttle. I thought it was an éclair party.
Kelimeler arasında çok bekliyor.
Well, I do éclair.
İyi, ekler pasta yaparım ben de.
I had an éclair inside an éclair.
Ekler arası ekler yedim.
No strawberry éclair in a test tube?
Deney tüpünde çilekli ekler yemeden mi?
I ordered an éclair not a Twinkie.
Ekler sipariş vermiştim, profiterol değil.
They gobbled it up, like a chocolate éclair.
Çikolatalı ekler yer gibi yalayıp yuttular.
Montclair St. Claire Éclair.
Montclair St. Claire Éclair.
Although, full disclosure, I couldn't find where they sold them, so that's just a chocolate éclair with lox on it.
Tam olarak nerede satıldıklarını bulamadım çikolatalı eklerin üzerinde füme balık var.
I got to stop off and get Mimi a hero sandwich and a frozen eclair.
Yolda durup Mimi için karışık sandviç ve çikolatalı frigo almam lazım.
Furthermore, a chocolate eclair costs less than a sapphire.
Üstelik çikolatalı pasta safirden daha ucuz!
Well, vive to that and an eclair for both of us!
Yaşasın! diyelim buna ve ikimize de birer pasta!
Now put down that eclair and get downstairs.
Odanda oturup otelin tatlı menüsüyle aşk yaşayacaksın.
That damn eclair?
Eklere mi?
Annie, I need you to get downtown as fast as you can to this restaurant called the'Southern Cross and get me as many caramel eclair thingies as possible.
Annie, olabildiğince hızlı bir şekilde şehir merkezine gitmeni Southern Cross restoranını bulup bana alabildiğin kadar karamelli ekler almanı rica ediyorum.
Here he goes, Mr. Lightning Dealer.
Işte, Bay Eclair dağıtım
Eclair for me, shit stick.
Bana da bir ekler, bok kafa.
Could I try your croissant, apple pie, and chocolate eclair?
Kruasan, elmalı turta ve çikolatalı eklerinden deneyebilir miyim?
One more bite of eclair each.
Birer dilim ekler daha.
There was a glowing review of your latest play in the Nord-elair.
Nord-Eclair'de son oyununla alakalı övgü dolu bir yazı vardı.
# She looked like a chocolate eclair... #
- ¶ çikolatalı pasta gibiydi... ¶
You surely don't wanna try the eclair?
Ekleri denemek istemediğine emin misin?
Eclair?
Kek?
Sorry to eclair and run, ladies, but I have an interview today, and I need to go over my talking points.
Ekler için ve kaçmam gerektiği için üzgünüm bayanlar ama bugün bir görüşmem var ve konuşmamın üzerinden geçmem lazım.
It's an L-shaped eclair!
L şeklinde pasta!
Well, I started crying because he gave me an eclair.
Ağlamaya başladım çünkü bana pasta yaptırmış.
He gave me an eclair, Ann!
Bana pasta yaptırmış, Ann!
Subtitles ECLAIR GROUP - PARIS corrected resynced ♪ ♪ by AsifAkheirESL @ teachers.org
Metopia twitter : @ birtemmuz
If I eat one more eclair this week I think I might scream.
Bu hafta bir kez daha ekler yersem, herhalde çığlık atarım.
Thanks, Eclair.
Sağ ol, ekler.
Chocolate eclair.
Çikolata eclair.
I'm like an Expired Twinkie, and the girl he loves is a fancy Chocolate Eclair.
Ben son kullanma tarihi dolan bir kekim ama onun sevdiği kız süslü, çikolatalı ekler tarzında.
Why don't you hold my chocolate eclair for me?
Benim için çikolatalı eklerimi tutmaya ne dersin?
When Yvonne and I were in Paris, and I-I thought I was pointing to an eclair on the menu.
Yvonne ve ben Paris'teyken menüdeki ekleri işaret ettiğimi zannediyordum.