Translate.vc / Espanhol → Turco / Acabó
Acabó tradutor Turco
23,102 parallel translation
Se acabó, piénsalo
Oldu bitti, kafanıza sokun
Se acabó
Artık bitti
Se acabó. Somos desgraciados
Artık bitti İkimiz de mutsuzuz
Ahora que el espectáculo acabó
Gösteri bittiğine göre
Señoritas, se acabó el juego.
Tamam hanımlar, oyun sona erdi.
Es decir, mi tío Kyle, cuando murió de sobredosis, su cuerpo acabó en el río, pero venía a mi cuarto todas las noches y me robaba todo.
Dayım Kyle aşırı dozdan ölüp cesedi nehirde bulunduktan sonra hayaleti her gece odama gelip eşyalarımı çalardı.
El período refractario se acabó.
Maskaralık zamanı bitti.
Está bien, el coche acabó con él, pero en realidad era la bomba de insulina de Derek que lo mató.
Tamam, araba onun işini bitirdi. ama O'nu gerçekten öldüren insülin pompasıydı.
Tenemos siete horas hasta que acabó el período refractario.
Reaktörün hazır olmasına yedi saatimiz var.
Esto se acabó.
Bu mesele kapandı.
¡ Se acabó... El juego!
Oyun bitti!
- Pues se acabó.
- Evet, bitti ama.
No, quiero decir, ¿ cómo acabó aquí?
Hayır, yani buraya nasıl düştün?
Se acabó, Oscar.
Bitti Oscar.
- ¡ Kurt, por favor! - Se acabó.
- Kurt, lütfen.
Sea lo que sea, sea de lo que se tratara se acabó.
- Bitti. Ne olursa olsun, neyle alakalı olursa olsun bitti.
Nuestro tiempo es... Se acabó.
Zamanımız azalıyor.
Y el último que decodifique acabó con una red de espionaje rusa, así que, ya sabes, un poco de crédito.
Son seferimde Rus casusluk şebekesini deşifre ettim, bunun biraz hatırı olsun.
Si salen de este edificio, se acabó.
Binadan çıkarlarsa her şey biter.
- Se acabó.
- Benden bu kadar.
Y esta conversación se acabó.
Bu tartışma burada bitmiştir.
Creo que se acabó tu reclusión.
Sanırım yalnız kalma zamanı.
Tuvieron un tórrido romance... que acabó en un escandaloso embarazo adolescente... en prisión.
Ateşli bir ilişkileri oldu. Neticesinde de çok genç yaşta skandal bir hamilelik. Hapishanede.
¿ Tu y yo? Se acabó.
Sen ve ben, bitti.
No puedes. ¡ Se acabó!
Edemezsin. Bitti artık!
He terminado... se acabó.
- Artık yokum. Olmaz.
Bueno, una profesora acabó conmigo tras haberle corregido un algoritmo.
Bir hocanın algoritmasını düzelttikten sonra acısını böyle çıkardı.
Ya está. Se acabó.
Buraya kadarmis, bitti artik.
Parece que lo único que se le acabó fue la munición.
ha. Adamın biten tek şeyi cephanesiymiş.
Se acabó la película.
Film gecesi bitti.
Se acabó.
Bitti.
Y ahora se acabó, para siempre, porque estoy harta de ser controlada por mi corazón roto y el príncipe Harry.
Artık tamamen bitti. Çünkü artık kırık kalbimin ve Prens Harry'nin beni kontrol etmesinden bıktım.
Ellos... se acabó, lo han visto.
Onlar... Bitti, hallettiler.
Se acabó.
Yok oldu.
Se acabó el tiempo.
Zaman doldu.
Algo para ser... desechado... cuando Barry Allen acabó conmigo.
Barry Allen'ın benimle işi bittikten sonra atabileceği bir şey.
Se acabó. Ahora el momento está sobre nosotros.
Sonunda vakit geldi.
- Lo hice, pero acabó aquí.
Öyle ama tek yaptığım buraya göndermek olmuş.
¡ Amber, Tyler, se acabó la luna de miel!
Amber, Tyler, balayı bitti, hadi.
Se acabó dejar que el destino me elija.
Kaderin seçimiyle bir işim kalmadı.
Si alguien se entera de algo que hayamos hecho aquí, se acabó.
Biri bile burada çevirdiğimiz şeylerden kıllanırsa boku yeriz.
- ¡ Se acabó!
- Bitti artık!
El león acabó con el bisonte e hizo estragos con la manada, pero qué coraje!
Aslan, bizonu deşip sürüyü darmaduman etti ama çok cesurcaydı.
¡ Se acabó!
- Bitti artık!
Lo siento, hermanita. Se acabó el recreo.
Üzgünüm kardeşim, oyun saati bitti.
Se acabó el tiempo.
Süre doldu.
Ese sonido indica que el sol se puso y nuestro tiempo se acabó.
Bu hoş ses bu haftaki birliktelik güneşimizin battığını söylüyor.
El año aún no acabó.
Yıl daha bitmedi.
Se acabó.
Burada işimiz bitti.
Se acabó.
Tamam, benden bu kadar.
Se acabó.
Bitti, bitti.